MUSTAFA MUTLU
Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç:

İktidara yakın durma gayretinizi herkes gibi ben de hissediyordum ama, düne kadar “Yanılıyor olabilirim” düşüncesiyle bunu dile getirmiyordum.

Yaşanan gelişmelerden sonra artık adım gibi eminim.

Ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst yargı organının başındaki kişi olarak tarafsız ve siyaset üstü kalmanız gerekirken, bunu başaramadınız.

Başbakan’ın, kapatılan belediyelerin seçime girmesine olanak tanıyan bir karar veren Danıştay’ı eleştirmesinin hemen ardından ekranlara çıkarak ona destek oldunuz. Bunu yaparken, Danıştay gibi bir yüksek yargı organını töhmet altında bıraktınız.

Üstelik o açıklamayı, Anayasa Mahkemesi adına yaptığınızı söylediniz.

Size düşenin sadece ‘karar vermek’ olduğunu unutup, uygulamaya müdahale ettiniz.

Oysa dün Anayasa Mahkemesi üyelerinin 8’i, sizin böyle bir açıklama yapacağınızdan haberdar bile olmadıklarını, yaptığınız açıklamayı da kesinlikle onaylamadıklarını açıkladılar. Üstelik bu 8 kişiden 6’sı, Yüce Mahkeme’nin ‘asil’ üyesiydi...

Yani siz tıpkı AKP’yle ilgili kapatma davasından sonra yaptığınız gibi temsil ettiğiniz kurumdaki ‘çoğunluğu’ ikinci kez yok saydınız.

Nasıl, o davadan sonra kameraların karşısına geçip, kişisel görüşlerinizi heyetin ortak görüşleri gibi sunduysanız, yine aynı yönteme başvurdunuz.

Diğer üyelerin hak ve yetkilerini gasbettiniz.

Onları, ayrıca bir açıklama yapmak zorunda bıraktınız.

Sonuçta, (dün akşama doğru her ne kadar aksini iddia etseniz de) ‘Anayasa Mahkemesi’nde çatlak’ görüntüsünün mimarı oldunuz.

Sayın Başkan:

Hukukçu olmadığınızı biliyorum.

Ama...

Hukukun ve adaletin temelinde, yargıya güven duygusunun yattığını, bu duygunun zedelenmesi durumunda adaletin kestiği parmağın acır hale geleceğini bildiğinize inanmak istiyorum.

Bu nedenle hayatı boyunca adalete güven duygusunu kaybetmek istemeyen sıradan bir vatandaş olarak istifa edeceğiniz günü özlemle bekliyorum.

Bu çağrımı iyi düşünün Sayın Başkan...

Çok sevdiğiniz siyasete atılın ve dilediğiniz gibi siyaset yapın.

Siz de rahatlayın, bizi de rahatlatın!