Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu...

İşte konuşmasından satırbaşları;

Cumhuriyet ve demokrasi Türkiye için en uygun yönetim biçimidir. Cumhuriyetin sahibi olma noktasında kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur..

Tehlikede olan Cumhuriyet değil, imtiyazları olan çevrelerdir. Demokratik ve özgürlükçü bir ülke olunmasını kimse tehdit gibi göstermesin. Türkiye bir kabile devleti değildir.

Hedefimiz Cumhuriyetin 100. yılında dünyanın ilk 10 ülke arasına girmek.

Şarkıların türkülerin yasaklandığı dönemler oldu bu ülkede.
Ne zaman peki. CHP zihniyetinin olduğu dönemde.
Arşivlerdeki belgeler bunu net şekilde ortaya koyuyor. Ama artık o dönemler geride kaldı...

Ulus Meydanına köylülerin girmesi yasaklandı.. (Bu sözler üzerine alkış gelmesi üzerine) Bunu alkışlamayalım buna üzülelim... Bu yasakları koyanlar Cumhuriyeti koruma bahanesinin arkasına sığınıyordu. Bunu yapanlar Cumhuriyeti küçülttüler, halka yabancılaştılar.

BU CUMHURİYET ÇITKIRILDIM DEĞİLDİR

AKP iktidarı döneminde Türkiye artık eski Türkiye değildir... Şimdi bakın 8 yıl öncesine göre vatandaş geleceğe daha güvenli bakmıyor mu? Yasakları kaldırırken nasıl bir gürültü koparıldığını hatırlayın. Paradan 6 sıfır atılırken enflasyon patlar diyorlardı, peki ne oldu?

Bu cumhuriyet çıtkırıldım bir Cumhuriyet değildir. Köklüdür. TRT Şeş açılırken de ülke bölünür diyorlardı, ne oldu?

Kendisine millet üzerinde bir muhafızlık görevi atfedenler bu cüreti nereden alıyorsunuz? Milletin vekillerini yok sayma cüretini nereden alıyorsunuz? En doğruyu siz mi biliyorsunuz?

Artık millet iradesi üzerinde vesayet kabul edilemez. Şimdi Cumhur Cumhuriyetine sahip çıkıyor.

TÜRKİYE'YE DEMOKRASİ GELDİ AMA...

Referandum öncesinde de korkular pompalandı. HSYK seçimlerinde de istedikleri olmayınca farklı şeyler öne sürüyorlar. Hala birileri belli alanlarda hakimiyet kurmak istiyor. Türkiye'ye demokrasi geldi, hala birilerinin haberi yok..

GİZLİ GÜNDEMİMİZ YOK

Hiçbir gizli gündemimiz yok. Cumhuriyetin idealleri için yaptıklarımız 8 yıldır ortada...

Siz halkın rızasını kaybederseniz kimse size bu makamları ilelebet vermez. Kimse makamların sürekli sahibi değildir. Millet getirir millet götürür. Bizim için makam milletimizin gönlünde bir yer edinmektir.

Elbette sorunlar var bunu inkar etmiyoruz.

8 yıl boyunca da yasaklara karşı samimi bir mücadele ettik. Bu konuda ideal bir noktaya ulaşmış değiliz.

CHP 1940'LARDAN BUGÜNE GELEMEDİ

CHP'nin yeni Genel Başkanı referandum öncesi başörtü konusunu gündeme taşıdı. Samimi ya da değil. Bilmiyorum. Aslolan konuşmak değil yapmaktır. Başörütüsü sorununu çözme noktasında bir sıkıntı olmaması için beklerdik. Bizim bu konudaki çabalarımız CHP'nin ve statükocuların engeline takılmıştı. Şimdi kendileri gündeme getirdi. Biz de samimi olarak destek olacağımız söyledik. Onlar bağcıyı dövmekle uğraşıyor ama bizim derdimiz üzüm yemek.

Çarşaflı kardeşlerimize rozet taktılar, birkaç gün geçti otobüsten attılar bu vatandaşlarımızı. CHP referandum öncesi bunu bir istismar malzemesi olarak kullandıysa millet nezdinde bunun hesabını öderler. Her zaman yasakları savunan CHP'nin aynı zihniyetinden kopmayacağı bir kez daha ortaya çıkmıştır. 29 Ekim resepsiyonunu boykot edecek CHP 1940'lardan bugüne gelememiş CHP'dir.

CHP İSTİSMAR EDİYOR

Anlıyoruz ki CHP Genel Başkanı hiçbir hazırlık yapmdan bir vaatte bulunmuş bugün de bu vaadinin altında ezilmiştir. Yargıtay Başsavcısı'nın açıklamssını CHP içine sindirmiştir. Süreç CHP tarafından başörtülü kızların umudunun istismar edildiği bir süreç haline gelmiştir.

Sorunu çözelim dedik. Şarta bağladılar. Bir insan hakkı şarta bağlanabilir mi? İnanç özgürlüğü şartlara bağlanabilir mi?

Bu işin CHP'yle çözülemeyeceği netlik kazanmıştır.

MHP STATÜKONUN YANINDA YER ALDI

MHP'nin tavırlarının da güven vermediğini gördük. MHP 2008'deki kararını inkar etmiştir. Özgürlükler konusunda en az AKP kadar cesur olması gereken MHP bir kez daha statükonun yanında yer almıştır. Ülkücü camiayı hayalkırıklığına uğratmıştır. AKP yasaklarla mücadelesinde bir kez daha yalnız kalmıştır ama milletle baş başa kalmıştır.

Biz bu noktada konuyu milletin vicdanına havale ediyoruz. Son yaşananlar kimin samimi kimin sözlerinin arkasında durduğunu göstermiştir. Son sözü millet söyleyecektir. 2011 sonrasında da sorunun eşitlik, adalet ve insan hakları çerçevesinde gündemden kalkması için takipçisi olacağız...

Yeni anayasa her türlü özgürlük problemini ele alacaktır.