OSLO PROTOKOLLERİ MECLİS TE!

Ali Uzunırmak'ın, Başbakan Erdoğan'a yönelttiği 19 soru şunlar:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını, Anayasa’nın 98 ve TBMM İçtüzüğü’nün 96. maddeleri gereğince saygıyla talep ederim. 14 / 02 /2012 Ali UZUNIRMAK MHP Aydın Milletvekili TBMM İDARE AMİRİ

1- Sayın Hakan Fidan, Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı görevindeyken, özel temsilciniz olarak, terörün sonlanmasıyla ilgili görüşmeye katılmış mıdır? Bu görüşmeler kaç defa gerçekleşmiştir? Sayın Hakan Fidan dışında, başka veya beraber özel görevlileriniz olmuş mudur? Olmuşsa kimlerdir?

2-Talimatınız veya bilginiz dahilinde, PKK’lılarla, MİT veya “Özel temsilciniz/temsilcileriniz” arasında Oslo’daki gibi kaç görüşme oldu?

3- Oslo benzeri görüşmeler, hükümetiniz göreve başladıktan kaç yıl sonra ilk kez gerçekleşti? Oslo benzeri görüşmeler, sınırlarımız içinde veya dünyanın hangi ülkelerinin hangi şehirlerinde, hangi tarihlerde, kaç defa, kimlerin katılımıyla gerçekleşmiştir?

4- Bu görüşmelere, “hakem devlet” olarak hangi ülkelerin, hangi görevlileri katılmıştır?

5- Bu görüşmelerle ilgili, Başbakan olarak, özel temsilcinize, her bir görüşme öncesi hangi talimatları verdiniz?

6- PKK ve AKP Hükümeti özel temsilcisi arasında, hakem devlet gözetiminde gerçekleşen bu görüşmelerde, hangi kararlar alınmıştır?

7- Özel temsilcinizin, hakem devlet gözetiminde, PKK’lılarla üzerinde çalıştığı mutabakat zabıt taslakları imzalanmış mıdır? Üzerinde müzakere edilen metin söz konusu olmuş mudur? Bunları açıklar mısınız?

8- PKK ile Ak Parti hükümeti arasında imzalanan mutabakat zabıtlarındaki maddelerin hangileri uygulamaya konulmuştur? Henüz uygulamaya konulmayan maddeleri uygulamaya koyacak mısınız? Ne zaman uygulamayı düşünüyorsunuz?

9- Oslo ve Oslo benzeri görüşmelerin, ABD’nin arabuluculuğunda, CIA görevlilerinin gözetiminde sürdürüldüğü doğru mudur? Bu görüşmelere, yüzlerce, askerimiz ve polisimizin şehit olmasından doğrudan sorumlu olan, PKK terör örgütünün üst düzey yöneticileri Mustafa Karasu ve Sabri Ok da katılmış mıdır?

10- 19 Ekim 2009′da, Habur Sınır Kapısı’nda özel mahkeme kurdurularak, siyasi karar almak zorunda bırakıldığı, “açılım skandalı” bu görüşmeler doğrultusunda mı yaşanmıştır?

11- 14 Temmuz 2011’de, Demokratik Toplum Kongresi, Diyarbakır’da yaptığı toplantıda tek taraflı olarak “Özerklik” ilan etmiştir. Aynı gün Diyarbakır Silvan’da 13 askerimiz şehit edilmiştir. Her iki olayın Hakan Fidan’ın başkanlık ettiği heyet tarafından İmralı’dan alınarak Kandile ulaşması sağlanan Öcalan’a ait mektup doğrultusunda gerçekleştirildiği iddiası doğru mudur? Bu mektup 13 Ocak 2012′de Diyarbakır’da ele geçirilmiş midir?

12- Aynı günlerde, 27 Temmuz 2011′de Öcalan’ın avukatları arasında yer alan MİT haber elemanlarının Öcalan’ın “Eylemleri tırmandırın” talimatı verdiğini MİT’e rapor ettikleri tespit edilmiş midir?

13- 14 Eylül 2011’de, örgütün haber ajansı üzerinden basına servis edilen MİT-PKK Oslo görüşmelerine ilişkin ses kaydında, örgütün şehir eylemleri için yaptığı yığınağın MİT tarafından bilindiği anlaşılmıştır. Bundan 6 gün sonra, Ankara Kumrularda meydana gelen patlamada dört vatandaş hayatını kaybetmiştir. Bunu nasıl açıklayacaksınız?

14- Gözaltına alınan bazı şüpheliler, MİT’e çalıştıklarını ve yürüttükleri bütün faaliyetlerin Teşkilat’ın bilgisi dâhilinde olduğunu söylemişlerdir. Bazı KCK sorumluları, yürüttükleri faaliyetler hakkında Gizli Tanık olarak ifade vermek istemişlerdir. Bu süreçte yapılan itiraflardan, PKK’nın İstanbul’daki tüm silahlı saldırı ve bombalı eylemlerini doğrudan yöneten 5 kişilik sorumlu hücresine ait tüm iletişim bilgileri ve gizli şifrelerin MİT’e detaylı olarak rapor edildiği, MİT’in İstanbul ve civarındaki tüm eylemlerden haberdar olduğu ortaya çıkmıştır. MİT’in ne polise, ne de savcılığa eylemlerin öncesi ya da sonrasına ait herhangi bir bilgi aktarmadığı iddia edilmektedir. Acaba, MİT’in bilgisi dahilinde, PKK’nın silahlı eylemlerine göz mü yumulmuştur? MİT’in bildiği ama güvenlik birimlerine ulaşmamış, saklanmış, sansürlenmiş bilgi denetimi yaptınız mı? Yapmadı iseniz, ne zaman yapmayı düşünüyorsunuz?

15- 13 Ocak 2012′de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla Diyarbakır BDP İl Başkanlığında arama yapılmıştır. Burada, Oslo görüşmelerine katılan PKK yöneticileri tarafından kaydedilen on iki adet ses kaydı ele geçirilmiştir. Bu kayıtlarda neler vardır?

16- Diyarbakır aramasında Öcalan’ın kendi el yazısı ile KCK Yürütme Konseyi ne yazdığı altı sayfalık bir mektup bulunmuştur. Mektubun Hakan Fidan’ın Başkanlık ettiği MİT heyeti tarafından İmralı’dan örgüte ulaştırıldığı tespit edilmiştir. Basına sızan Oslo görüşmeleri ses kaydında Afet Güneş tarafından da İmralı-Kandil arasındaki mektupların MİT görevlileri tarafından taşındığı ifade edilmiştir. Mektuptaki talimat doğrultusunda Silvan saldırısı yapıldığı ve ardından çok sayıda vatandaşın öldürüldüğü sürecin başladığı iddiası doğru mudur?

17- Aramalarda Öcalan’ın hazırladığı ve MİT ile mutabık kalındığı tespit edilen protokoller de bulunmuştur. Bunlar arasında, 12-13 Mayıs 2011de yapılan bir toplantıda PKK yöneticileri ile MİT yetkilileri arasında mutabakata varılan hususları içeren protokol belgesinde; “Üç paragraflık giriş ve 9 maddeden oluşan iş bu mutabakat metni, taraflar arasında arabuluculuk yapan Hakem Devlet temsilcileri tarafından, taraflar adına imza altına alınmış ve aslı Hakem Devlet merkezinde arşive alınmıştır” ifadeleri tespit edilmiştir. Burada sözü edilen hakem devlet ABD’midir? Yani AKP iktidarı, siyasi temsilci olarak atadığı, dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı, sonraki MİT Müsteşarı aracılığıyla, ulusal bir sorun konusunda ABD ve PKK’ya, yabancı devletlere, imzalı taahhütlerde mi bulunmaktadır?

18- Bugünkü MİT Müsteşarını ifadeye çağırdığı gerekçesiyle görevden alınan Savcılığın dosyasında yer alan bu kanıtlara ilişkin detaylar ve son gelişmeler bir arada ele alındığında; Sayın Hakan Fidan, Oslo görüşmelerinde MİT’in kurumsal kimliğini aşan siyasi bir figür olarak mı yer almıştır?

19- Hükümet, Sayın Hakan Fidan aracılığıyla MİT’i, AKP muhaliflerinin denetim altında tutulacağı bir aygıta mı dönüştürmek istemektedir? Başbakan ile polemiğe giren gazetecilerin “Terör örgütüyle mücadele ve casusluk” kılıfı altında, dinlemeye alınması, Fidan’ın özel siyasi temsilci görevini devam ettirdiğini ve MİT olanaklarını AKP muhaliflerinin baskı altına alınması için seferber ettiğinin göstergesi midir?