İlginç rastlantı...
MUSTAFA MUTLU
Geride bıraktığımız haftayı iki önemli gelişmeyle doldurduk:

İlki; Taraf Gazetesi’nin yayınladığı ve darbe planı olduğunu öne sürdüğü belgeler...

İkincisi de askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını öngören yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından oy birliğiyle iptal edilmesi...

İki konu nasıl da birbirini tamamlıyor değil mi?

Yani biraz safsanız, “rastlantı işte” deyip geçmeniz işten bile değil...

Oysa...

Ben; “Balyoz” isimli plan tatbikatına ait olduğu iddia edilen belgelerin Taraf’ta yayınlanmasını “zamanlama” açısından çok anlamlı buluyorum!

***
Diyelim ki bu belgeler doğru...

Peki; hangi yılları kapsıyor?

2003-2006 arasını...

Soru basit:

Bu belgeleri Taraf’a sızdıranlar acaba neden bunca yıl bekledi?

Neden yedi yıldır sızdırmadılar da bugünü beklediler?

Nedeni belli:

“Doğru zaman”ı kolladılar...

Sızdıracakları belgelerin, “amaca” hizmet etmesini istediler...

***
O amacın ne olduğu da; geçen hafta gündemimize oturan ikinci gelişmeyle ortaya çıktı:

“Askere sivil yargı yolunu açan yasal düzenleme...”

İktidarın bir gece yarısı operasyonuyla Meclis’ten geçirdiği bu düzenlemeler, “darbe girişimi” başta olmak askerlerin işlediği bazı suçların sivil mahkemelerce görülmesini sağlıyordu...

Geride bıraktığımız hafta ise; bu düzenlemelerin kaderi açısından çok önemliydi:

Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesi toplanacak ve o düzenlemelerin anayasaya uygun olup olmadığına karar verecekti...
***
Rastlantıya bakın ki; Taraf’ın “müthiş habercilik başarısı”, nasıl olduysa tam da bu tarihi kararın sadece bir gün önüne denk geldi!

Yüce Mahkeme’nin, darbeye teşebbüs suçlarının hangi mahkemelerde görüleceğine karar vermesine sadece saatler kala; tüm Türkiye milyonuncu kez darbeye odaklandı...
***
Böyle bir yazıdan sonra sorulacak üç soru var:

1) Bu belgeleri Taraf’a düzenli olarak kim ya da kimler sızdırıyor? Bunlar “dost ve müttefik” sandığımız bazı ülkelerin ajanları mı; yoksa bazılarının iddia ettiği gibi TSK içine sızmış ve üst kademelere kadar yükselmiş “F tipi subaylar” mı?

2) Bu “sızdırmalar” neden hep ilginç “zamanlara” denk getiriliyor?

3) Taraf yönetimi; bu belgelerin “doğruluğundan” nasıl bu kadar emin olabiliyor ki büyük bir risk alarak çarşaf çarşaf yayınlıyor ve sahipleniyor?
***
Genelkurmay Başkanlığı; eğer kendisine yönelik bu “darbe planı iddialarından” bıktıysa ve bir daha karşılaşmak istemiyorsa: bu üç sorunun yanıtını bulmak zorunda...

*****
SIZMA!

Zeytinyağının sızması iyidir... Hele bir de “taş sızma” olursa; tadından yenmez!

Ama...

Haber zeytinyağı değildir!

Sızdırılan haber, sızdıranı da “yiyeni”de mideden bağımlı hale getirir...

Haberin makbulü, “araştırılanı ve soruşturulanı”dır...

Sızma bilgilerle beslenen sözde gazeteciler, yandaş jüriler tarafından ödüllere boğulsalar bile, “raf ömürleri” bitince çöpe atılırlar...

Araştıran ve soruşturanlar ise her daim taze kalır!

Sızdıranlara ve sazanlara duyurulur!

*****
GÜNÜN SORUSU

Taraf yöneticileri, “Balyoz” haberleriyle onurlarına saldırdıkları kişilerin hepsinin; benim gibi, “Siz dava açmaya bile değmezsiniz” diyeceğini mi sanıyor?

*****
Küçük kentlerin, büyük insanları!

Dün Anadolu’nun tam göbeğinde, Seydişehir’deydim...

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin daveti üzerine, “Medya, Demokrasi ve Cumhuriyet” başlıklı bir konuşma yaptım...

Seydişehir’e gitmeden önce de Beyşehir’den geçtim... Sonra Seydişehir’i gezdim...

İki büyük değişiklik gördüm bu iki ilçemizde:

Bir kere inanamayacağınız kadar yeşil... Yıllar önce başlayan ağaç dikme kampanyaları, Konya’yı ve ilçelerini cennete dönüştürmüş...

İkincisi; sokaktaki insandaki değişim:

İstanbul’un birçok semtinden daha modern Beyşehir’in ve Seydişehir’in insanları...

Hele; yobazlığa ve bölücülüğe karşı gösterdikleri duyarlılık; gerçekten İstanbul’dan, Ankara’dan bakmakla anlaşılmaz...

O küçük kentlerde, cumhuriyet, laiklik, hukuk devleti ve demokrasi mücadelesine katkıda bulunmaya çalışan bütün büyük yürekli insanları alınlarından öpüyorum...