Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın imzasıyla 11 Eylül'de 37 ilin emniyet müdürü değişti, 22 emniyet müdürü de merkeze çekildi.
Kararnamede dikkat çeken görev yeri değişiklikleri yaşandı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin elini öpmesi ile gündem olan Özel Harekât Daire Başkanı Süleyman Karadeniz emniyet müdürü oldu.
Sinan Ateş cinayetine ilişkin soruşturmada tutuklu sanık Tolgahan Demirbaş’ın, dönemin MHP'li Olcay Kılavuz’un yanından alınması talimatını veren polis başmüfettişi Arzum Nazman, Adıyaman Emniyet Müdürü oldu.
Bahçeli'nin elini öpmüştü: Özel Harekat Başkanı Karadeniz, bakın nereye atandı! Bahçeli'nin elini öpmüştü: Özel Harekat Başkanı Karadeniz, bakın nereye atandı!
MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail özdemir de dün “İstatistik veriler paylaşmayı sözüm ona vazife gören anlayış yerine, KAHRAMAN’lara sahip çıkan ve zafiyet oluşturmayan iradeye sahip olmak lazımdı" diyerek emniyet kararnamesine açık açık tepki gösterirken Bahçeli'nin danışmandan dikkat çeken bir yazdı geldi.
MHP'nin yayın organı olarak tanınan Türkgün Gazetesi'nin Başyazarı ve MHP Genel Başkanı Basın Danışmanı Yıldıray Çiçek, "Yeni bir paralel yapının izleri" uyarısı başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Cumhur İttifakı'nda çatlak sesleri mi? Bahçeli'nin süreçte Erdoğan'ı işaret etmesi ne anlama geliyor Cumhur İttifakı'nda çatlak sesleri mi? Bahçeli'nin süreçte Erdoğan'ı işaret etmesi ne anlama geliyor
"YENİ PARALEL YAPININ İZLERİ"
Yazıda milli güvenliği sağlayan kadrolara 'vefalı' olmalı gerektiğini dile getirilirken Bahçeli'nin "Yeni bir paralel yapının izleri" diyerek de uyarı da bulunduğunu Çiçek şöyle ifade etti:
"Türkiye’yi içten, asayişsizlik üzerinden bir kaosa sürüklemeye çalışan bir sistemin kurulmakta olduğu yönünde ciddi izlenimler mevcuttur. Hedef ülke olarak seçilen yerlerde, emperyalizmin laboratuvarında bu tür senaryolar her zaman hazır bekler. Türkiye’nin hedef ülke olduğu düşünüldüğünde, Sayın Devlet Bahçeli’nin “yeni bir paralel yapının izleri”ne dikkat çekmesi ne tesadüf ne de yersiz bir endişedir.
Bu nedenle ülke güvenliği her alanda titizlikle sağlanmalı; Türkiye’nin güvenliğinden sorumlu kişiler milli şuura, mücadele azmine ve hassasiyete sahip isimler arasından seçilmelidir.
“Milli güvenlik” ancak bu nitelikteki kadrolarla korunabilir.
Bu kadrolara karşı da her zaman vefalı olunmalı, onların mücadele motivasyonunu güçlendiren bir hassasiyet özenle gösterilmelidir.
Aksi hâlde, devletin en hassas hücrelerine başka ülkelerin hesabına çalışanlar ya da terör örgütleriyle bağlantılı kişiler sızarsa, 15 Temmuz benzeri darbe girişimleri ve toplumun huzurunu, güvenliğini tehdit eden kaos senaryoları kaçınılmaz olur. "
Çiçek, açık olarak kastının TSK, emniyet ve istihbarat olduğunu yazarak bu üç alanın en hayati yerler olduğunu dile getirdi.
ERDOĞAN VE BAHÇELİ'NİN BİRLİĞİ BOZULABİLİR UYARISINI YAPTI
Çiçek üstelik Erdoğan ve Bahçeli'nin 'birliğini' bozma üzerine de hesaplar yapıldığını anlattı. Çiçek şunları yazdı:
"Bölgemizde bitmek bilmeyen ABD’nin emperyalist oyunları ve İsrail’in Ortadoğu’yu büyük bir kaosa sürükleyen, Türkiye’yi de hedef alan pervasızlıkları sürerken; devlet yapısı içinde hiç kimse, kendi saplantıları, takıntıları yahut birilerinin hücresel hesapları uğruna ülkenin milli kadro genetiğini değiştirmeye kalkışmamalıdır. Çünkü Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar ve karşı karşıya olduğu tehlikeler, milli güvenlik kuşağını güçlendirmek için milli kadrolara her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Yaşananlar ve yaşatılanlar ortadayken, Sayın Devlet Bahçeli’nin “yeni bir paralel yapının izleri” uyarısı ihmal edilemez.
TSK, Emniyet ve istihbarat, milletimizin güvenliğini korumada en hayati alanlardır.
Türk milletinin varlığını, güvenliğini ve geleceğini esas almayan; bedeni burada, ruhu ise başka yerde olan hiç kimse bu kritik alanlarda barındırılmamalı, bu hayati alanda asla etki ve yetki sahibi kılınmamalıdır. 15 Temmuz hain darbe girişimi devlet yönetiminde ders ve tecrübe olmadıysa daha ne olması lazımdır?
Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz sonrası oluşturduğu “milli güç birliğini” bozma üzerine hesaplar yapılıyor, oyunlar kuruluyor. Bu aynı zamanda Türkiye üzerinde oyun oynama hevesidir. Oyun oynayanlara ve hücresel hesap yapanlara dikkat edelim. Ne demişler; dikkat etmeyen, görmeyen gibidir…"
SIRADAKİ KRİZ VALİLER Mİ?
Sinan Ateş davasındaki haber takibi ile son dönemde önemli haberlere imza atan Gazeteci Alican Uludağ da MHP-emniyet hattındaki kriz iddiasını yorumladı. Çiçek, valiler kararnamesinin olaylara yeni bir boyut ekleyebileceğini ifade etti:
"MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, 11 Eylül'de 23 Emniyet Müdürü'nün merkeze çekildiği kararnameye doğrudan tepki gösterdi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'yı eleştirdi.
Kararnamede, Süleyman Soylu döneminde atanan ve MHP'ye yakın olan bazı Emniyet Müdürleri de merkeze çekilmişti.
Ali Yerlikaya ekibi, şimdi valiler kararnamesi hazırlıyor. Bu kararname de krize neden olabilir."
"KARADENİZ MUĞLA'YA GİTMEK İSTEMİYORDU"
Odatv'den Hürrem Elmasçı da milliyetçi emniyet müdürlerinin 'tasfiye' edildiğini iddia etti.
Elmasçı, Bahçeli'nin elini öpen Karadeniz'in istediği dışında Muğla'ya tayin olduğunu yazdı. Elmasçı, "Emniyet koridorlarında bu müdürlerin milliyetçi gelenekten geldiği ve istekleri dışında kararnameye dahil edildikleri konuşuluyor." dedi. Elmasçı ayrıca şu iddiayı yazdı:
"Arkadaşımın anlattıkları arasında daha dikkat çekici bir konu daha var…
O da birinci derece yakınlarında FETÖ’den ihraç olanların da Emniyet müdürü yapıldığı iddiası…
Tabii bu bir iddia… Arkadaşım kendinden çok emindi ve isimler de verdi. Ben isimleri yazmayacağım ama verdiği bilgiyi de kamuoyuna duyurmamak olmaz.
İçişleri Bakanlığı bu bilgiye ilişkin mutlaka açıklama yapacaktır.
Ancak doğruysa çok vahim demekten başka bir şey gelmiyor elimden…"