Gazikent Üniversitesi'nde 'Demokratikleşme Süreci ve Medya' konulu konferansta konuşan Tayyar, basının çağdaş demokrasilerde dördüncü kuvvet olarak bilindiğini hatırlattı.
Türkiye'de kuvvetler ayrılığının yerli yerine oturmadığı için zaman zaman sıralamanın karıştığının fark edildiğini belirten Tayyar, şöyle devam etti: "Genellikle de basının birinci kuvvet olarak karşımıza çıktığını görürüz. Sebebi de yasamanın, yürütmenin ve yargının asli fonksiyonlarını yerine getirememesinden kaynaklanmakta. Boşluk doğduğunda medya, basın hemen devreye girer ve birinci kuvvet olarak ortaya çıkar." dedi.
Bu kuvvetin, Türkiye'nin demokratikleşmesinin önünde ciddi bir engel olarak çıktığını dile getiren Tayyar, "Biz aslında yakın tarihimizi gözlemlediğimizde ne kadar antidemokratik girişim ve teşebbüs varsa bunların içerisinde de medyanın ağırlıklı olarak yer aldığını görürsünüz. Şunu kabul etmek gerekir ki Türkiye 1923 yılında bakiyesi üzerine cumhuriyeti inşa etti, ancak demokrasiyle taçlandıramadı. Yani bu konuda hala ciddi eksikliklerimiz var ve bu devam ediyor. 1923 yılında biz cumhuriyeti inşa ederken eksik kalan tarafımızı zaman içerisinde oluştururken bir de şunu fark ettik ki cumhuriyeti kendi kazanımları için korunak haline getiren sivil ve elit bürokrasi demokratikleşmenin önüne her zaman set çektiler. Ne zaman milli irade güçlense, ne zaman milletin sesi yönetimde daha güçlü şekilde ortaya çıksa hemen bir derin operasyon, bir gizli el bir kaotik ortam oluşturulmaya çalışılır arkasından darbeler, muhtıralar ve Türkiye'nin siyaset tarlası onar yıl aralıklarla sürülür." ifadelerini kullandı.
Gazikent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir de Şamil Tayyar'ın, Türkiye'nin şeffaflaşması sürecine katkıda bulunduğunu belirterek, üniversitelerinde ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ifade etti. 6 MAYIS 2011/ZAMAN