Avrupa Birliği'nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, Türkiye'nin ordu üzerinde sivil kontrolün sağlanması konusunda yaptığı reformlardan gurur duyması gerektiğini söyledi.
Türk-İş tarafından düzenlenen "AB Müzakere Sürecinde Avrupa Sosyal Modeli ve Sendikal Haklar" başlıklı sempozyumuna katılan Avrupa Birliği'nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, sempozyumdaki konuşmasının ardından düzenlediği basın toplantısında, Finlandiya Ordusunu eski bir mensubu olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) saygı duyduğunu belirtti.
TSK'nın yetkinliğine güvendiğini belirten Rehn, Türk ordusunun gerek yurt içinde gerekse yurt dışında oldukça başarılı ve oldukça profesyoneli bir ordu olduğunu söyledi. Rehn, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın konuşmasının tem metnini ise henüz görmediği ifade etti.
Ordunun sivil kontrolün altında olmasının önemli olduğunu kaydeden Rehn, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin de bu yönde yaptığı reformlardan gurur duyabileceğini ifade etti. Rehn, Avrupa ülkelerinde ordunun, sivil kontrol altında olduğunu belirtti.
Avrupa Birliği'nin Türkiye Temsilcisi Hansjörg Kretschmer'in Türk ordusu ile ilgili yaptığı açıklamaların yanlış anlaşıldığını da savunan Rehn, kendilerinin bu konuda diyaloğa açık olduklarını söyledi.
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye'nin "artık" 301. maddeyi Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu ile aynı çizgiye getirmesi gerektiği çağrısında bulundu.
Rehn, Ankara'da Türk-İş ile Finlandiya İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun düzenlediği "AB Müzakere Sürecinde Avrupa Sosyal Modeli ve Sendikal Haklar" konulu uluslararası sempozyumunun açılışında yaptığı konuşmada, mahkemelerin 301. madde konusunda içtihad oluşturduğuna dikkat çekti.
Rehn, "Yüksek mahkeme, (Hrant) Dink davasında bir içtihad oluşturdu; ifade özgürlüğünü tehdit altına alan bir içtihad oluşturdu" uyarısında bulundu ve ekledi:
"AB içinde böyle bir temel hakka saygı göstermeyen bir ülke düşünemiyorum. 301. maddenin değiştirilmesine karşı çıkanlar, AB üyeliğinin temel bir şartına da karşı çıkıyorlar demektir."