Sivil anayasanın bu parlamentoda yapılması gerekir" dedi.
Çeşitli ziyaretler ve Hz. Mevlana'nın 800. doğum günü etkinlikleri için Konya'ya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, program öncesi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Konya İl Başkanlığı'nda milletvekilleri ve il teşkilatı üyeleriyle bir araya geldi. Burada hükümetin taslağını hazırladığı yeni sivil anayasa taslağı konusuna değinen Bakan Günay, 1982'de hazırlanan anayasanın baskı altında Türkiye'ye dayatıldığını savunarak, "Ama şimdi sandıktan çıkan ve milletin iradesiyle seçilmiş bir parlamento var. Anayasada bir hüküm var; 'Temsilde adalet, yönetimde istikrar sağlayacak bir yürütme sürdürülmelidir' diye.
Buna teorik olarak imkansız olarak bakılıyordu ama milletimizin iradesiyle bu gerçekleşti. Binde bir oy oranı bulunan partiler birer kişiyle temsil ediliyor. Bu arada 345 vekile dayanan istikrarlı bir hükümet var. Bu parlamento bir anayasa taslağı hazırlamayacak da kim hazırlayacak? Bu ülkede anayasaları illa süngü altında, baskı altında, taşların bağlanıp köpeklerin salındığı bir ortamda mı yapacağız? Ayrıca bu bizim anayasamız değildir. Bu bizim anayasa taslağımızdır. Biz şimdi diyoruz ki bu konuda çalışma yapıyoruz. Akademisyenlere soruyoruz ve onların bize sunduğu kanefçeyi siyasi olarak işliyoruz. Bize gelin görüşelim. 'Milletin iradesine başvurarak, milli iradenin şekillendiği bir anayasa yapalım' dedik. Ama bazıları 'Biz istemezük' gayreti içinde, konuyu bazı hassas noktalara, şekil tartışmalarına indirgemeye çalışıyor. Biz kimseye dayatma yapmıyoruz. Ama bize de kimsenin gelip dayatma yapmasına, askeri düzenin dayattığı bir anayasayı mecbur tutmasına razı değiliz" dedi.
Bazı kesimler tarafından yeni hazırlanan anayasada Atatürk'le ilgili konuların çıkartılmaya çalışıldığının iddia edildiğini de dile getiren Bakan Günay, "Bu, Atatürk'ü nasıl anladığınıza bağlı. Biz Atatürk'ü şekil, kıyafet olarak görmüyoruz. Biz onu bir felsefe olarak görüyoruz. Nedir bu felsefenin ilk şartı; 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir'. Milli hakimiyet, milli bütünlük ve muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma. Bu üçünü ele alırsak AKP'den daha Atatürkçü bir parti göremiyorum.
Bazıları siyasi çapsızlıklarına bunu alet etmeye çalışıyor. Buna kalkışırsanız yazık olur" diye konuştu.
Konuşmasının ardından Bakan Günay'a ziyaretinin anısına üzerinde Selçuklu arması, Mevlevi figürü ve AKP amblemi bulunan bir vazo hediye edildi.
Şimdi vatandaş bir kültür baka'nın kimlere köpek dediğini ve bunu açıklamasını istiyor.
Bakan'ın yarın öbürgün bunu söylemedim veya çarpıtılmış demesi ise tamemen onun yalancı olacağını gösterir kendisini dinleyen onlarca kişinin önünde söylenmiş bir sözdür. "Demedim" demisi ise kendisini yalancı bir bakan durumuna düşecektir.Bu dahada vahimdir çünkü Türkiye Cumhuriyeti artık yalancıların bakan olduğu bir ülke durumuna girmiş olacaktır ve sözlerine kim nasıl itimat edecektir.Hele birde bu adı kültür bakanlığı olan yerdeki birisi olursa.Bakan derhal bu sözlerinin ne anlama geldiğini açıklamalıdır.Ve özür dilemelidir.