Baykal, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası meclis toplantısında, hükümetin AB'ye tam üyelik konusunda gerekli tavrı ortaya koyamadığını ileri sürerek, ABD ile Irak Savaşı öncesinde yapılan görüşmelerde de benzer bir tavrın sergilendiğini savundu. Baykal, "dünyayla ilişkilerde ciddi olacaksınız. ABD'yle ilişkilerinizde de ciddi olacaksınız. (Kaç para vereceksin?) diye müzakerelere başlarsan adam der ki (Demek ki bunlar bunu halledebilirler). O müzakereyi yapıp, söz verip gereğini yapamazsan bütün saygınlığın kaybolur" diye konuştu. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Başbakan terör konusundaki uyarılarımız üzerine bize diyor ki, (Kanla siyaset yapılmaz). Sayın Başbakan, kanla siyaset yapmak, Mehmetçiğin kanıyla siyaset yapmaktır... "(Şu kadar parayı verirsen Mehmetçiği Irak'a sokarım) dediğin anda sen asıl kanla siyaseti yapıyorsun. Ama senin bu kanla siyaset yapma anlayışına CHP ve TBMM izin vermedi. Senin tutarlılığın, saygınlığın ciddi darbe yedi."
"Kimse kimseden üstün değil"
Deniz Baykal, Türkiye'nin bir 'ırk, kan, kafatası devleti' olmadığını belirterek, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan ve devlete vatandaşlık bağıyla bağlı herkesin Türk kabul edildiğini vurguladı. Baykal, "hepimiz vatandaşız. Kimsenin etnik kimliği yasaklanmamıştır, yasaklanamaz. Etnik kimlik, sosyal yaşamın, insani hakların bir doğal parçasıdır. Kimsenin kimliği kimseden daha üstün değil, her birisi güzellik... "Bu farklılıklara siyasi ve hukuki bir anlam izafe etmeyeceğiz. Bu farklılıklara siyaset ve hukuk farklılaşması getirmeyeceğiz" dedi.
"Terör sona ermemiştir"
Baykal, insanların etnik kimliğiyle ilgili son dönemde büyük adımlar atıldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bugün hukuk sistemimizde, hiç kimsenin kendi kimliğini ifade etmesinin önünde hukuki engel kalmamıştır... "Ama Türkiye'de terör, bu demokratik atılıma rağmen, köklü değişimlere rağmen sona ermemiştir. Son zamanlarda terör yeniden canlandırılmak istenmektedir. Terör tehdidi tekrar Türkiye'nin önüne konulmuştur. Varsa bir eksiğimiz tamamlayalım... "Ne bu, tekrar terör başlıyor? Bu terörün arkasında ne var? Şu açık bir gerçektir ki Türkiye'de yaşanan terör bir hayal kırıklığını, kızgınlığı yansıtan umutsuzluk eylemi değildir. Türkiye'de yaşayan terör, bir tepki eylemi değildir... "Türkiye'de yaşanan terörün arkasında bir siyaset projesi vardır. Bir siyaset projesini uygulamak için o siyaset projesine ilgi göstermeyenlere, destek vermeyenlere haddini bildirmek, faturasını çıkarmak ve onları ürkütmek, korkutmak, diz çökertmek, dirençlerini ortadan kaldırmak için uygulanan bilinçli bir siyaset projesidir... "(Bu siyaset projesinin temelinde bireylerle ilgili insan hakları ve demokrasi anlayışının genişletilmesinden ibaret bir bekleyiş vardır) dersek kendimizi yanıltmış oluruz. (İnsan haklarıyla ilgili, bireylerle ilgili atılması gereken hangi adım varsa atalım) diyerek bunu safdışı etmek imkanı yoktur... "Bunun altında yatan kolektif bir etnik kesimin, grubun, toplum kesiminin kolektif bakışının kabul edilmesi, ona yönelik bir hukuk tanınmasıyla ilgili bir arayış içerisinde oldukları ortaya çıkmıştır."
Diyalog arayışları
CHP Lideri Baykal, diyalog arayışları sırasında 'taraflar' kelimesinin kullanılmasına da tepki gösterdiğini belirterek, taraflardan birisinin devletin meşru güvenlik güçleri olduğunu kaydetti. Baykal, şunları kaydetti: "Diğer tarafta da elinde silah, tren yoluna, karayoluna mayın koyanlar, orada burada suikast yapanlar var. Bu ikisi taraflar. Anonim bir niteleme içinde eşit statü içinde ima edilen, ifade edilen unsurlar. Dışarıdan bakanlar böyle sanıyorlar... "Birisi devletin meşru hukukunu işletmek için, vatandaşın can güvenliğini sağlamak için, birilerinin terör ve şiddet uygulamasına imkan vermemek için çalışan Anayasa'nın hukukun içindeki resmi güçler. Öbürleri, devlete terör tehdidiyle istediklerini dayatmaya çalışanlar... "Bu ikisine 'taraflar' dediğin zaman zaten işler çığırından çıkıyor. Olayın bu temel boyutunu görmezden gelip, bir tarafta Türkiye'nin anayasal, hukuki meşru yetkili güçleriyle Türkiye'yi terör tehdidine maruz bırakmak isteyenleri kabul ettiğiniz anda, çıkmaza girersiniz demektir... "Ne yazık ki sayın Başbakan bu çağrıyı içine sindirmiştir ve bu çağrıyı yapanlarla oturup bir araya gelmiştir. Orada yaptığı ilk açıklama fevkalade sakıncalıdır. (Geçmişte hata yaptık. Demokrasiyle bunlar halledilir. Uzlaşma ve diyalog yolları da açık bir tavır içinde olmalıyız) söylemiyle dolaylı bir müzakere sürecinin içine girmiştir... "Şiddet ve terör uygulayanların belli talepleri vardır. (İmralı'daki şartlar düzeltilsin, genel af öngörülsün. Bunlar sağlanırsa biz de silahları bırakırız) değil, (Pasif eylemsizlik haline gireriz)... "Yani (Elimizde silah her an müdahale etmeye hazır halde bekleriz. Benim tetiği çekmememi istiyorsan, liste bu. Bu listeyi uygula). Peki uyguladıktan sonra ne yaparsın? (Yeni bir liste veririm. Bak tetik elimde). Şimdi bu sürecin bir parçası olunmuştur. Çok vahim bir tablo."
"Kürt vatandaşlar da rahatsız"
Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşların gelişmelerden memnun olmadığına inandığını da söyleyen Baykal, "Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşların ezici bir çoğunluğu, Türkiye'de şiddet ortamı yaratarak ayrımcılık hareketinin yürütülmesini onaylamıyordur... "Böyle bir gelişmeden mutluluk duymadıklarından hiç kuşkum yok. Türkiye'de bugün hangi kökenden olursa olsun herkes, her türlü olanağı elde etmeye sahiptir" diye konuştu.