İş makinelerinin sokulduğu kazı alanında, polisi silah ve cephaneleri gömen kişiye götürecek saç kılı, tırnak, izmarit gibi delillerin kaybolduğu şüphesi ortaya çıktı. Kazı bölgesini inceleyen Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Hamit Hancı, bu delillerin toplanması halinde cephaneleri gömen kişinin bulunabileceğine dikkat çekti.

İş makineleri, greyderler, köpekler, kazma kürekler… Ergenekon operasyonu kapsamında Eski Özel Harp Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ile Yarbay Mustafa Dönmez’de bulunan krokilerden yola çıkılarak yapılan kazılarda çok sayıda silah ve bomba bulundu. Cephanelere odaklanan polis, aramada iş makinelerini kullanınca, gömüyü yapan kişilere ulaşmayı sağlayacak saç kılı, tırnak ve polen gibi çok sayıda delil kayboldu. Modern soruşturma yöntemleri yerine kepçelerin kullanıldığı kazı, Uğur Mumcu cinayetinden sonra delillerin çalı süpürgesi ile süpürülmesini akla getirdi.

Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan Yarbay Mustafa Dönmez ile eski özel harekatçı İbrahim Şahin’in evinden bulunan krokiler çok sayıda silah ve bomba gömüsünü de ortaya çıkardı. Günlerdir Ankara’da Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yürütülen kazılarda iş makineleri ve greyderlerin kullanılmasının büyük bir ihmali de beraberinde getirdi.

UZMANLAR İNCELEDİ

Çok sayıda cinayetin çözülmesine öncülük eden adli tıp konusunda Türkiye’nin uzman ismi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı ve Genel Sekreter Avukat Devrim Karakülah, kazı bölgesini HABERTÜRK ile birlikte inceledi.

MONT KİMİN?

Prof. Hancı, kazı alanına girdiğinde şaşırtıcı bir manzara ile karşılaştı. Bombaların çıkarıldığı çukurun yanı başında topraktan çıkarıldığı belli olan bir mont ile çoraplar kazı bölgesine bırakılmıştı. Bu eşyaların da delil niteliği taşıyabileceğini söyleyen Hancı, “Bu mont topraktan çıkarılmış gibi duruyor. Bunun bizce delil hüviyeti var. Bu malzemelerin de toplanarak incelenmesi gerekiyordu” dedi.
Kazı yapılan alanda Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait “Girilmez” yazılı şeritler alanda bırakılmıştı. Hancı, yasalara göre bu şeridin bulunduğu alana girmenin yasak olduğuna dikkat çekerken, Emniyet görevlilerinin kazılar bittikten sonra bu şeridi toplaması gerektiğini anlattı.

İŞTE SKANDAL İHMALLER

Prof. Dr. Hancı ve Karakülah, Ergenekon kazıları sırasındaki yanlışlıkları ve aramanın nasıl yapılması gerektiğini şöyle anlattı:
- Kazı alanında patlayıcı madde arandığından güvenlik ön planda tutulmuş. Ancak aramayı hızlandırmak için iş makinelerinin kullanılması delilleri yok eder. Bu alana greyderin girmesi ince işi engelliyor. Savcılar, amirler, basın herkes bu aramayı beklediğinden iş hızlı yapılmış.

- Arazi iple kare kare bölünüp her karede ince arama yapılmalıydı. Ya da merkezden bir daire tespit edilip bu daire genişletilerek arama yapılmalıydı. Küçük alanlara ayrıldıktan sonra her bölmede fırçayla ince arama yapılmalıydı.

- Tüm arama noktaları didik didik edilerek, burada saç kılı, tırnak, parmak izi gibi deliller bulunabilirdi. Kazı sırasında bulunan sigara izmariti, saç teli, tırnak ve polenler büyük delil teşkil ediyor.

- Saç teli ve tırnak gibi bulgulardan, gömü yapan kişi tespit edilebilir. DNA Bankası olsa idi bu delillerle karşılaştırılabilirdi. Yine de burada bulunan saç teli ve tırnaklar ile şüphelilerin saç teli ve tırnaklarından karşılaştırmaya gidilebilirdi.

- Türkiye’nin polen haritası çıkarıldı. Kazı alanından elde edilecek polenlerin haritada karşılaştırılması yöntemiyle, silahların ya da gömüyü yapan kişilerin hangi kentten hatta ilçeden geldikleri tespit edilebilirdi.

- Parmak izlerinden de karşılaştırma yapılabilirdi. Burada tespit edilecek parmak izleri yine şüpheliler ya da Emniyet arşivleri ile karşılaştırılabilirdi.

- Kazı alanında ortaya çıkan silahlar ve bombaların bir kısmının ambalajı açılmış, bunlar ayrı bir yere konarak götürülmüş. Ambalajlar, kartonlar, kağıtlar da burada önemli delil teşkil ediyor. Bu ambalajlar üzerindeki parmak izi ya da lekeler de delildir.

- Kazı yapılırken buraya seyyar bir laboratuar kurulabilirdi. Bulunan deliller hemen bu laboratuara getirilip, değerlendirilebilirdi.

- Bu iş yapılırken bizden adli arkeologlar istenebilirdi. Adli arkeologlar kazılara gidiyor ve buralarda günlerce çalışabiliyorlar. Adli arkeologlar bu alana gelse belki bir günde işi bitiremezdi ama 3-5 günde her şeyi didik didik arayabilir, delilleri tek tek çıkarabilirlerdi.

- Aramalarda iyi yönler de var. Radar kullanılmış. Bu olumlu olmuş. Teknolojiden yararlanıyoruz. Köpeklerin kullanılması da olumlu.

SİLAHLAR BOZULABİLİR Mİ?

Prof. Dr. Hancı, Gölbaşı ve Yenikent’teki kazılarda ortaya çıkan gazete kağıtları ve silahların durumunu da şöyle değerlendirdi:

- Silah ve bombaların iyi saklanması halinde bozulma ihtimali bulunmuyor. Silahlar naylon ile iyi ambalajlanarak gömülmüşse, nemden korunur. Ancak silahlar sadece gazete ya da kutu içinde konulmuşsa neme maruz kalmaktan kurtulamaz. Bu da silahların paslanmasına neden olur.

- Kazı sırasında bulunan gazete nüshalarının tarihi 2004’ü gösteriyor. Bu gömünün 2004 yılında yapıldığı anlamına gelmez. Şu an bile 2004 tarihli bir gazeteye silah sarıp, buraya gömme ihtimali var. Ancak bu bize silahların 2004 yılından önce gömülmediğine yönelik bir ipucu verir. Bu gazete kağıtlarının bırakılıp gitmesi de çok yanlış.

- Gazeteler naylon içinde ise nemden korunduğundan çok eskimez. Ancak çıkarılan gazeteler naylon içinde değilse, direk topraktan çıkarılmış ise üzerindeki yazıların okunması mümkün değildir. Naylon içinde bulunmayan gazetelerin yazıları hala okunuyorsa bu çukurların en fazla 2 aylık olduğu sonucuna ulaşılabilir.

-Kartonlar için de aynı şey geçerli. Kartonun da gazetenin de ana maddesi odun. Karton ve gazeteler toprak altında ancak kısa bir süre sağlam durabilir. Nemle temas halinde olduğundan 2 ay gibi kısa bir süre içinde çürür.

Kaynak: haberturk