EMİN PAZARCI
Zaten parti içinde sıkıntılarla boğuşuyordu. Adaylığı üzerinde tartışmalar vardı ve kesinleşmemişti. Basireti bağlandı, hayatının hatasını yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu ile televizyonda tartışmaya “evet” dedi. Bu sıkıntılı dönemde kendini alabildiğine hırpalattı.
Şimdi, karşımızda iyiden iyiye zedelenmiş bir Melih Gökçek var!
Melih Gökçek’in bu tartışmaya hiç çıkmaması gerekirdi…
Bir basın toplantısı düzenler, hakkındaki iddiaları cevaplandırabilirdi. Kendi dönemi ve geçmişteki sayaç faturalarını ortaya koyar, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun mekanik ve elektronik saatler arasındaki ayrımı bile yapamadığını söyler, peş peşe rakamlar sıralar, biraz da konuyu başka yönlere çekip, kamuoyunun gözünde üste bile çıkabilirdi.
O bunu yapmadı…
Basının karşısına geçip, “Kılıçdaroğlu elimden kaçamaz” türünden sözler sarfetti. Eline bir balon alıp patlatarak hiç de hoş olmayan tavırlar sergiledi.
Ekran karşısına çıktığında da kendisi yan çizmeye başladı. Konu doğalgazdı, o konuda bile sınırlamalar getirmeye kalkıştı. “Ben faturaların dışında hiçbir konuyu konuşmam” diye diretti. Kılıçdaroğlu’nu konuyu dağıtmakla suçladı, sürekli olarak sözünü kesti. Sinirli tavırlar sergiledi. Hiç de hoş olmayan bir üslup sergiledi.
Kendisi “kaçıyor” görüntüsü verdi!
Kılıçdaroğlu da Melih Gökçek’in verdiği bu pası çok iyi değerlendirdi:
- Kaçamazsın Melih Gökçek, elimden kaçamayacaksın!
Kılıçdaroğlu sakin, Melih Gökçek son derece sinirliydi. Kılıçdaroğlu dinlemesini biliyor, Melih Gökçek, sürekli olarak karşısındakinin sözünü sürekli kesiyordu. Gökçek terlerken, Kılıçdaroğlu gülüyordu. Üstelik, “tartışma konu dışına çıkıyor” diye sürekli olarak itiraz etmesine rağmen, tartışmayı konu dışına çıkaran da Melih Gökçek oldu. Bambaşka konulara girdi, Karayalçın’dan Baykal’a kadar hemen herkesi suçladı.
Gökçek, zaman zaman da belden aşağı vurdu.
Televizyon ekranını çok iyi kullanan, taktik oyunlarla sürekli olarak üste çıkmayı başaran o Melih Gökçek kaybolmuş, bambaşka bir insan ortaya çıkmıştı. Verdiği bu görüntü, Melih Gökçek’i büyük sıkıntıya soktu!
Düellonun galibi, tartışmasız Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
Oysa, Melih Gökçek sadece dinlese ve sabretse, ardından da kendisi hakkındaki suçlamalara cevap verebilse, bu kadar hırpalanmayacaktı. Sakin bir tavır ve doğru bir üslup kullanarak, durumu lehine bile çevirebilirdi.
Tartışmanın ardından kimle konuştuysam, aynı yorumu yaptı:
- Melih Gökçek, bu tartışmadan yenik olarak ayrıldı.
Üstüne üstlük, bunların büyük bir bölümü de geçmişte kendisine oy veren insanlardı. Hatta, aralarında AKP'li isimler de vardı.
Melih Gökçek, sadece Karayalçın’ın ekmeğine yağ sürmekle kalmadı. AKP içindeki muhaliflerinin eline de büyük bir koz verdi. Zaten Başbakan Erdoğan, Antalya, Konya ve Kayseri büyükşehirlerinin adaylarını açıklarken, kendisine gönderme yapmıştı. O belediye başkanlarının kendi aralarında çekişmediğini belirterek, üstü kapalı olarak Gökçek-Altınok çatışmasına atıfta bulunmuştu. Ankara’da ortaya çıkan görüntüden rahatsızlık duyduğunu açıkça belirtmişti.
İşte, Melih Gökçek böyle bir ortamda kendi kalesine gol attı. Tam da adayların belirlenme sürecinde kendi kendini sıkıntıya soktu.
Başlangıçta da belirtmiştim… Aslında, Melih Gökçek, o tartışmaya çıkmayı kabul etmekle kaybetti!
Basireti bağlandı…
Kendisine fazla güvendi…
Öz güveninin en yüksek olduğu noktada da hayatının hatasını yaptı!
Artık, kamuoyunun önünde o eski Melih Gökçek yok. Zedelenmiş, hırpalanmış, gözden düşmüş bir Melih Gökçek’le karşı karşıyayız.
Yaptığı bu taktik hata, kendisi için sonun başlangıcı bile olabilir!