NECATİ DOĞRU
Yabancının desteği olmazsa ve yurtdışından para gelmezse; Güneydoğu Anadolu’nun mayın döşenmiş, Kıbrıs Adası büyüklüğündeki tarlalarından; biz kendi çalışkanlığımız, çabamız, plan yapma, organizasyon kurma becerimizle “zenginlik-kardeşlik modeli” çıkartamayız.
Biz adam olmayız!
Bize bir çoban lazım.
En iyi çobanı bulalım.
Çoban bizi gütsün!
Hatırlıyor musunuz, “Mayın Temizleme Yasası” Millet Meclisi’ne ilk önce işte bu “Biz adam olmayız, biz mayın temizleyemeyiz, bize çoban lazım... ” sinsi ezilmişliğine sarılarak getirilmişti.
Başbakan Türk’e inanmıyordu.
Partisi, ülkeye inanmıyordu.
Milletvekilleri inanmıyordu.
Danışmanları da inanmıyordu.
Bu yüzden “gel mayını temizle 44 yıl toprağı kullan yasasını” tek seçenekli olarak çıkartmaya niyetlenmişlerdi. Yabancı birileri gelecek, mayınları temizleyecek o toprakları 44 yıl kullanacaktı. Halk, acı bir suskunluk içine girdi. Muhalefet sesini yükseltti, gazeteler ve yazarlar da “ne oluyoruz” diyen sorgulayıcı yazılar yazdı. İktidar geri adım attı, Meclis’e tek seçenekli olarak getirilen yasa üç seçenekli olarak çıktı.
Savunma Bakanlığı deneyecek.
İhale açacak.
Mayınları temizlettirecek.
Başaramazsa!
Maliye Bakanlığı görevi alacak.
Başaramazsa!
Gel yabancı, temizle yapılacak.
44 yıl kullan denilecek.
İşte böyle; yasa 3 seçenekli çıktı.
Ben de “acaba ne olacak, ilk iki seçenek başarısızlığa uğrayacak, sonunda yine yabancı yapsın denilecek” korkusu içinde kalbim daralmış meraklanırken dün baktım gazetede bir haber güneş gibi parladı! Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, OSTİM’de işyerleri olan ve savunma sanayine mal üreten fabrikatörlerle bir araya gelmiş.
Sanayiciler demişler ki:
Biz mayını temizleriz.
Biz hazırız.
Biz başarırız.
Hayret!
Türk sanayicileri, mayın temizleyebiliyormuş ve kimsenin haberi yokmuş! Bundan büyük sevinç duyuyorum fakat kalbim yine daralıyor. Mayını temizleyebilecek durumda olan sanayici niçin “Biz temizleriz, biz başarırız, biz hazırız” demek için Cumhurbaşkanı kovalıyor. Savunma Bakanlığı, ihaleyi açacak. Mayın temizlemeye talip sanayicilerin, önünü kesen birileri mi var ki, “Biz temizleriz, biz başarırız” diye kendilerini Cumhurbaşkanı’na reklam etmek zorunda hissediyorlar.
Yaparsın projeni!
Girersin ihaleye!
Temizlersin mayını!
Bu reklam nedir?
Orada ne dönüyor?
Üçüncü seçenek ağını mı örüyor?
*****
DURMAYALIM HEP SORALIM!
Haberin sızdırılıp yayınlandığı gün Başbakan Tayyip Erdoğan, “Bu belge gerçekse çok vahimdir, gerçek değilse daha vahimdir” demişti.
Belge gerçek midir?
Sahte midir?
Gerçekse gerçeği nerde?
Sahteyse sahtesine ne oldu?
Bunu bize Başbakan bulacak. Top şimdi onda. Çünkü GenelKurmay, 12 gün araştırdı, “Bu sahte bir kağıt parçası” dedi. Genelkurmay Başkanı, bu sahtekarlığı yaparak orduya “darbecidir” çamuru atanların bulunmasını istedi.
Belge 12 Haziran’da yayınlandı.
Bugün Temmuz’un 12’si.
Bir ay doldu.
Kim yazdı belgeyi?
Kaç kişiydiler?
Birinci adam kim?
Asıl rejisör kim?
GenelKurmay Başkanı, orduya çamur atanların peşini bıraktı mı? Albay Dursun Çiçek, niçin suç duyurusunda bulunmuyor? Başbakan bu belge olayını niçin unutturmaya çalışıyor?
Unutmayalım.
Durmadan soralım.
Çok önemlidir.