Kılıçdaroğlu, İstanbul’a gitmek için geldiği Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilere değerlendirmelerde bulundu. Valinin, bakanların, Başbakan’ın, devletin bütün organlarının kutlamayı engellemek istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Ama on binler ellerinde bayraklarını aldılar; şanlarıyla şerefleriyle özgürlük içinde o meydana geldiler. Son derece mutluyum. Bütün baskılara rağmen halkımız demek ki engelleri aşmasını biliyor. Polis barikatları vardı. On binler ve diğer on binlerin arasında mesafe vardı. O mesafeyi aradan kaldırdık, onları buluşturduk. Buluşturduğum için de son derece mutluyum” diye konuştu.
-“CUMHURİYET BAYRAMI’NI KUTLAMAK KADAR DOĞAL NE OLABİLİR?”-
Kılıçdaroğlu, yürüyüşe katılanların ellerinde yalnızca Türk bayrağı olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Beni üzen sadece şu; Türk bayrağı açmak istiyor gençler ama bazı kamu görevlileri, polisler onları tekmeliyor. Bayrak açmanın tekmelendiği bir bayramı yaşadık biz. Acı verici, hüzün verici olay budur. O insanların ellerinde sadece Türk bayrağı vardı. Başka hiçbir şey yoktu. Devletin polisi vardı, copu vardı, biber gazı vardı, panzerleri vardı, tankı vardı. Ya savaşa mı gidiyorsunuz? Savaş mı var? Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak kadar doğal ne olabilir? Bu ülke kanla, gözyaşıyla Cumhuriyeti kurdu. Babalarımız, dedelerimiz bunun mücadelesini verdiler. Çanakkale’de bunun için şehitler verdik biz. Amasya Tamimi’ni acaba okuyor mu Hükümet yetkilileri? Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi neden toplandı? Cumhur dediğimiz bir olaya neden önem veriyoruz? ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ne anlama geliyor, acaba Hükümet yetkilileri bunu biliyor mu? Beni asıl üzen bunlar.”
-“CUMHURİYET KARŞITI BİR HÜKÜMET, NASIL KENDİSİNE ‘CUMHURİYET HÜKÜMETİ’ DİYEBİLİR?”-
Grubun toplandığı yer olan Birinci Meclis’in, cumhuriyetin ilan edildiği meclis olması nedeniyle önem taşıdığını bildiren Kılıçdaroğlu, şunları ekledi:
“‘Cumhuriyet Hükümeti’ diyorlar. Cumhuriyet karşıtı bir Hükümet, nasıl kendisine ‘Cumhuriyet Hükümeti’ diyebilir? Benim asıl anlamakta zorluk çektiğim nokta bu. Ellerinde Türk bayrağı Birinci Meclis’in önüne geliyorlar. Taşkınlık yaptılar mı? Hayır. İnsan dövdüler mi? Hayır. Kapı, pencere, cam indirdiler mi? Hayır. Sadece ve sadece ellerinde bayraklar marş söylüyorlar, türkü söylüyorlar, eğlenmek istiyorlar. Demiyor muydu Sayın Başbakan, ‘Efendim bu bayramlar demir perde ülkelerindeki bayramlar gibi kutlanıyor, halktan kopuk kutlanıyor, biz bunu kaldıracağız, stadyumlarda bu bayramlar kutlanmayacak.’ Geldiğimiz noktaya bakın. AKP devletin partisi olarak stadyumda kutluyor bayramı, halk kendi bayrağıyla Cumhuriyeti kutlamak istiyor. Orada kim engel oluyor? Bir süre önce söyledikleri ‘Stadyumlarda bayram kutlanmaz, halk kutlamalı’ denilen yerde halkın üzerinde baskı kurarak ‘Siz niye bayramınızı kutluyorsunuz?’ diyorlar. Cumhuriyet Bayramı ile ilgili bir yasa var. Bayramın kutlanması zaten gerekiyor. Halk bayramı kutlayacak, siz yasak getiriyorsunuz. Bayram kutlaması için izin alınmaz. Bu bir gösteri değil, bu bir kutlamadır, bayramdır. Ramazan Bayramı da böyledir, Kurban Bayramı da böyledir. 19 Mayıs Bayramı da böyledir, Cumhuriyet Bayramı da böyledir. Bayramlarda izin alınmaz, halk bayramları kutlar. Buradan bütün yurttaşlarıma, ellerine bu ülkenin al bayrağını alıp bayram kutlaması yapan, pencerelerine şanlı Türk bayrağımızı asan bütün yurttaşlarıma yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Ben ‘Elimde bir Türk bayrağıyla geleceğim ve o toplantıya katılacağım’ demiştim. Geldim, katıldım. On binler geldi, son derece mutluyum.”(ANKA)