Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Elazığ'da bölücü terör örgütü
tarafından yapılan eylemle ilgili olarak, ''Dün bir yarbayımız ve bir
erimiş şehit oldu, albayımız da yaralı. Bunlara karşı operasyon
yapılmayacak da ne olacak?'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kamil Ocak Spor
Salonu'nda yapılan 2. olağan il kongresinde yaptığı konuşmada, sağlık
alanında yaptıkları icraatları da anlattı.
Türkiye'nin büyük düşünmek zorunda olduğunu belirten Erdoğan,
''eğer büyük düşünülmezse marjinal kalınmaya ve dışlanmaya mecbur
kalınacağını'' ifade etti. Erdoğan, bu ülkenin, yaşlısı, köylüsü,
genci, işçisi ve üniversite öğrencisini ayrı ayrı düşünmek zorunda
olduklarını kaydederek, ''Hepsi için hayalleriniz, projeleriniz yoksa,
Türkiye'de siyaset yapamazsınız'' dedi.
DTP'lilere de seslenen Başbakan Erdoğan, ''terör örgütüyle
yakından uzaktan alakamız yoktur'' demeleri gerektiğini söyledi. ''Hiç
bir zaman da Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini kalkıp öyle farklı
anlayışlarla siyasete çekmeye kalkamazsınız. Hakkınız yok'' diyen
Erdoğan, DTP'lilerin operasyonların durması gerektiği görüşünü
anımsattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''(Efendim operasyonlar dursun), ne demek operasyonlar dursun,
operasyon durur mu yahu? Güvenlik gücünün görevi bir yerden bir
istihbarat aldığında hemen operasyon yapar, gereği neyse onu yerine
getirir. Güvenlik gücü, operasyonel güç demektir zaten. Ne demek
operasyonları durdurun? Bunu şehir merkezinde de yapar, kırsalda da
yapar. Her yerde, her zaman yapan ve zaten güvenlik gücünün özelliği
budur. Her an operasyon yapabilecek güç ve kabiliyette olması, bunu
yapacağız, yapmaya mecburuz. Ama bu zevk için, keyfi yapılmaz,
attığımız adım budur ve bunu da yapmaya mecburuz, yapacağız. Buna
devam edeceğiz.''
Belediye Başkanlığı görevini yürüten birinin kalkıp aynı şeyleri
söyleyerek, ''silahlar bırakılsın'' dediğini anlatan Erdoğan, şöyle
devam etti:
''Lafa bak ya, sen bu lafı nasıl söylersin? Senin görevin bu mu?
Sen belediye başkanlığına bak. Sen kalkıp devletin güvenlik gücünü
silah bırakmaya nasıl çağırırsın? O silahıyla dolaşır ve nerede
kullanılması gerektiğini de gayet iyi bilir. Kullanılması gereken
yerde onu kullanır. Dün bir yarbayımız ve bir erimiz şehit oldu,
albayımız da yaralı. Bunlara karşı operasyon yapılmayacak da ne
olacak? Bunun bedeli ne olursa olsun bu operasyonlar yapılır,
yapılacak.''
Siirt'e yaptığı bir gezide, belediye meclisi üyesi olduğunu ifade
eden bir grubun, kendisiyle görüşmek istediğini ve bu talebe olumlu
yanıt verdiğini anlatan Erdoğan, bu grubun da kendisine,
''operasyonların durması lazım'' dediğini söyledi. Bunun üzerine
kendisinin ''Siz belediye meclis üyesi değil misiniz? Siz böyle bir
şeyi nasıl yaparsınız? Siz nerede bulunduğunuzun farkında değilsiniz''
dediğini anlatan Erdoğan, ''Bir güvenlik gücü her an operasyona hazır
güç demektir. Yoksa sizler de dağda kardeşleri olanların buradaki
vekilleri misiniz? Sonra öğrendik ki, tabii ki bunların dağda olanları
var'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, daha önce eve dönüş için kanun çıkardıklarını
anımsatarak, ancak buna samimi yaklaşılmadığını söyledi.
Millet olarak el ele vererek, omuz omuza dik olunması gerektiğini
ifade eden Erdoğan, ''Evvelallah Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm güvenlik
güçleri, polisiyle, jandarmasıyla, askeriyle halkının yanında alınması
gereken bütün tedbirleri sonuna kadar almıştır, almaya da devam
edecektir'' dedi. Bunu yaparken, bunun üzücü bedellerinin
olabileceğini anlatan Erdoğan, ellerinden geleni yapacaklarını
söyledi. Son olaylarda artık çocukların da kullanıldığını anımsatan
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Onun için ben dedim ki, anneler, babalar çocuklarınıza sahip
çıkın. Ana muhalefet lideri de bunun üzerinden prim yapmak istiyor.
'Başbakan böyle diyor' diyor. 'Sen tedbirini al' diyor. Lafa bak yahu.
Ben tedbirin gereğini yapıyorum ve diyorum ki, tüm siyasi partiler,
medya hep birlikte el ele vermemiz lazım. O hala çıkmış onun üzerinden
siyaset yapmaya çalışıyor. Onun üzerinden siyaset yapmaya gayret
edeceğine ben nasıl katkıda bulunabilirim, bunu söyle. Biz sizin de
iktidar dönemlerinizi biliyoruz. 12 Eylül öncesinde, 74'ten 12 Eylül'e
kadar hemen hemen siz iktidar oldunuz, o zaman terörün ilk tohumları
atıldı, anarşinin en yoğun olduğu sizin dönemlerinizdi. Biz onu da
biliriz. Biz okulumuza gidemiyorduk, iktidarda bu beyefendiler vardı.
Bunları yaşadım. Onun için biz bu noktalarda dayanışma halinde
olacağız. El ele vermemiz lazım. Burada fırsatçılık yapılmaz. Bunlar
üzerinden prim yapmaya çalışılmaz. Burada dayanışma olur, bu ülke
meselesidir. Bu millet meselesidir, bayrak meselesidir.''
Başbakan Erdoğan, hükümetlerinin icraatlarına da değinirken,
yoksul vatandaşları ev sahibi yapmaya yönelik çalışmaları da anlattı.
Bir vatandaşın ayağa kalkarak elini öpmek istediğini söylemesi üzerine
Erdoğan, ''El öpme alışkanlığı kötü, 3 kişinin eli öpülür, bunlar
anneniz, babanız hocanızdır... Bu ülkede ayak öptürenler var, ayak
yıkatanlar var. Var mı? Oldu. Biz biliriz kimin elini öpeceğimizi''
dedi.
Başbakan Erdoğan, huzuru provoke etmek isteyenlerin bu toplumla
birlikte olmayacağını vurgulayarak, eskiden kendi iktidarlarından önce
bakanlar kurulunun 3 ayda bir toplandığını, bu toplantıların ise
önemli görüldüğünü anlattı. O dönemde iktidarda ANAP, DYP ve DSP'nin bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, bu partilerin bugün çıkıp
''dürüstlüğü'' kendileriyle konuşamayacağını ifade etti.
Kendilerinin fildişi kulelerden halka seslenmediğini anlatan Erdoğan, halkın sevincini, mutluluğunu, yaptıkları icraatlarla paylaşmaya
çalıştıklarını dile getirdi. Erdoğan, ''Her şeyi siyah-beyaz gösteren,
ideolojik siyaset, toplumu ayrıştıran siyaset, belli bir zümreden
başkasını görmeyen siyaset, bu topraklarda mayalanamaz'' dedi.
Türkiye'nin artık, adalet ve kalkınma istediğini vurgulayan
Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin de bunu yapmak için geceli gündüzlü
çalıştığını söyledi. Partililer, Başbakan Erdoğan'a konuşmasının ardından çeşitli hediyeler verdiler.