CHP PM Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Kılıçdaroğlu toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na yaptığı atamalara sert çıktı. Atatürk’e karşı önyargının en belirgin ortaya çıktığı dönemin 12 Eylül dönemi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, dün de Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na 12 Eylül’ün ürünü olan bir partinin, “o partiye yandaşlık yapanların” atamalarının yapıldığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, “Atanan kişilerden birisinin yazdığı bir yazıdan bir bölüm okumak istiyorum; ‘Atatürkçülüğün bir tür cehaleti, kıyafetsizliği, ilme ve fikre uzaklığı ve bağnazlığı gizlemek için icat edilmiş bir maske olduğunu uzun tecrübe ederek öğrendim’. Ve şimdi bu kişi Atatürk’ün ismi olan bir kuruma yönetim kurulu üyesi olarak atanıyor. İnsanda biraz vicdan olur, insanda biraz ahlak olur, insanda biraz iç tutarlılık olur, insanda biraz tarihe saygı olur, insanda biraz Mustafa Kemal’e saygı olur” dedi. “Bu kişi orada nasıl görev yapacak?” diye soran Kılıçdaroğlu, “Eğer bu sözlerin arkasındaysan sen, oradan istifa etmek durumundasın. İstifa etmiyorsan, kusura bakma seni adam yerine koymazlar. Ya sözlerinin arkasında dur, ya da o görevden ayrıl” diye konuştu.
-HÜKÜMETE VAN ELEŞTİRİSİ: “ELLİ SEKİZ 24 SAAT GEÇTİ, ELLİ SEKİZİNCİ 24 SAATTE DE BAŞARISIZSINIZ”
Van depremine de değinen Kılıçdaroğlu, bugün Van-Erciş depreminin 60. günü olduğunu belirterek, hükümeti “beceriksizlikle” suçladı. Kılıçdaroğlu, “60 gündür o insanlar hala sorunlarıyla uğraşıyorlar. 60 gündür o insanlar iktidar tarafından unutuldu ama unutmayan tek parti Cumhuriyet Halk Partisi’dir. 60 gündür orada bizim milletvekillerimiz görevlidir. O insanlara kucak açtık” diye konuştu. Hükümete “60 gündür ne yaptınız siz? 60 gündür hala yaraları saramadınız mı siz?” diye soran Kılıçdaroğlu, “Başbakan oraya gittiğinde şöyle bir itirafta bulunmuştu; ‘ilk 24 saatte başarısız olduk’ demişti. Saygı duyulması gereken bir özeleştiridir ama kimse kusura bakmasın ikinci 24 saatte de, beşinci 24 saatte de, elli sekiz 24 saat geçti, elli sekizinci 24 saatte de siz başarısızsınız. Oraya bir acemiler mangası koydunuz. O acemiler mangası kesinlikle bu sorunu çözemez. Ya Sayın Başbakan’a yanlış bilgi veriyorlar ya da Başbakan bildiği halde sesini çıkarmıyor. İkincisi daha vahimdir” dedi.
Vatandaşların hala yazlık çadırlarda kaldıklarını, naylon brandaların altında yaşayan aileler olduğunu, yüzlerce kişiye bir tuvalet ve banyo düştüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, “Sezaryen olan anne çadırda yaşıyor, nasıl olur bu? Çadır sorununu çözemediyseniz 60 günde, banyo sorununu çözemediyseniz, tuvalet sorununu çözememişseniz dönüp size sormamız gerekmiyor mu; siz nasıl hükümetsiniz? Ülkenin sorunlarına nasıl çözüm üreteceksiniz?” dedi.
Kılıçdaroğlu, 1999 depreminden bugüne kadar vatandaşlardan 42 milyar dolar deprem vergisi toplandığını belirterek, “Halk üstüne düşen görevi yaptı, dönüp Hükümete sormak lazım, halk size 42 milyar doları niye verdi size? Eğer bir deprem olursa acil önlemler alın, deprem öncesi önlemler alın, çadırınız olsun en 40, 50 bin tane, prefabrik konutlarınız hazır olsun, 35 bin, 70 bin tane... Ne oldu, biz aldık o paraları başka yerlerde harcadık. Küçük bir deprem bölgesinde Van ve Erciş’te sorunların içinde boğulup kalan bir Hükümetle karşı karşıya kaldık” diye konuştu.
-DIŞ POLİTİKA: “HÜKÜMET ‘NASIL SAVAŞA GİREBİLİRİM’ ARAYIŞI İÇİNDE
İç sorunların yanı sıra dışarıda da sorunların çıktığını ifade eden Kılıçdaroğlu, hükümetin “nasıl savaşa girebilirim?” arayışı içinde olduğu belirterek, “Hangi amaçla böyle bir arayışın içindesiniz siz? Bunu anlamak mümkün değil. Türkiye kendi bölgesinde lider ülke olacaksa, kendi bölgesinin saygın ülkesi olacaksa bugüne kadar izlediği dış politikadaki tutarlılığıyla kendisini gösterecektir. AKP hükümetiyle beraber dış politikadaki tutarlılık bitmiştir. Ülkelerin içişlerine müdahale ediyoruz, hangi amaçla? Üstelik bunu kendi özgür iradesiyle de yapmıyor, batının egemen güçlerinin Ortadoğu’daki taşeronu olarak yapıyor bunları Bunu yaptığınız anda Türkiye’yi felakete sürüklersiniz” dedi.
Türkiye’nin ikinci dünya savaşında bile bütün ülkeler çarpışırken, bütün baskılara karşın tarafsız ve bağımsız kalmayı başaran bir ülke olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Çocuklarımız ölmedi, yetim kalmadı, kadınlarımız dul kalmadı. Bununla övünen bir ülkeyiz biz. Şimdi ‘nasıl savaşacağız, nasıl saldıracağız’ın arayışı içindeyiz. Türkiye kendisi için çarpışabilir, kendi ulusal çıkarları için mücadele için mücadele edebilir, kendi ülkesinin çıkarlarını korumak için mücadele edebilir. Ama başkalarının çıkarlarını savunmak için Türkiye'nin savaşa girmesine izin vermeyiz. Doğru değil bu” diye konuştu.
-“IRAK’TAKİ OYUN SURİYE İÇİN OYNANMAK İSTENİYOR”
Konuşmasında Irak’ı örnek veren Kılıçdaroğlu, “Irak’a demokrasiyi, insan haklarını, özgürlüğü getireceklerdi. ‘Irak’ta kimyasal silah var, nükleer silah var’ diyorlardı. Yüzyılın yalanı çıktı. Ortaya büyün bir insanlık dramı çıktı” dedi. Kızılhaç’ın verilerini aktaran Kılıçdaroğlu, Irak’ta 1 milyon 200 bin Iraklının öldürüldüğünü, en az 1 milyon kadının dul, 3 milyon çocuğun yetim kaldığını belirterek, 3 milyon Iraklının da ülkeyi terk ettiğini, 2 bin doktorun öldürüldüğünü, bugün Irak’ın yüzde 70’inin işsiz olduğunu, 7 milyon Iraklının da açlıkla karşı karşıya olduğunu söyledi. Ülkenin şu an fiilen üçe ayrıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şimdi aynı oyunun Suriye için oynanmak istendiğini kaydetti. Ancak arada bir fark olduğunu ifade eden CHP Lideri, “Orada Batı’nın egemen güçleri kendileri gelip yaptılar, biz sesimizi çıkarmadık. Yol vermek istediler parlamento izin vermedi. Şimdi Irak’ta oynanan oyunu kendi askerleriyle değil, Tayip Erdoğan aracılığıyla bizim askerlerimizle yapmak istiyorlar. Buna izin vermeyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi olduğu sürece bu çarpıklıklara izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
-EKONOMİ: “DÜNYANIN EN KÖTÜ YÖNETİLEN ÜLKESİ DURUMUNA GELDİK”
Ekonomi de ciddi sorunlar yaşandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, dünyanın bütün saygın kuruluşlarının 2012’de Türkiye’de ciddi bir krizin yaşanacağını söylediklerini, Hükümetin de bunu kabul ettiğini belirterek, “Sadece dış politikada değil, ekonomide de dünyanın en kötü yönetilen bir ülkesi konumuna geldik. Bunun tek sorumlusu var, ülkeyi yöneten irade” dedi.
AKP Hükümeti dönemin de 27 milyon dönüm arazinin ekilip-biçilen alan olmaktan çıktığını, belirten Kılıçdaroğlu, “tarımda işsizliğin azaldığı” açıklamalarının doğruyu yansıtmadığını belirterek, “Bunu ancak bizim külahımıza anlatın” dedi. TÜİK’in yoksullukla ilgili verilerinde de değinen Kılıçdaroğlu, “Bütün bu koşullar içinde CHP’nin sorumluluğu var. CHP sorunlara talip olup sorunları çözme iradesini çok net bir şekilde ortaya koyma sorumluluğu var. Biz bu sorumluluğu paylaşmaya hazırız” dedi.
-“CHP FARKLI BİR PARTİDİR”-
Bugüne kadar hazırladıklarını bütün projelerde, ülkenin her soruna “sosyal demokrat ve insan” açısından nasıl çözüm üreteceklerini ortaya koyduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “O projelerimizi bundan sonra daha fazla anlatacağız. Çünkü bu politikalarla ülkenin sorunlarının çözülmesi değil, yeni sorunların geldiği bir süreci yaşıyoruz. Bizim yapacağımız kendi projelerimizi halka daha fazla anlatmaktır. 20. yüzyıla Türkiye’yi CHP taşıdı. 21. yüzyılda da bizim büyük sorumluluklarımız var. O sorumlulukların gereğini yapmak durumdayız” dedi.
CHP’nin kendi içinde düşüncelerini özgürce tartışan bir parti olduğunu, kendilerine zaman zaman ‘şu AKP’ye bakın hiç kimse konuşmuyor orada. Siz niye konuşuyorsunuz? Şu AKP’ye bakın, bir kişi konuşuyor orada. Başka kimse konuşmuyor. Niye CHP böyle olmuyor?’ dediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, “Bunu söyleyenlerin demokrasiden ve özgürlüklerden nasibi olmayan kişiler olduğunu söylemek isterim. CHP farklı bir partidir. CHP’de insanlar düşüncelerini özgürce dile getirirler. Ama bir parti disiplini içerisinde. O nedenle bizim AKP’den farkımız vardır. Demokrasiyi getiren bir parti olarak nasıl insanların düşüncelerini açıklamalarına kelepçe vurabiliriz? Bu anlayışı biz kabul etmeyiz. Benim samimi düşüncem şudur; kendi içinde demokrasiye tahammül edemeyenler, kendi içinde fikir ve düşünce özgürlüğüne tahammül edemeyenler, kendi içinde yapıcı eleştiriye tahammül edemeyenler CHP’yi zaten anlayamazlar. CHP’nin önemi de değeri de buradadır, düşüncelerin özgürce ifade edilmesidir. Bu açıdan bize düşen sorumluluk her zamankinden daha fazladır” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından PM toplantısı basına kapalı olarak devam etti.