Eski Başbakan Bülent Ecevit’in başkanlığında dün toplanan Ulusal Uzmanlar Grubu, hükümete çağrıda bulunarak, Kıbrıs’la ilgili Ek Protokol’ün TBMM’de onaylanmasından vazgeçmesini istedi.
Ulusal Uzmanlar Grubu’nun açıklaması şöyledir:
Son günlerde AB-Türkiye ilişkileriyle ilgili gelişmeler ve özellikle Ek Protokol’e ilişkin AB yetkililerinin tavrı Ulusal Uzmanlar Grubu’nun bu konuda daha önce yaptığı uyarıların ne kadar yerinde olduğunu göstermiştir. Türkiye’nin Rum Yönetimi’ni, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin tek temsilcisi kabul eden bir Ek Protokol’ü imzalaması ve onaylaması halinde, Rum Yönetimi’ni tanımadığı şeklinde bir bildiride bulunsa da, Ek Protokol’ün kendisi aracılığıyla Rum Yönetimi’ni Ankara Anlaşması çerçevesinde “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak muhatap alacağını önceden bildirmiş ve bu yolla Kıbrıs üzerindeki haklarımızı ve etkimizi kaybedeceğimizi söylemiştik.
Şimdi gelinen noktada, AB gayri-resmî Bakanlar Konseyi Ek Protokol’le birlikte yapılan Türkiye’nin Rum Yönetimi’ni tanımama bildirisini hukuksal etkiden yoksun ilan etme ve kendilerinin tek bir “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni tanıdıklarını içeren bir karşı bildiri hazırlama yoluna girmiştir. Dolayısıyla, Türkiye’nin tanımama bildirisine rağmen, AB “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak Rum Yönetimi’ni muhatap aldığını ve AB Hukuku çerçevesinde durumu böyle değerlendireceğini bildirmektedir.
Yine gelinen noktada, hem AB gayri-resmî Bakanlar Konseyi toplantısından hem de Komisyon’un genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in Le Monde gazetesindeki yazısından, AB yetkilileri, Türkiye’nin Ek Protokol’ü bütün üyeleri açısından eşit bir şekilde uygulaması gerektiği üzerinde durmakta ve Türk liman ve havaalanlarının Rum Yönetimi’ne de açması yükümlülüğünden söz etmektedir. Bu konuda 17 Aralık Zirvesi sırasında yeterli dirayeti gösteremeyen ve ısrarla Ek Protokol’ü imzalama yoluna giden hükümetimizin bu gelişmelerin ışığında sadece sözde kalmayacak yeni bir durum değerlendirmesi yapması ve ilk iş olarak da TBMM’den Ek Protokol’ün onaylanması istemini geri çekmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde, Türkiye ile üyelik görüşmeleri göstermelik olarak 3 Ekim’de başlasa bile, Türkiye’nin Kıbrıs konusunda siyasal ve hukuksal zemin kaybı çok büyük ve geri dönülemez boyutlarda olacaktır. Gerçi, son gelişmeler üzerine Başbakan ve Dışişleri Bakanı “bırakıp gideceklerini” söylediler ama, sorunun bu hale gelmesinin sorumluları da kendileridir.