Gidişat "mor" veya "turuncu" iş pasaportuna doğru
Önümüzdeki günlerde Dışişleri, İçişleri bakanlıkları ile TOBB temsilcilerinin biraraya gelerek ortak bir yöntem üzerinde birleşecekleri öğrenildi.
Türkiye- AB ilişkilerinin geliştirilmesi rolünü üstlenen İktisadi Kalkınma Vakfı’nın Başkanı Haluk Kabaalioğlu: “Türklere uygulanan vize Avrupa'nın temel hukuk kurallarına aykırıdır. Üye devletler buna aykırı düzenleme yapamazlar. Schengen, ikincil bir hukuk metnidir ve temel hukuk kurallarına göre düzeltilmesi gerekmektedir” dedi.
Türk iş dünyası şu anda hizmet sunmak üzere Avrupa ülkelerine gidecek olan iş sahiplerine farklı renkte bir pasaport verilip verilemeyeceğini konuşuyor. Bu görüşe göre meslek sahipleri bağlı oldukları oda ya da Tabibler Birliği, Gazeteciler Cemiyeti gibi temsil yeteneği olan kuruluştan aldıkları belge ile Emniyet Müdürlüklerine başvurarak farklı renkte bir pasaport alabilmeliler. Bu iş pasaportu örneğin mor ya da turuncu olabilir, zira halen Türk vatandaşları için dört ayrı renkte pasaport mevcut. Kısa süreli toplantılar için yurt dışına çıkan devlet memurlarına verilen gri, üst derece devlet kadrolarına verilen yeşil, diplomasisinin ve TBMM üyeleri ile alilerinin taşıdığı kırmızı ve normal pasaport olan lacivert.
Öte yandan hizmet sunan kadar hizmet almak üzere AB ülkelerine gidenlerin, örneğin tedavi amaçlı seyahat eden hastaların ya da turizm hizmetinden yararlanacak olan turistlerin durumu da bu çerçevede gündeme geliyor.
Almanların Türk vatandaşlarına ilk vize uyguladığı sırada (1980) Avrupa Konseyi’nin yürürlükte olan sözleşmesine göre üye ülkeler birbirlerine vatandaşları için vize uygulayamıyorlardı. O nedenle Türk vatandaşlarının vizelerinde bir süre Avrupa Konseyi üyesidir ibaresi yer aldı. Bu uygulamanın yeniden talep edilmesi görüşü de dile getiriliyor.
Şu anda Avrupa’daki duruma bakıldığında, ekonomik kriz nedeniyle üye hükümetlerin Lüksemburg kararına uymaları kolay değil. Devletler bunu Adalet Divanı zoruyla yaptıklarını açıklayarak kamuoyunu yatıştırabilirler.
Öte yandan sınırdaki pasaport memurlarının geri çevirme olasılığına karşı Schengen anlaşmasında değişikliğe gidilmesi de öneriliyor.
Görünen o ki, 1980’deki vize uygulaması başlangıcından sonra Avrupa Adalet Divanı kararı için 29 yıl bekleyen Türkler, hukuki süreci farklı başka davalarla sürdürmek durumunda kalacaklar. Örneğin halen vizesi olmayanı uçağa almayan uçak şirketini ya da vizesiz yolcuyu uçağına aldı diye o şirkete ceza kesen devletleri mahkemeye vermek gibi...
ATAD kararı iyi bir başlangıç, ama henüz mutlu son değil.
Kaynak/EurActiv