BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'a geçen mart ayında katıldığı AKP mitinginin ardından konvoyla giderken hakaret etitği ettiği ileri sürülen 14 yaşındaki M.S.Ö. hakkında Aydın Çocuk Mahkemesi'nde 3 aydın 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Olayda, Başbakan Erdoğan tarafından boynu sıkılıp iteklendiği gerekçesiyle M.S.Ö.'nün yaptığı suç duyurusuna ise savcılık tarafından takipsizlik verilmişti. M.S.Ö.'nün avukatı Barkan Kalınomuz, iktidarın yargıya müdahale ettiğini ileri sürerek, “Sanık Recep Tayyip Erdoğan olması gerekirken, mağdur Recep Tayyip Erdoğan oldu” diye konuştu.
Davanın, Aydın Cumhuriyet Savcısı Zeki Polat, tarafından hazırlanan 16 Haziran 2009 tarihli iddianamesinde, M.S.Ö.'nün Başbakan sıfatıyla 9 Mart 2009 tarihinde Aydın'a gelen Recep Tayyip Erdoğan'ın parti mitinginin ardından seçim otobüsüyle saat 17.00 sıralarında Batı Gazi Bulvarı'ndaki Atatürk Spor Salonu karşından geçerken iki kez “Allah senin belanı versin” diyerek, hakarette bulunduğu öne sürüldü. İddinanede, M.S.Ö.'nün bu sözleri nedeniyle güvenlik görevlileri tarafından yakalanıp, hakkında tutanak tutulduğuna yer verildi.
İddianamede M.S.Ö.'nün Adnan Menderes Üniversitesi Adli Tıp Kurumu'nca yapılan muayenesinde kendisine yöneltilen suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olduğunun da raporla tespit edildiği ifade edildi. M.S.Ö.'nün ileri sürülen suçu işlediğinin anlaşıldığı da idida edilerek, Türk Ceza Kanunu'nun 125/1'nci maddesi gereğince, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılması istendi. Cezanın alenen işlenmesi nedeniyle altıda bir oranında arttırılması da iddianamede talep edildi.
TAKİPSİZLİK VERİLMİŞTİ
M.S.Ö., 9 Mart 2009 tarihinde, Başbakanı Erdoğan'ın olaylı Aydın mitingi ve sonrasında, ‘devlet büyüklerine hakaret’ suçlamasıyla üç kişiyle birlikte gözaltına alındı. Aynı gün ailesine teslim edilen M.S.Ö., babası A.Ö. ve avukat Barkan Kalınomuz nezaretinde, ertesi gün Aydın Adliyesi’ndeki Cumhuriyet Savcılığı’na gidip, Başbakan Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla ifade verdi. M.S.Ö., adiyeden çıkışta yaptığı açıklamada, şunları o günkü olayları şöyle anlattı:
“Atatürk Spor Salonu’nun önünde arkadaşlarını beklerken, seçim otobüsünde şehir turu atan Başbakan Erdoğan’ı gördüm. Ailemin yaşadığı maddi sıkıntıları düşünerek, ‘Allah cezanızı verecek’ diye bağırdım. Bu sırada Başbakan Erdoğan, seçim otobüsünü durdurtup, beni korumalarına karga tulumba getirtti. Korumaları beni tartaklayarak, seçim otobüsüne bindirdiler. Birinci basamağa çıktım. Başbakan Erdoğan sol eliyle sağ omzuma koydu ve bonuma doğru sıktı. Ve orada tahribata yol açtı. Korumalar arkamdaydı. Birisi kolumdan çekiyordu. Vatandaşlar vardı etrafta. Ve sıktı. ‘Neden yapıyorsun niye dedin’ gibi sorular sordu. Ben de söyledim. Ondan sonra ‘bırakın gitsin’ dedi. Ama korumalar tartaklayarak aldılar beni. O esnada bir itişme vardı, Başbakan'ın eli omuzumdayken oldu. Arkadaşlarım görmedi. Etrafımda sadece vatandaşlar vardı. Bir tane çocuk bana vurdu. Başka tepki gösteren yoktu. Bir tane koruma polis arabasına bindikten sonra vurdu. Sonra Çocuk Şube Müdürlüğü'ne gittik, hastaneden rapor alındı. Bugün de adliyeye geldik.” dedi.
TAKİPSİZLİK KARARINA İTİRAZ
M.S.Ö., bu olayın hemen ardından 11 Mart günü avukatları Barkan Kalınomuz aracılığıyla Aydın Cumhuriyet Savcılığı'na Başbakan tarafından tartaklandığı iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Ancak savcılık, M.S.Ö.'nün şikayetine takipsizlik verdi.
Avukatı Barkan Kalınomuz, müvekkili M.S.Ö.'nun Aydın mitingi sonrasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından tartaklandığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunduklarını hatırlatarak, “Çocuğun boynunda çok ciddi biçimce beş tane derin tırnak izi vardı. Fakat maalesef Aydın Savcılığı bu konuda takipsizlik kararı verdi. Biz bu takipsizlik kararına, Söke Ağır Ceza Mahkemesi'nde itiraz ettik. Sonuç hala değerlendirme aşamasında” dedi.
Avukat Barkan Kalınomuz, işin en üzüntü verici kısmının siyasi iktidarın adalete ve yargı erkine olan müdahalesi olduğunu ileri sürdüğü açıklamasına şöyle devam etti:
“Bahsetmiş olduğumuz bu olay, bir başka kişi tarafından işlenmiş olsaydı, çok net söylüyorum, yüzde yüz dava açılırdı. Ama çocuğun boynunda beş tane yara izi var. Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığını iddia ediyor. Dava bile açılmıyor. Bu konuda takipsizlik kararı veriliyor. Peki bu çocuk bu yarayı kendi kendine mi yaptı? Hayır. Kim yaptı? Kimin yaptığını tespit etmek Cumhuriyet Savcılığı'nın işiydi. Maalesef bunların hiçbiri gerçekleşmedi.”
Takipsizlik kararının ortadan kalkacağına inandığını belirten avukat Barkan Kalınomuz, “Ama işin enteresan tarafı, babasının işsizliği, annesinin mutfakta kaynamayan tenceresinden sorumlu tuttuğu Recep Tayyip Erdoğan'a böyle bir temenni ve bedduada bulunan bir çocuğa sahip çıkılması gerekirken, onun hakkında dava açılması çok üzüntü verici. Başbakan orada burada çoluk çocuğa oyuncak dağıtacağına, bence sevgi dağıtmalı. Dağıtılacak olan bu sevginin başlangıcı da bence benim müvekkilim o çocuk olmalıdır” dedi.
“HAKARET DEĞİL, BEDDUA, TEMENNİ”
Müvekkili hakkında Başbakan Erdoğan'a hakaret suçundan dava açılmasına tepki gösteren Avukat Barkan Kalınomuz, “Çocuk hakkında hazırlanan iddianameye göre, ‘Allah sizin belanızı versin’ denilmiş. Oysa ki müvekkilim, ‘Yerel seçimlerde Allah sizin belanızı verecek’ manasında bir cümle kullanmış. Bu bir hakaret değil. Bu bir beddua ve temennidir. Maalesef savcılık yine burada, kökleşmiş Yargıtay içtihatlarına rağmen, bunu bir hakaret olarak değerlendirmiş. Savcılık adı üzerinde ‘İşi başından savmış’ ve bu noktada dava açılmış” dedi.
Davanın yargı süreci devam etitği için fazla değerlendirmede bulanmamak gerektiğini kaydeden avukat Barkan Kalınomuz, “Ama eminim Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı gibi, bizim de Aydın'da ciddi biçimde hukuku her şeyin üstünde kılabilecek hakimlerimizin var olduğunu düşünüyorum. Müvekkilimizin aklanacağından hiçbir endişem yok. Kendimizi Türk yargısına emanet ettik. Burada işin kötü tarafı mağdur benim müvekkillimken, sanık benim müvekkilim olmuş. Sanık Recep Tayyip Erdoğan olması gerekirken, mağdur Recep Tayyip Erdoğan olmuş. Bu da Türkiye'deki, memleketimdeki insan manzaralarından bir tanesi olsa gerek” diye konuştu.
“GİZLİ TANIK VAR”
Yapacakları savunma hakkında da bilgi veren Avukat Kalınomuz, “Bu konuda gizli tanığımız var. Bu tanığın tespit edilip bulunup dinlenmesini isteyeceğiz. Bu tanık, bir internet sayfasında, ‘Olayı gördüm diye başlayıp’ kendisine rumuz veren bir kişi. Bu rumuzdan yola çıkarak IP numaralarının tespitiyle, bu kişinin bulunup, tanık olarak dinlenmesini isteyeceğiz. Böylece her şey ortaya çıkacak” diye konuştu.
TCK'nın 125/1. maddesi şöyle:
‘Bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak, sövmek surtiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin enaz üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.’
Aynı maddenin 4'üncü bendi de şöyle:
‘Ceza hakaretin alenen işlenmesi halinde altıda bir; basın ve yayın yoliyla işlenmesi halinde, üçte bir oranında arttırılır.’(MİLLİYET)