ORHAN BOZKURT/ERZURUM/ANKA
- "Ben devlet memuruyum açıklama yapamam. 30 yıllık eğitimciyim, söylediğim son cümlenin kurbanı oldum..." Bu sözler Erzurum'da Emniyetin düzenlediği Huzur Toplantısı'nda yaptığı açıklamayla Türkiye'nin tepkisini toplayan, eğitim camiasını ayağa kaldıran Dumlupınar İlköğretim Okulu Müdürü Mustafa Aydın’a ait.
Bir zamanlar Erzurum'un en seçkin okulu olan ve 1962 yılından beri eğitim-öğretim veren Dumlupınar İlköğretim Okulu ünlülerin mezun olduğu bir okul. Bu okulu bir anda Türkiye’nin gündemine taşıyan ise ne mezun olan ünlüleri, ne de şimdiki öğrencileri… Adını Milli Mücadele’nin dönüm noktası olan Batı Anadolu’daki Dumlupınar Meydan Savaşı’ndan alan okul Erzurum'un en eski semtlerinden Yeğenağa Mahallesi Balyoz Sokak'ta bulunuyor. 80’li yılların sonuna kadar kentin en seçkin eğitim kurumu olan okulun girişindeki panoda siyah-beyaz fotokopilerle mezun olmuş ünlülerin resimleri sergileniyor. Bu seçkin, sanat, bilim ve siyaset adamları arasında; Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Özel Kalem Müdürü Kasım Yekeler, Sinema Sanatçısı Tarık Akan, Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Samih Diyarbakır, Erzurum Kalkınma Vakfı Başkanı Eczacı Erdal Güzel var...
Erzurum’da son zamanlarda artan bıçakla yaralama ve öldürme olaylarından sonra Emniyet Müdürlüğü’nün başlattığı “Huzur Toplantısı”na katılarak, “Tıp bu kadar gelişti yüz nakli yapılıyor. Emniyette suçluların kanını alıp gen haritası çıkarsınlar. Çocuk doğduktan sonra analizi yapılsın. Vatana, millete, bu ülkeye zararlıysa yürümeden yok edilsin" önerisiyle gündeme gelen ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açığa alınan Okul Müdürü Mustafa Aydın ise tam 30 yıllık öğretmen. Birçok il ve Erzurum'daki ilköğretim okullarında öğretmenlikle birlikte yöneticilikte yapan Aydın, iki yıl önce rotasyon uygulamasıyla Dumlupınar İlköğretim Okulu'na müdür olarak atanmış.
-OKULUN 600 ÖĞRENCİSİ VAR-
İkili öğretim yapan okulun 600 öğrencisi var. İşsizlerin yoğun olduğu semt aynı zamanda kiraların çok düşük olması nedeniyle daha çok dar gelirli ve eğitimsiz ailelerin bulunduğu bir bölgede bulunuyor. Bunun en büyük göstergesi de, yine okulun kapısında, asılan ilanda görülüyor. Okul yönetimi giriş kapısına "Okuma-yazma bilmeyen veliler için kurs açılacaktır. Lütfen Okul Yönetimine uğrayın" duyurusu asmış.
Okulun etrafı belediyelerin yürüttüğü kentsel dönüşüm projeleri nedeniyle terk edilmiş eski evlerle çevrilmiş. Okul Müdürü Aydın, eğitimde çevrenin etkisine dikkat çekerek okulun bulunduğu alanı şöyle tarif ediyor: " Okulumuzun bulunduğu çevreyi sokak sokak dolaştım. O kadar kullanılmayan ev var ki. Çocuklar köpek bakıyor. Orada soba yakmış oturuyorlar. Yetkililere eski ve boş evlerin yıkılmasını söyledim ama…"
Huzur toplantısında söz alarak yukarıda ki cümlelerle başladığı konuşmasını; "Çocuklar bir defa genellikle hırsız. Bunun yanında çocuklara devamlı 'Anneniz yoğurt mayalıyor mu' diye sorarım. 'Evet mayalıyor' diyorlar. Bir kere yoğurt bozuksa, mayası bozuktur. Aile ne ise, çocuğu odur. İngiltere'de okullarda şiddetin dozunu ayarlamak için bir takım tartışmalar yapılıyor. Arjantin ya da Brezilya'da emniyette, suçlu çocuklara 'nasıl bir şiddet uygulayalım' diye tartışılıyor. En önemli tespitim, suça meyilli çocukların yüzde 90'ının ailelerinin geçimi, sosyal yardımlaşma vakfı tarafından karşılanıyor. Yıllar önce Breziyla'da sokak çocuklarını yok etmek için bir örgüt kurulmuştu. Kusura bakmayın, belki biraz anormal gelebilir ama ben şunu istiyorum: Tıp bu kadar gelişti yüz nakli yapılıyor. Emniyette suçluların kanını alıp gen haritası çıkarsınlar. Çocuk doğduktan sonra analizi yapılsın. Vatana, millete, bu ülkeye zararlıysa yürümeden yok edilsin" diye tamamlayarak büyük tepki alan Mustafa Aydın’ın okulu, bu konuşmasının medyada geniş yer alması üzerine sabahın erken saatlerinden itibaren basın mensuplarının akınına uğradı. Okula gelen gazetecileri kapıda karşılayan öğretmenler, müdürün açıklama yapmayacağını söyledi.
-“BANA BİRŞEY SORMAYIN”-
Bu sırada televizyonlar “son dakika” olarak “açığa alındığını” duyuran haberler geçiyordu. Israrlarımıza dayanamayarak makam odasını bizimle birlikte okulun kapısında bekleyen gazetecilere açtı. Gözleri, dolu dolu olmuş, titrek bir ses tonuyla, devlet memuru olduğu için konuşmayacağını belirtti. Aydın, "Bana bir şey sormayın. 30 senemi verdiğim meslek hayatımı bir cümle bitirdi. Bir kelime konuşsam gene yanlış anlaşılır. O en son cümle yanlış" demekle yetindi.
Vedalaşıp ayrılırken ise, “Bakalım bekleyip göreceğiz… Süreç ne olacak... Ben bir durum tespiti yapmaya çalışmıştım. Ne hırsızlık yaptım, nede vatanı böldüm… Bu kadar üstüme gelmeyin” iye konuşuyordu.
Okulda görev yapan öğretmenler ise Müdürlerinin yaptığı bu açıklama sonrası büyük bir baskı altında olduklarını söylüyorlar. Sabahtan beri telefonlarının çaldığını, okulun telefonun ise hiç susmadığını belirtiyorlar. Hizmetliler, “Telefon açan hakaret ediyor. O adamın yanında ne işiniz var. Böyle eğitim kurumu mu olur, bu haksızlık… “ diye yakınıyorlar.
Öğle paydosu ziliyle 300 öğrenci birden daracık bahçeye doluştuğunda, yeni bir 300 öğrencilik gruba sınıflarını açan Dumlupınar İlköğretim Okulu’ndan bu izlenimlerle ayrılırken, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ait bir aracın Müdür Aydın’a açığa alındığın bildiren yazıyı getirdiğini görüyoruz…
İşte Erzurum’dan bir okul ve sözleriyle ülke gündemini değiştiren bir müdür…(ANKA)