MUSTAFA MUTLU/ VATAN
Fethullah Gülen’in Onursal Başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın düzenlediği Abant Platformu’na Kırklareli Valisi Cengiz Aydoğdu da katılmış...
Almış mikrofonu eline Vali Bey, başlamış döktürmeye:
“Demokrat Parti’nin 1950’de iktidara geldiğinde CHP’yi kapatıp, İnönü’yü de tarihteki huzurlu yere göndermemiş olması en büyük talihsizliktir.”
Yetmemiş; cumhuriyeti kuranlara da saldırmış:
“Türkiye 1920’li yıllarda hafızasını kaybetti.”
***
Bu sözleri okuyunca açtım“Büyük Türkçe Sözlük”ü, “vali” maddesini buldum:
Karşısında şöyle yazıyor:
“Bir ilde devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi...”
***
Vali Cengiz Aydoğdu, Kırklareli ilinde devleti temsil eden en yetkili kişi olduğuna göre... Her şey açık:
Demek ki devlet, onun gibi düşünüyor!
Bu doğru olabilir mi?
Bir devlet; kendisini kuran kadroları bu kadar yerin dibine sokar mı?
Kendi geçmişini lanetler mi?
Umarım, bu soruların yanıtı “Hayır”dır...
İyi de o zaman bu “vali”nin amacı ne? Ne yapmak, nereye varmak istiyor?
***
Katıldığı toplantı, zaten ofsayt!
Fethullah Gülen’in himayesindeki “tarikat kardeşleri” toplantısında bir cumhuriyet valisinin ne işi var?
Neden gider, giderse neden konuşur, konuşursa her ay kendisine tıkır tıkır maaş ödeyen, en lüks arabalara bindirip, kentin en güzel konağında oturtan, emrine sekreterler, hizmetler, şoförler, korumalar veren devlete ve onun geçmişine neden saldırır?
***
Bu soruları da yanıtlayalım:
Vali Bey, “tarikat kardeşleri”nin düzenlediği o toplantıya gidiyor; çünkü, temsil ettiği devletin anayasasının ve yasalarının yasakladığı tarikatlara sıcak bakıyor...
Belki de “sıcak bakmak”tan da öte, kendisini o yapının bir parçası olarak görüyor!
Gitmekle kalmayıp konuşuyor; çünkü belli ki “valilik”, beyimizi kesmiyor... Gözü milletvekilliğinde, bakanlıkta... Bu yüzden “devlet” ağzıyla değil, “iktidar” ağzıyla konuşuyor...
Peki; neden devletin geçmiş değerlerine ve kadrolarına saldırıyor?
CHP’yi eleştirdiği için iktidara yaranacağını, kişisel hedeflerine hızla ulaşacağını biliyor da ondan...
Abant Platformu’nun geçen yılki toplantısına da dönemin Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar damgasını vurmuştu...
O da vali olduğunu unutup, AKP İl Başkanı gibi konuşmuştu...
Görünen o ki; valiler artık devleti değil, AKP’yi temsil ediyor...
***
İyi de şimdi ben çıkıp, “Bu vali, benim valim değil... Kendisini tanımıyor, onun yönettiği devlet teşkilatına güvenmiyorum” diyebilir miyim?
Dersem, bizzat o valinin talimatıyla hakkımda “isyana teşvik”ten kamu davası açılmaz mı?
Bilmem kaç on yıl hapsedilmem istenmez mi? Falan terör örgütünün kurucusu ya da bilmem nesi ilan edilmez miyim?
***
Tamam; yasalara saygılı vatandaşlarız.
Bu yüzden, devletin vali olarak atadığı bu adamlara saygı göstermek boynumuzun borcu da...
Bu adamların, devlete ve millete hiç mi borcu yok?
*****
İRECEBİM!
Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan sıra arkadaşım, 30 yıllık sırdaşım, dert ortağım, meslektaşım, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi, Yüksekovalı Recep Yaşar’dan daha önce de söz etmiştim size...
Kürt asıllı kan kardeşimin, “İrecebim”in yüreği fena halde yanıyor şu günlerde...
O; hemşerileri gibi “silahlı” değil ama “tekerlekli” teröre bir can verdi... Minicik yeğenini trafik kazasında kaybetti...
İrecebim’in gözü yaşlı artık; benim de... Onun yeğeni benim yeğenim.. Onun acısı benim acım... Günlerdir onun ve ailesinin yüreği yanıyor; benim ise bütün vücudum...
Dayan hassas yürekli, güzel huylu kardeşim...
Ölüm acı ama... Kendi çocukların için dayan!
*****
GÜNÜN SORUSU
Düne kadar Türk ordusuyla ortak tatbikatlar yapan, Türkiye’ye hâlâ askeri malzeme satan İsrail’in Avrupa Konseyi’ndeki gözlemcisi Türkiye’yi Kuzey Irak’ta katliam yapmakla suçlamış...
Şimdi de “One minutes” diyecek bir babayiğit yok mu?
*****
Kılıçdaroğlu izdihamları bitmeli!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nereye gitse büyük bir sevgiyle karşılanıyor...
Hatta bu sevgi çoğunlukla karmaşaya ve izdihama dönüşüyor... Sonuçta da Kılıçdaroğlu gittiği her yerden, arkasında birkaç “gazi” bırakarak dönüyor...
Umarım CHP’li yöneticiler Kurultay’da başlayan bu görüntüleri artık kontrol altına almayı başarır...
Çünkü “sevgi”yle “yağcılığın” karıştığı bu görüntüler Kılıçdaroğlu’na da CHP’ye de yakışmıyor!