Tarık Zafer Tunaya Amfisi’ndeki panelde konuşan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı Teknik Daire Başkanı Basri Aktepe, 20 yıla yakın istihbaratçılık yaptığını belirterek, ilk olarak 1989’da dinleme yapmaya başladıklarını söyledi. O dönem mahkeme kararı almadıklarını söyleyen Aktepe, "İstanbul’u dinlemeye 4-5 hat yetiyordu. Dinlemek için zanlıların telefon faturasını ödediğimiz bile oldu. Ama dışarıya hiçbir şey sızmazdı" dedi. Aktepe şöyle devam etti:

70 milyon dinlenmiyor

"Mahkemeden dinleme kararı geldikten 8 dakika sonra Türkiye’nin herhangi bir yerindeki telefonu izleyebiliriz. Türkiye’deki tüm telefonları dinleyecek teknolojimiz var. Ama telefon dinlemek masraflı ve zahmetli bir iştir. 70 milyonun dinleniyor olduğu doğru değil. CMUK ve ilgili yasalarda iletişim dinlemesiyle ilgili çok güzel düzenlemeler var. Mekanizma doğru kuruldu ama biz doğru işletemedik. Artık siz gelince işletirsiniz."

Ortam dinlemelerine de değinen Aktepe, özellikle kapalı ortamlarda özel konuşmamaya dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, şöyle dedi: "Su sesi insan sesini bastırır. Camlardaki titreşimlerden dinleme yapılabileceği için perdeleri kapayın. Mümkünse açık havada asfalt üzerinde konuşun. Ama dinlemeyi devlet yaparsa bunu anlamanız mümkün değil. Öyle telefondan cızırtı gelmez, arkadan telsiz duyulmaz."

9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Veli Özer Özbek de, "Dinleme yapılacak suçlar, dinleme şartları yasalarda net biçimde belirtilmiş ama teori ile uygulama farklı oluyor. Bu konuda Türkiye’de kolluğa güvensizlik var. Türkiye’de özellikle son yaşananlardan sonra insanlar paranoyaya varan bir kaygı içinde" dedi.