Yaptıkları uygulamalarla milli eğitimi sürekli geriye götüren milli eğitim bakanlığı bu kezde hem suçlu hem güçlü durumuna girip milli gururumuz ünlü müzisyen Fazıl Say, hakkında utanmadan tazminat davası açıyor. Başındaki bakanı lise sınavına soksan hiç bir sorudan geçemez. Bu insanlar birlerce kişinin aldığı öğrentmenlik eğitimini bile görmezden gelip kendi bildikleri doğrulara doğru gidiyorlar.
İşte;Fazıl Say'ın okullarda müzik dersi alanındaki geriye gidişi vurgulayan sözleri üzerine bakanlığın yaptığı açıklamanın gerçeği yansıtmadığını belirten MÜZED, "Her 7 okuldan ancak birine müzik öğretmeni düşüyor" dedi. Buda mı yalan...
Yalancılıkta üstlerine olmayan bu kişiler doğruyu söyleyen insanları yargı yolu ve tazminatla korkutmaya çalışıyorlar.
Bakın Müzik Eğitimcileri Derneği (MÜZED) Genel Başkanı Refik Saydam, dünyaca ünlü piyano sanatçısı ve besteci Fazıl Say'ın okullarda müzik dersi alanındaki geriye gidişi vurgulayan sözleri üzerine Milli Eğitim Bakanlığı'ndan (MEB) önceki gün yapılan açıklamanın gerçeği yansıtmadığını, kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini öne sürdü. Saydam, "Say'ın çığlığı duymazdan gelinemez" dedi.Buda mı yalan?
Saydam'ın dün yaptığı açıklamada, ülke genelinde her yedi okuldan ancak birine müzik öğretmeni düştüğü belirtilerek, MEB'in açıklamasındaki, "Şu anda ilköğretim ve ortaöğretimde müzik dersleri branş öğretmenlerince verilmekte ve dersler boş geçmemektedir" bilgisine hayret etmemenin olanaksız olduğu vurgulandı.
Geçen beş yıl içinde, sözleşmeliler ve kurumlar arası nakiller dahil 2 bin 10 müzik öğretmeni atandığının kaydedildiği açıklamada şöyle denildi:
'Seçmeli ders' kalktı
"Bu sayı bir önceki beş yılda (1998 - 2002) atanan 2 bin 961 öğretmenin yaklaşık üçte ikisidir. 2007'de ataması yapılan her on müzik öğretmeninden dördü sözleşmelidir. Buna rağmen Bakanlık açıklamasında 'Son beş yılda atanan müzik öğretmenlerinin sayısının geçmiş yıllara oranla ciddi artış kaydettiği' öne sürülebilmektedir. Okullarımızın çoğunda İstiklal Marşı'mızı anlamına yaraşır biçimde söyletecek müzik öğretmeni yoktur."
MEB'in, müzik öğretmeni açığını kapatmak için farklı bir çözüme yönelerek "Müzik derslerini fiilen kaldırmak" yoluna gittiğinin vurgulandığı açıklamada şunlar kaydedildi: "Bu uygulamaya 2005 - 2006 eğitim öğretim yılından itibaren liselerimizde başlanmıştır. Genel liselerde 9. sınıflara 'seçmeli ders' konulmadığı için bu sınıfta müzik dersi fiilen kaldırılmış, 10, 11 ve 12. sınıflarda da müzik dersinin öğrenci tarafından seçilme olasılığı büyük ölçüde azaltılmıştır.
Bakanlığın bu kararıyla 'Son üç yıl resim ve müzik derslerini kaldırma teşebbüsünün olmadığı' bilgisi de doğru değildir. 21 Mart 2005 günü Bakanlıkça pilot okullara gönderilen ve örneği elimizde bulunan müzik, resim ve beden eğitimi derslerini ilköğretim okullarında zorunlu olmaktan çıkaran bir taslak çizelge tartışmaya açılmış, ancak müzik eğitimcilerinin ve kamuoyunun büyük tepkisiyle karşılaşan bu proje geri çekilmiştir.
Şûrada Çelik engeli
17. Milli Eğitim Şûrası'nda 'Eğitimde Nitelik' alt komisyonunda alınan 'Tüm eğitim kademelerinde sanat derslerine ağırlık verilmelidir' kararı, bizzat Bakan Sayın Hüseyin Çelik'in önerisiyle Şûra Genel Kurul kararları arasından çıkarılmıştır.
İlköğretim okullarında yapılan program değişikliğiyle müzik derslerinin içeriği zayıflatılmış, müzik dersi 'kitabı olmadan okutulacak dersler' içine alınmıştır."
İşte ibretlik bir Bakan
PROF. DR. CELAL ŞENGÖR'DEN FAZIL SAY'A MEKTUP:
Yalnız değilsiniz
Sevgili, aziz vatandaşım Fazıl Say,
Ülkemizin bugünkü yönetim elinde ortaçağa, karanlığa sürüklenmekte olduğunu haykıran sözleriniz ne kadar doğru. Bu korkunç gerçeği haykırarak, insanımıza yaptığınız büyük iyiliklere bir yenisini daha kattınız. Size şükran borçluyuz. Türkün adını tüm dünyada saygı ve onurla andıran şahsınıza hükümet yönünden gelen tepkileri görgüsüzce bulduğum gibi, örneğin Milli Eğitim Bakanlığı'nın verdiği cevabın da düpedüz yanlış olduğunu, gerçeği saptırdığını biliyorum.
Bu hükümet elinde beş paralık edilen yalnız sanat değil, aynı zamanda bilim eğitimimizdir de. Okullarımızdaki eğitim düzeyi benim konum olan doğa bilimlerinde de korkutucu seviyelere düşürülmüş; biyolojide, jeolojide ve coğrafyada çocuklara hurafe ve zırvalık öğretimeye başlanmıştır. Bunu her an ispata hazırım. TÜBİTAK kanun dışı bir konuma hükümet eliyle itilerek bilim camiamız ele güne rezil edilmiş, kıymetli bilim insanlarımız mahkemelerimizin ancak temizleyebildiği ağır ithamlar altında bırakılmıştır. Bilim, İstanbul depremi örneğinden kişisel alarak bildiğim gibi, insanımızın emniyeti bahis konusu olduğu zaman dahi bugünkü yönetimin gündemine asla girmemiştir.
Büyük sanatçı ve büyük insan Fazıl Say: Sizi heyecanla kucaklıyorum. Sağ olun, var olun. Ulusumuzun üzerinden ışığınız eksik olmasın. Biliniz ki yalnız değilsiniz. Biliniz ki güçlüsünüz. Ve insanımız bilsin ki gerçekten artık topluca harekete geçme ve bu geceyi yırtma zamanı gelmiştir.
Saygılarımla...
A. M. Celal Şengör
Türkiye Bilimler Akademisi Üyesi
Avrupa Akademisi Üyesi
ABD Bilimler Akademisi Yabancı Üyesi
Rusya Bilimler Akademisi Yabancı Üyesi
'Say bir yere gitmez'
MÜZED'in yaptığı açıklamada, Say hakkında şunlar kaydedildi:
"Sayısız yurtdışı konserinin yanı sıra yurdumuzun en ücra köşelerine kadar giderek nitelikli sanatı halkla buluşturmuştur. Konser için gittiği ülkelerde de sadece Atatürk Türkiye'sini temsil etmektedir. Biz çok iyi biliyor ve inanıyoruz ki Fazıl Say, emperyalizmin ve işbirlikçisi ortaçağ gericiliğinin ulusal bağımsızlığımıza, cumhuriyetimize yönelik saldırılarına karşı Türkiye'den bir yere gitmeyecek, halen yerine getirdiği görevini daha kararlı olarak sürdürecektir."
Evet bizde buradan Fazıl Say'a sesleniyoruz yanlız değilsin..!
Meydanı ortaçağ düşünçesindeki bunlara bırakmayacağız.