KÜRT DEĞİL TERÖR SORUNU VAR
2005 Ağustos’ta Erdoğan Diyarbakır’da Kürt sorununu demokratikleşme sorunu olarak gördüğünü söylüyor. Bugün de Erdoğan ‘’Kürt sorununu savunuyorum ve savunmaya devam edeceğim’’ demiştir
Gül de aynı şeyleri söylemiştir.
Bu değerlendirme hataları Türkiye’de bölücülüğün ateşini yükseltmiştir. Türkiye’de Kürt sorunu değil terör ve bölücülük sorunu vardır.
ERDOĞAN KURULMUŞ PLAK GİBİ SAYIYOR
22 Temmuz 2009’da açılışı yapılan 1 Ağustos 2009’da Polis Akademisi’nde faaliyete geçen projenin ardından çirkin bir koalisyon vardır. AKP hükümetinin dışardan ısmarlama ile yürüttüğü açılım projesinin Kürt sorununa indirgenesi ayıptır.
Erdoğan’ın alt kimlikleri kurulmuş plak gibi sayıp, ardından Kürt sorununu dile getirmesi çelişkidir. Sabah kalkarken başka, akşam yatarken başka konuşan Erdoğan’ın çelişkileri manidardır. Türkçe dışındaki bir dilin öğrenilmesi için kurslar açan Erdoğan’dır.
Türkçe’nin dışındaki dillerin yayılması ve kamusal alana çıkması konusundaki çabaları görünmektedir.Milli devlet anlayışımızı arkadan hançerleyen hükümetin ismi AKP olmuştur.
SEN BUGÜN BAŞBAKAN OLMAZDIN
26 Aralık 2010 tarihli konuşmasında da acı bir kıyaslama yapmıştır. Kürtçülüğe karşı olduğu kadar Türkçülüğe karşı olduğunu söyleyen Erdoğan’a hatırlatırım: Karşı olduğun Türkçülük kan dökmek için dağlara çıkmamıştır. Zaten farklı bir durum olsaydı sen bugün Başbakan olmazdın.
Sen Türkçülüğün esaslarını yazan Ziya Gökalp’in şiirini okuduğun için kısa süreli hapishaneye girdin ve bu mağduriyeti hep kullandın. Aklının bir köşesinde Türklerle Kürtlerin çatışması için niyet mi taşıyorsun. Biz bu tuzağa düşmeyeceğiz.
Türklük sahipsiz değildir, Türk Milleti yalnız değildir. Hiçbir güç Türk milletini kaosa sürükleyemeyecektir. Başbakan Erdoğan’ın çabaları beyhudedir.
UMARIZ ANKARA KONUŞMASI DİYARBAKIR KONUŞMASINA CEVAPTIR
Bütçe’nin son görüşmelerinde dile getirdiği son görüşleri kendisi açısından bir gelişme olsa da sanaldır. 12 Kasım 2005’te Diyarbakır’da bölücülere cesaret verdiği konuşmaya Ankara’dan verdiği cevap olarak görmek istiyoruz.
HÜKÜMETTEN 8 BEKLENTİ
Hükümetten beklediğimiz şeyler var. Bunlar: Milli devlet olarak üniter yapıda kurulmuş devlet ilkelerinin hiçbir şekilde sulandırılmayacağı Başbakan tarafından ortaya konulmalı.
Başbakan Türk Milletini 36 etnik millet olarak tasnif etmekten vazgeçmeli. Türkçe’nin resmi dil değil eğitim dili olduğunu da açıkça söylemeli.
12 Haziran 2011’de yapılacak seçimler sonrası yeni anayasa PKK’nın milli birlik taleplerinin karşılanmayacağını ilan etmeli. İmralı ile pazarlık sürecini kesmeli. Başlattığı PKK açılımını sonlandırmalı. Barzani ve Talabani’nin peşinden sürüklenerek, onarla söz söyleme imkanı vermekten vazgeçmeli. Terörle mücadele için kararlılık sergilemeli.
1 Ağustos 2009’da Polis Akademisi’nde PKK açılımı sürecini başlatan İçişleri Bakanı’nın da istifa etmesi ya da görevinden alınması gerekmektedir. Buna rağmen Başbakan’ın sicili bölücülükle mücadeleye yeterli değildir. Erdoğan’ın gerçek yüzünü gören milletimizin desteklerini azaltması üzerine bütçe görüşmelerinin son gününde konunun üzerine atlaması inandırıcı değildir.
CHP GENEL BAŞKANINA ELEŞTİRİ
CHP Genel Başkanı’nın gecikmeli olarak yaptığı Belçika örnekli dil açıklaması kuşkuları gidermeye yetmez.
TALABANİ’NİN SÖZLERİ AYMAZLIKTIR
Talabani Türkiye’de iç politikamıza yönelik açıklamalar yapmıştır. Bu adamın sözleri Hükümet nezdinde karşılık bulmamıştır. Bir yabancının Türkiye’nin iç politikası ile ilgili yorumda bulunması aymazlıktır.
Herkes işine bakmalı ve kendi ülkesine odaklanmalıdır. Burada bu düşüklüğe onay veren hükümet öncelikli sorumlu olacaktır.
İKİ DİLLİ HAYATA MÜSAADE EDİLEMEZ
Başbakan Erdoğan’ın bazı belediyelerde ikinci dilin kullanılmasından rahatsızlık duyması tam bir kara mizah örneğidir. Diyarbakır’da anayasal konumuna ve yeminine uygun olarak Gül’den gerekli hassasiyetleri beklediğimizi hatırlatırım.
İki dille hayata müsaade edilemez. Eğer özerklik talepleri ayrı bayrak ve dil istekleri şirazesinden çıkarsa milletimiz ayrılacaktır. Millet olmazsa tam bir karanlık yaşanacaktır.Türk milletinin içinden kim farklı bir millet çıkarmanın arayışındaysa unutmasınlar ki karşılarında dağ gibi bir MHP vardır ve bu emellerine asla geçit vermeyecektir. Türk milletinin birliği ve bütünlüğü hibe edilmemiştir.Milletimizin kutlu emanetini parçalayacak birileri daha anasının karnından doğmamıştır.Türkiye Cumhuriyeti’nin içinden yeni bir devleti çıkarmak için seferber olanlar karşılarında her zaman vatansever Türkiye sevdalılarını bulacaktır.
türk milletinin pamuk eldiven içindeki çelik yumruğunu mutlaka yiyeceklerdir. Bizim ne verecek çakıl taşımız var ne de arkamızı dönüp gideceğimiz toprağımız.
(28 ARALIK 2010)