Öğretmenlerin yüzde 30'u hiç tatil yapamazken, yüzde 43'ü bir haftalık tatilin, ekonomisini hissedilir oranda etkileyeceğini bildirdi. Ankete göre, öğretmenlerin yüzde 47'si çocuğunun öğretmen olmasını istemiyor.

Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, sendika genel merkezinde düzenlediği basın toplantısı ile sendikanın, Türkiye genelinde 2 bin 104 öğretmenin katılımı ile öğretmenlerin sosyoekonomik ve kültürel durumlarını araştıran anket çalışmasının sonuçlarını açıkladı.
Dinçer'in verdiği bilgiye göre, ankete büyük oranda ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenler katıldı. Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 38'i ek iş yaptığını, yüzde 48'i yapmadığını ancak fırsatı olduğunda ek iş yapacağını belirtti. Öğretmenlerin yüzde 57'si kirada otururken, yüzde 25'inin kendi evi, yüzde 51'inin arabası bulunuyor.
Öğretmenlerin yüzde 82'si bankalardan kredi kullanırken, kredinin yüzde 34'ünün tüketici, yüzde 29'unun otomobil, yüzde 14'ünün ise ev kredisi olduğu belirlendi.

Öğretmenlerin yüzde 82'sinin kredi kartı bulunurken, yüzde 14'ünün bulunmuyor. Kredi kartı bulunan öğretmenlerin yüzde 48'i ayda 750 YTL'ye kadar, yüzde 34'ü 750-1500 YTL arası, yüzde 4'ü ise 1500-2000 YTL arasında kredi kartı ödemesi yapıyor.
“Bir takım elbise satın almak sizi ekonomik olarak nasıl etkiler?” sorusunu yanıtlayan öğretmenlerin yüzde 49'u bunun bütçelerini çok fazla etkileyeceği, yüzde 32'si çok az etkileyeceği, yüzde 7'si ise etkilemeyeceği yönünde görüş bildirdi.

Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 14'ü her yıl tatil yapabildiğini, yüzde 53'ü ara sıra tatil yaptığını belirtirken, yüzde 30'u hiç tatil yapamadığını kaydetti. Öğretmenlerin yüzde 43'ü bir haftalık tatilin bütçelerini hissedilir oranda etkileyeceğini ifade ederken, yüzde 3'ü etkilemeyeceğini söyledi.
Mesleği icra ederken en çok şikayetçi oldukları konu ile ilgili bir soruyu ise öğretmenlerin yüzde 47'si “maddi imkanların yetersizliği”, yüzde 25'i “sınıfların kalabalık olması”, yüzde 23'ü ise “idarenin keyfi baskıları” olarak yanıtladı.

Ankete katılanlar arasında borç ya da taksiti bulunan öğretmenlerin oranı yüzde 88, olmayanların oranı ise yüzde 5 olarak belirlendi.
Ankette, öğretmenlerin yüzde 46'sının kendi tercihi ile öğretmen olmaya karar verdiği, aile çevresinin öğretmenlik seçiminde yüzde 32 oranında etkili olduğu belirlendi. Ankete katılan öğretmenlerin, yüzde 47'si ise çocuğunun öğretmen olmasını istemediği yönünde, yüzde 25'i istediği yönde görüş bildirdi.
Öğretmenlerin yüzde 36'sı sosyal etkinliklere ayda 0-25 YTL, yüzde 32'si 25-50 YTL, yüzde 18'i 50-75 YTL para ayırırken, yüzde 11'i 75-100 YTL'den fazla para ayırıyor. Seminer, panel, sempozyum gibi kültürel etkinliklere öğretmenlerin yüzde 10'u katılabildiğini, yüzde 34'ü katılamadığını, yüzde 55'i bazen katılabildiğini kaydetti. Öğretmenlerin yüzde 23'ü sosyal, sanatsal etkinliklere hiç katılmadığını, yüzde 12'si katıldığını, yüzde 63'ü ise bazen katıldığını söyledi.
Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 48'i süreli yayın ve kitap okuduğunu, yüzde 17'si okumadığını, yüzde 29'u ise bazen okuduğunu dile getirirken, yüzde 21'i eğitim yayınlarını izleyebildiğini, yüzde 27'si izleyemediğini, yüzde 47'si ise bazen izlediğini belirtti.

Anket, öğretmenlerin yüzde 71'inin televizyonda haber ve tartışma programı, yüzde 10'unun belgesel, yüzde 8'inin film, yüzde 6'sının dizi, yüzde 3'ünün ise spor programları izlediğini ortaya koydu.

SENDİKANIN İSTEDİKLERİ

Eğitim Sen Genel Başkanı Dinçer, eğitimde yaşanan sorunların çözülmesinin nitelikli öğretmenlik ve eğitim için önemine değinerek, Eğitim Sen olarak önümüzdeki dönemde bu sorunların çözülmesine yönelik talepleri ve mücadele programlarını oluşturduklarını dile getirdi. 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde tüm Türkiye genelinde alanlara çıkma, yürüyüş ve basın açıklamaları ile başlayacak eylemler süresince taleplerini anlatacaklarını dile getiren Dinçer, bunları şöyle sıraladı:
“Milli gelirden eğitime yüzde 5, yükseköğretime yüzde 1,5 pay ayrılması, okullara genel bütçeden ödenek aktarılması, güvencesiz çalışmaya son verilmesi, kadrolu çalışmanın esas alınması, tüm eğitim ve bilim çalışanlarının taban aylığının vergiden muaf tutulması, baskı, sürgün ve soruşturmalara son verilmesi, kariyer basamaklarına göre ücretlendirme yerine, kıdem esasına göre eşit işe eşit ücret uygulamasına geçilmesini temel alan bir yaklaşımın benimsenmesi.”