Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, yaptığı açıklamada, 800 civarında ayrı kene türü bulunduğunu, bunlardan KKKA hastalığını bulaştıranların ise sadece birkaç cins olduğunu söyledi. Virüsü taşıyan kenelerin, şehir içinde yaşadığına dair hiçbir bulguya rastlanmadığını aktaran Çom, "Genelde virüsü taşıyan keneler, büyük şehirlerden ziyade Orta Anadolu'nun üst kısımlarında, Karadeniz'in alt kesimlerinde, buralardaki yüksek dağların Anadoluya bakan yamaçlarında, kırsalda görülüyor" diye konuştu.
Hastalığa karşı şehirde yaşayan vatandaşlarda aşırı panik görüldüğünü söyleyen Çom, "Büyükşehirlerde, bir kene görüldüğünde gayri ihtiyarı bir telaş yaşanıyor. Tersine köyde yaşayan vatandaşların büyük çoğunluğunda, vurdumduymazlık, (bizim kene, bir şey yapmaz, önceden de kene vardı, ne yapacak ki) gibi bir umursamazlık görüyoruz. Oysa bunun tam tersi olması gerekir" diye konuştu.
"HASSASİYET OLUŞMASI İÇİN KÖYDEN CENAZE Mİ ÇIKMASI LAZIM"
Kırsal kesimdeki vatandaşların keneye karşı dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Çom, şöyle devam etti: "Kırsalda bazı vatandaşlar, 10-15 yaş arası çocukları, okullar tatil diye hayvanları gütmek için, tarlaya, dağ - bahçeye gönderiyorlar. Bu çocuklar da tehlike altında. Kırsalda yaşayan vatandaşların, (bu kene eskiden de vardı, şimdi de var. Bize bir şey yapmaz.) düşüncesini bırakması gerekiyor. Özellikle kırsaldaki vatandaş kendini keneden korumalı. Biz tek tek ilaç dağıtıyoruz, o ilaçları bile kullanmayan vatandaşların olduğunu görüyoruz. Köyden bir cenaze çıktığı zaman, köyde hassasiyet oluşuyor. Köyde hassasiyet oluşması için ille bir cenaze mi olması lazım ?"
Çom, Tarım İl Müdürlükleri tarafından hayvanlarda kullanılmak üzere verilen ilaçların, usulüne uygun olarak uygulanması gerektiğini kaydetti.
Kırsal alana gidilmesi durumunda, vücudun kene yönünden kontrol edilmesi gerektiğini de aktaran Çom, giysilere sıkılması için Sağlık Bakanlığı tarafından verilen ilaçların da kullanılması gerektiğini söyledi. Çom, "Verdiğimiz ilaçları bolca sıkıp, elbiselerini nemlendirerek kurutsunlar. Bu ilaçlar elbisenin üzerine sıkıldığında keneyi adeta felç ediyor. Kene yukarı doğru bir kaç adım attıktan sonra felç olup düşüyor ve sonra da ölüyor. Vatandaşlarımız, ilaçları kendileri de alabilir, bizden de isteyebilirler" şeklinde konuştu.
"VATANDAŞLA İÇ İÇE OLAN ÖĞRETMEN, MUHTAR VE İMAMLARDAN DESTEK BEKLİYORUZ"
Çom, köylerdeki hassasiyeti artırmada, vatandaşla iç içe olan başta muhtarlar olmak üzere, öğretmen ve imamların da yardımcı olması gerektiğini söyledi.
Her kenenin KKKA virüsünü taşıyan kene olmadığını yineleyen Çom, "Her kene ısırığı da bu hastalığın bulaşması manasına gelmiyor. Kişiye hastalık bulaşsa bile hastaların çoğu bunu atlatıyor. Vefat eden hastalar ise genelde sağlık kuruluşlarına geç başvuranlar, ihmal edenler, keneyi kendisi çıkartıp, söylemeyen insanlar. Bu nedenle, vatandaş kenenin doğru usulle çıkartılmasını biliyorsa kendi çıkartsın ve hemen sağlık kurumuna gelsin. Nasıl çıkartılacağını bilmiyorsa, hiç dokunmadan hastaneye başvursun. Ancak, kene ısırmış, üç-beş gün, bir hafta geçmiş, kendi çıkarmış atmış, söylememiş, belirtiler başlayınca hastaneye başvurmuş. Bu kişileri tedavi altına alıyoruz, fakat müdahale imkanımız daha az oluyor. Sonuçta, her mikrobu alan kötü sonuçla sonlanacak manası da yok" dedi.
Kenelerin tamamen yok edilmesinin, doğru ve mümkün olmayan bir yaklaşım olduğunu söyleyen Çom, "Keneler de ekolojik dengenin bir parçası. Sadece aşırı paniğe gerek yok, temkinli olmak daha doğru. Tabii, Türkiye'nin neresinde olursa olsun, kişisel koruyucu önlemlere de dikkat edilmeli" ifadesini kullandı.