Bülent Arınç’ın evinin yakınında yakalanan iki subayın ardından medyada pek çok haber çıktı. Haberlerin ağırlıklı kısmı subayların Bülent Arınç’a suikast hazırlığı içerisinde olduğunu iddia ediyordu. Ancak Genelkurmay Başkanlığı olaydan sonra yaptığı açıklamada subayların olay yerinde genelkurmaydan bilgi sızdıran bir köstebeği yakalamak için çalıştıklarını ifade etti.

Gelişmeler baş döndürücü hızda gelişti. Önceki gün savcılık, polisler ile beraber Genelkurmay Karargahı’na bir baskın düzenledi. Ancak basına yansıyanlara göre polisler içeri alınmadı. Karargaha gelen savcılar arama yaptılar. Ordunun güvenlik sırlarının bulunduğu odaya savcılar alınmadı. Savcılar dün akşam yeniden karargaha polisler ile birlikte girerek arama yaptı.

Tüm yaşananlardan sonra basına yansıyanlar nereye gidiyoruz sorusunun sorulmasına neden oluyor. Hürriyet’in verdiği bilgiye göre Genelkurmay Karargahı’na baskın yapılmasının nedeni Genelkurmay Karargahı’nda görevli er S.T.’nin babası ile telefonda yaptığı Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda çok sayıda evrak yaktıklarına dair sözlerinin teknik takibe takılması idi. Oysa Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’nda erlerin devlet güvenliğini ilgilendiren belgelerde görev almadıkları biliniyor.

Ayrıca Hürriyet’in verdiği haberden çıkan sonuca göre Genelkurmay Başkanlığı’nın telefonları dahi polis tarafından dinleniyor.
Olaya ilişkin bugün bir başka önemli bilgi Fatih Altaylı’dan geldi. Habertürk yazarı Altaylı, Çukurambar’da yakalanan iki subayda komplo şüphesini kendisi için güvenilir kaynaklara dayanarak şöyle anlattı:

“ÇOK güvenilir bir kaynaktan aldığım bir bilgiyi doğrulatmak için çok uğraştım.
Kaynağıma güvenmediğimden değil. “Double check” yapmak için.
Doğrusu “double check”i başaramadım ama kaynağıma güvendiğim için bunu yazmak gerek diye düşünüyorum.

Bülent Arınç’ın oturduğu sitenin önünde yakalanan iki subayı ve ardından ortaya atılan “Arınç’a suikast girişimi” iddialarını hepiniz biliyorsunuz.
Benim anlatacaklarım ise o gece “aslında ne olduğu” ile ilgili.O gece Genelkurmay Özel Kuvvetler’i arayan bir kişi, “Genelkurmay’ın askeri bilgilerini sızdıran üst düzey subay, şu anda Bülent Arınç’ın evinde, AKP’lilerle buluştu” istihbaratını verir.
Bunun üzerine o iki subay, Arınç’ın evini gözetlemek ve “köstebek subayı” belirlemek üzere
Arınç’ın evinin bulunduğu sitenin önüne giderler.
Aynı anda, numarası ve yeri daha sonra tespit edilen ankesörlü bir telefondan Ankara Emniyeti aranır ve kimliği meçhul bir kişi, “İki subay şu anda Bülent Arınç’ın evinin önünde Arınç’a suikast yapmak üzere” ihbarında bulunur.

Alarma geçen polis, güvenlik önlemlerinin zaten yoğun olduğu bölgede hemen operasyon düzenler ve içinde iki askerin bulunduğu otomobil yakalanır.
Bu arada olay yerinin hemen yakınında bulunan bir başka otomobil vardır ancak operasyon sırasında bu otomobil kaçar ve yakalanamaz.
Kaynağım, “Ortada ne bir suikast var ne de başka bir şey. Zaten savcılık da bu görüşte. Yakalanan subayların ne üzerlerinde, ne otomobillerinde, ne de evlerinde bir suç unsuruna rastlandı. Kâğıtta adres olduğu doğru ama amaç köstebek yakalamaktı” diyor.
Olabilir mi?”

Şimdi herkes bu soruyu soruyor:
“Nereye gidiyoruz?”