YİĞİT BULUT
Alternatif başlıklar atalım: Sistemin özü “pazar” dedikleri yapıda gizli!.. Emperyalizm kokmayan ama özü “emperyalist” olan “pazar” mekanizması asıl tuzak!.. Sistem görünürde “özgür ve mükemmel” özünde “köleleştirici” ve “hileli”!
Sevgili dostlar, merak ediyorsunuz; bu başlıkları “hangi” konu için attım!
Hemen arz edeyim... Bildiğiniz gibi “Türkiye, IMF’den para alsın mı?” tartışması devam ediyor ve benim gibi düşünenler “borçlanmanın çözüm olmadığını” savundukça, “IMF’den kopamayız” tezini savunanlar şunu söylüyorlar; “IMF, Türkiye’ye zorla para vermiyor, istemiyorsan alma! Serbest pazar şarlarında daha iyisi varsa, veya almadan yapabiliyorsan, o yolu seç!..”
Sevgili dostlar, işte tuzak burada gizli! “Serbest-liberal-özgür-açık pazar! İstemiyorsan yapma”! Peki “market-pazar” dedikleri yapının “içine düştükten sonra” yapmamak acaba mümkün mü?
Sermaye konusunda önemli tezlere imza atmış bir profesör olan Ellen Meiksins Wood ‘Sermaye İmparatorluğu’ kitabında bakın ne diyor;
“...Bir zamanlar sömürgeci emperyal güçlerin, ekonomik sömürüleri de hayli şeffaftı. Güney Amerika’daki İspanyolları veya Kongo’daki Belçikalıları gözlemleyen biri, kölenin servetinin efendiye akratılma yollarını anlamakta güçlük çekmezdi. Tıpkı feodal lordların emek hizmetlerine ve kiralarına elkoydukları köylüler arasındaki ilişkide belirsiz birşey olmadığı gibi... Modern kapitalizmde sermaye ve emek arasındaki ilişkiyi anlamak çok daha zordur... Zenginliğin zayıf uluslardan güçlü uluslara doğru aktığı bugünkü transferin varlığının tespit edilmesi önceki sömürgeci imparatorluklar dönemine göre imkansızdır... Acı verecek kadar açık olan; böyle bir transferin gerçekliğinin, emek ve sermaye arasındaki ilişki kadar belirsiz olmasıdır... Burada tipik bir “eski dönem” zorlama ilişkisi yoktur. Zorlama görünürde “ekonomiktir, doğrudan efendiler tarafından değil, pazar denilen mekanizma tarafından uygulanır.” Burada resmen tanınan ve dışarıdan görünen tek ilişki yasal olarak özgür ve eşit varlıklar, örneğin alıcılar ve satıcılar, borç verenler-alanlar hatta egemen devletlerdir...
Sevgili dostlar, işte “evrimleşen” sömürgecilik budur ! Evrimleşme “sistemin kibar-iddialı-süslü” sözcükler ile tarif edilmesinde gizlidir ve evrimleşen sistem dışarıdan net olarak görülen “transfer mekanizmalarını”, serbest pazar denilen yapının içine gizler!
Aslında pazar “serbest” değildir! Süslü bir şekilde “market-pazar” dedikleri yapı içine düşen her birey ve her egemen devlet, artık sistemin ve sistemi kuranların dayattığı “transfer mekanizmalarının” bir parçasıdır...Küresel ölçekte “devletler”, yerel ölçekte bireyler ve karşılarındaki “serbest pazar kurumları” bütünü oluştururlar. Sistem “Türkiye’yi IMF’siz nefes alamaz hale” getirirken, sizi de “banka kredisine ve kredi kartına” bağımlı kılar! Bu kural sadece ekonomide de geçerli değildir. Cep telefonu alırsınız, satılan sistemin adı “özgür-sınırsız-serbest-her yerden iletişim” imkanıdır ama siz “artık dinlenen ve kayıt altına alınan” bir bireysinizdir!
Sonuç: “Türkiye, IMF’den zorla para almıyor” diyenler; ya “evrimleşen modern sömürünün özünü” ıskalıyorlar ya da “gerçeği çok iyi bilmelerine” rağmen görevlerini yaparak “bizi kandırıyorlar”! Sistem evrimleşti ve “pazar” dedikleri “kalıba” döküldü!
Tuzak “pazarda” gizli!
İstersen alma!