Demirel, panelin açılışında yaptığı konuşmada, günümüzde eğitimin kaliteli olmasının büyük önem taşıdığını, ülkelerin daha iyi eğitim veren ülkelere gençlerini göndererek kaliteyi artırmaya çalıştığını ifade etti.

Üniversiteyi medeniyet kapısı olarak gördüğünü belirten Demirel, Darülfunun'un Atatürk tarafından üniversiteye çevrilmesiyle Türkiye'de ilk üniversitenin açıldığını, bugün 77 üniversiteye ulaşıldığını kaydetti.

Kurulan üniversitelerin 58'nin altında kendisinin imzasının bulunduğunu ifade eden Demirel, üniversite eğitimini ülkenin her köşesine götürmeye çalıştıklarını, gelecek 10 yıl içinde açılan bu üniversitelerin daha da gelişeceğini dile getirdi.

Bilimin her köşesine yayılmasının yolunun üniversiteyi her köşeye götürmekten geçtiğini ifade eden Demirel, yetişmiş bilim adamının ülkelerin en önemli işi olduğunu vurguladı.

Türkiye nüfusunun 1923'te yüzde 85'i okuma yazma bilmezken bugün 62 milyon kişinin okuma yazma bildiğini, üniversite okuma oranının da bu yıl yüzde 40'a ulaşacağını anlatan Demirel, böylece Türkiye'nin çağdaş ülkeler arasında yer alacağını ifade etti.

Öğrencilere tavsiyelerde de bulunan Demirel, gençlerinden sadakatla ülkeye bağlılık beklendiğini, gençlerin girişimcilik ruhunu kazanması gerektiğini ifade etti. Gelecek 30 yıl içinde gençlerin artık Avrupa vatandaşı da olacağını kaydeden Demirel, medeniyete ulaşmak için onlara benzerken milli kimlikten vazgeçilmeden evrensel değerlere sahip çıkılacağını dile getirdi. 50 yıl içinde de tek bir dünyadan söz edileceğini vurgulayan Demirel, gençlere internet ve lisan öğrenmelerini tavsiye etti.

Demirel, daha sonra öğrencilerin sorularını yanıtladı. Gençlerin geleceklerinin 3 saatlik sınavla belirlendiğini ifade ederek, buna nasıl bir çözüm bulunabileceğini soran öğrenciye Demirel, bu sıkıntıların yöneticiler tarafından görüldüğünü, mutlaka bir çözümün bulunacağını ifade etti.

Demirel, üniversite sonrasında iş bulma imkanlarının zorluğundan söz eden bir öğrenciyi yanıtlarken de işsizliğin hem bugünün hem de yarının meselesi olduğunu belirtti. İş imkanlarını eskiden devletin yaptığı yatırımla oluşturduğunu ifade eden Demirel, bugün artık devletçilikten özel teşebbüse gelindiğini, artık birisinin iş bulmasını beklememek gerektiğini kaydetti.

Demirel, aynı öğrencinin AK Parti iktidarının uyguladığı politikaları nasıl bulduğu sorusunu yanıtlarken, şöyle konuştu: “Sen bu soruyu bana 20 sene önce sorsaydın duman ederdim ortalığı. Şimdi dilim tutuk, çünkü bulunduğum pozisyon icabı siyasi partilerin üstündeyim. Ama şunu söyleyeyim: İyi yapabildiği şeyler var, yapamadıkları şeyler var. Yapamadıkları işlerin başında, iş imkanı yaratılması gerekir. İş imkanı yaratılması için yatırım yapılamıyor. Yapamadıkları işlerin içinde bilhassa köylünün, emeklinin, esnafın, dulun, yetimin yani alt gelir gruplarının korunmayışı gelir. Bunlar dünyanın her ülkesinde korunan gruplardır. Bu korumayı direkt yapamazsınız, ama kendine göre usulleri var.Daha başka şeyler de söyleyebilirim ama alt gelir gruplarının hayat sıkıntısını hafifletmek ve işsizliğe çare bulmak ve güven ortamı meydana getirerek yatırım iklimini meydana getirebilmek bugünkü iktidarın eksiklikleridir.”

“GEÇMİŞTE BİRÇOK KERE GİRDİK”

Demirel, Türkiye'nin Irak'a girmesi konusunda ABD'den gelen açıklamaları nasıl bulduğunun sorulması üzerine de şunları kaydetti: “Amerika, (Irak'a giremezsiniz, girerseniz burada devlet var) diyor. Avrupa da öyle diyor. Herkes öyle der zaten. Yani devlet varsa orta yerde, (bir takım adamlar kaçtı buraya girdi ben de peşinden girdim) her zaman yürümez. O zaman size derler ki (neyse o adamlar bize söyleyin, biz size bulalım onları). Bulmazlar da netice itibariyle.Geçmişte birçok kere biz Irak'a girdik. Yani sıcak takiple bir miktar içeriye kadar girdik, ama her yerden protesto aldık. Hemen arkasından çekildik zaten. Yani Türkiye'nin Irak'a girebilmesi hadisesi bugün mümkün değildir. Eşkıya ordadır, başı ordadır. Başka türlü halletmek lazım.”