"O halde kim tele-kulak? Hayır, sandığınız gibi bir başka kurumumuzun F tipi memurları da bu servisi kurgulayıp-böyle mükemmel stratejik üç boyut kazandırmazlar, inşaatın sahibi; sistemin kendilerine göre düğüm noktalarına psikolojik hareket yapma kabiliyetlerini ispatlamış, hepimizce bilinen 'siyah giyinen adamlar örgütü' nam-ı diğer uzaklardaki malum dış istihbarat örgütü mü yoksa? diye soran yazar Kömürcü bu soruya ilginç bir iddia ile yanıt arıyor.

Güler Kömürcü'nün köşe yazısı:

Yazarlar / Güler Kömürcü

Büyükanıt'a kırık koltuk operasyonu mu? [email protected] [email protected]   Gündemin en önemli haberinin perde arkasına bakalım, 30 Ağustos'a atılan işaret fişeği bir haber; Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen'in istifası. Tümgeneral Reha Taşkesen'e yapılan taş tasarruflu yani bir taşla üç-beş vuruşlu bir itibar infazı. Şimdi açalım bu özet yorumumuzu... Gelinen nokta birilerinin var olma savaşı aslında... Savaşı yapan; arkasını, yanını bir dış istihbarat örgütünün lojistik desteğine ve de içeri de malum siyasi yapıya sobeletmiş F tipi örgütlenme (hangi cemaati kastettiğimi eminim anladınız ey bilen okur) savaşılan ise; halkın yüzde 74'ünün en güvenilir kurum olarak gördüğü Türk Silahlı Kuvvetleri ve de milli duruşa sahip her vatandaş. İnfaz sisteminin kesişme noktalarında yok edilmek istenilenlere bakalım; Tümgeneral Reha Taşkesen'in komutanlığını yaptığı Kara Harp Okulu, malum F tipinin sızma isteği en yoğun olan kurum. Tümgeneral Reha Taşkesen ilaveten, yakında Genelkurmay Başkanı olması beklenen, ancak olmaması için de yine malum yapının son gücüyle belden aşağı da olmak üzere vuruş denemeleri yaptığı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın sağ kolu olarak biliniyor. Bitmedi, Taşkesen aynı zamanda son ayların 'en fazla yıpratılma' çabasına hedef olmuş, çete iddialarıyla itibar infazı serilerine maruz kalan, TSK'nın seçkin askerlerinin toplandığı bir bölüm olarak en kritik görevlerde harekete geçen Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda da görev yapmış bir değerli isim. Şemdinli olayları, Bursa İl Jandarma Alay Komutanı'nın dahil edildiği sanal olaylar, Danıştay, Atabeyler gibi olaylar basına servis edilip, olaylar yükseltilir, bilinç altlarına askerin genç kadrosu darbe yapacak imajı yaratılır iken... Tam yerine denk geldi, benzer yapının 2 mağduruna dair notu paylaşalım, Danıştay dosyasında azmettirici diye eski birkaç emekli askerin adı geçti, önceki gün iddianeme tamamlandı ve itibar infazı yapılan subayların (E.Yüzbaşı Mehmet Z. Öztürk ve Muzaffer Tekin'in) adı iddianameden çıkarıldı. Peki şimdi kim onlara yıpratılmışlıklarını, incinmişliklerini iade edecek? Biz, kamuoyu ve de adalet tabii... Ana yola dönelim... Tümgeneral Reha Taşkesen'in adının anıldığı noktada başlatılan tartışmada hedefe çekilen; Sayın Yaşar Büyükanıt, azar azar yıpratılmaya çalışılan TSK ile Özel Kuvvetler Komutanlığı aynı anda taş tasarrufuyla, tek bir taşla vurulmuş oluyor. Geldik şeytanın tango yaptığı detaya; Taşkesen komutan, telefonları dinlendiği için istifa ediyor. Dinleme sonucu son derece onur kırıcı bir durum ortaya çıkarılıyor güya; özel hayatıyla güven vermeyen bir üst düzey komutan görüntüsü sunuluyor sokağa, sizin-bizim, yüzde 74'ümüzün güvendiği kuruma, Taşkesen'in portresi üzerinden, yukarıda tanımladığım kesişme noktasındakilere cümleten kara propaganda uygulanıyor, asıl amaç biraz önce de belirttiğim gibi Taşkesen üzerinden yansıma, zincirleme etki yaratma... İyi ama tüm bu olayları başlatan tele-kulak kimin, dinlemeyi yapan kim? Birileri ilk gün dinlemeyi Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığını ortaya attı, ancak Genelkurmay iddiayı şiddetle reddetti ve şu açıklamayı yaptı; 'Genelkurmay Başkanlığı teknik dinleme yapmaya yetkili olmadığı gibi, böyle bir imkan ve kabiliyete de sahip değildir. Bu konudaki bilgisizce suçlamalar iddia sahiplerine ağır sorumluluk yüklemektedir. Basınımızın kişi ve kurumların masuniyetini korumada gösterdiği duyarlılığı bütün mensuplarına yaymasını dileriz.' O halde kim tele-kulak? Hayır, sandığınız gibi bir başka kurumumuzun F tipi memurları da bu servisi kurgulayıp-böyle mükemmel stratejik üç boyut kazandırmazlar, inşaatın sahibi; sistemin kendilerine göre düğüm noktalarına psikolojik hareket yapma kabiliyetlerini ispatlamış, hepimizce bilinen 'siyah giyinen adamlar örgütü' nam-ı diğer uzaklardaki malum dış istihbarat örgütü mü yoksa? Bundan sonraki adım ne? İddia, kulis o ki; Sayın Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı'na 'sehven' geçit verilecek ancak yakın çalışma arkadaşları, ekibindeki diğer şahinler-şahin genç subaylar da dahil olmak üzere- kadrosu benzer psikolojik hareketlerle tasfiye edilecek, 30 Ağustos'tan sonra komutana '2 ayağı kırık bir koltuk' bırakılacak (tabii bu bir planın kulisi, başarı şansı ne göreceğiz). Yaz çok sıcak geçecek...