Sorun galiba Türkçe’yi yanlış kullanmak değil
CAN ATAKLI
Geçen hafta yazdığım Başbakan Tayyip Erdoğan’a yönelik bir yazıda “Sayın Başbakan, Türkçeyi özensiz kullanıyorsunuz. Kelimeleri dikkatli kullanmayınca farklı anlamlar çıkıyor” demiştim.
Bu yazıyı yazmama neden olan Erdoğan’ın “Binlerce gencimizi teröre kurban ettik” sözleriydi. Çünkü “kurban ettik” diyerek bunu bilerek, isteyerek yaptığımız yani terörün sebebi olduğumuz anlamı çıkıyordu. Doğrusu “kurban verdik” olmalıydı.
İyi niyetle Başbakan’ın Türkçeyi özensiz kullandığını düşünmek istediğimi belirtmiştim.
Ancak geçmiş gazetelere bakarken iki yıl önce Vatan’da yayınlanan bir haber dikkatimi çekti. Haber, Erdoğan’ın 1991 yılında hazırlattığı bir Kürt raporuyla ilgiliydi.
Bu rapordan cümleleri okuyunca Erdoğan’ın son konuşmasında Türkçeye özensiz konuşmadığı, tam tersine bu cümleleri bilerek ve isteyerek söylediği hissine kapıldım.
Çünkü 18 yıl önce hazırlanan raporda PKK terörüne karşı uygulanan devlet teröründen söz ediliyor. “1985’ten itibaren başlayan PKK saldırıları dolayısıyla bölge bir yanda devlet terörü, öbür yanda da PKK terörü arasında sıkışıp kalmaktadır. Bölge halkı PKK’ya bir biçimde arka çıktığı gerekçesiyle sürekli baskı ve işkence altında tutulmaktadır” deniliyor.
Erdoğan’ın raporuna göre bölgenin, tarihin en eski devirlerinde Kürdistan olarak adlandırılan coğrafyanın içinde yer aldığı, Kürtçenin Türkçeyle ilgisi olmayan müstakil bir dil olduğu vurgulanıyor.
İnsanlara bölgede gerektiğinde “bok” bile yedirildiği anlatılan raporda PKK’nın bölgedeki feodal yapıyı kırdığı ve giderek güç kazandığı da anlatılıyor.
Erdoğan’ın raporunda bölgedeki terörle mücadele “Kemalist Devletin geleneksel zora ve silaha başvurma yöntemi” olarak niteleniyor ve “Bu artık iflas etmiştir” deniyor.
Raporun öneriler bölümünde ise bugün kimsenin karşı çıkmadığı Kürtçenin serbest bırakılması, kültürel hakların tanınması, ana dilde eğitim hakkının verilmesi ve kardeşliğe vurgu yapılmasının altı çiziliyor.
Erdoğan’ın o dönem Refah Partisi Başkanı olan Erbakan’a verdiği raporda PKK’nın yanı sıra devlet terörünün de eleştirilmesi gerektiği belirtiliyor, PKK’ya yönelik devlet üslubu olan “bölücü, terörist, ayrılıkçı” gibi tanımlamaların kullanılmaması öneriliyor.
Erdoğan raporun sonunda Kürt halkına yakınlaşırken ortak inanç olan İslamiyetin de vurgulanması gerektiğini belirtiyor.
Bu rapora göre Erdoğan’ın terör konusunda Türkiye’nin mağdur değil sebep olduğuna inanıyor. Galiba Türkçeyi yanlış kullanmamış.