CHP Grup Başkanvekili Topuz, 4 Aralık 2003’te TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Erdoğan ile ilgili olarak "...İBDA-C’nin başlangıçtaki yöneticilerinden biridir. İslami Büyük Doğu, Necip Fazıl Kısakürek’in düşüncelerini yansıtan bir dernektir.
Akıncılar Birliği de 1980 öncesinde MSP’nin Gençlik Kolları’nın kurduğu dernektir. Bu iki dernek birleşmiş İBDA-C’yi oluşturmuşlardır.
Müslüman Kardeşler Örgütü’nün bazı masraflarını belediyeye bağlı şirketlerden finanse eden O’dur. El Kaide Örgütü’nün çok önemli bir liderinin dizinin dibinde nasihat alan O’dur" şeklinde iddialar ortaya atmış, Erdoğan’ın avukatı Fatih Şahin de Topuz’un sözlerinin "hukuka ve ahlaka aykırı, isnat ve ithamların hakaret ve iftira" niteliğinde olduğu, bu ifadelerin müvekkilinin kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle 100 milyar lira tazminat istemiyle dava açmıştı.
Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi, istemi kısmen kabul ederek, Topuz’un Erdoğan’a 15 milyar lira manevi tazminat ödemesine karar verdi. Topuz, bu kararı temyiz ederek, bozulmasını istedi.
Temyiz istemini görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin delilleri değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığını belirterek, 2’ye karşı 3 üyenin oyuyla esasa yönelik temyiz istemini reddetti.
Yerel mahkemenin hükmettiği tazminat miktarını fazla bulan Daire, kararın bu yönden bozulmasını kararlaştırdı. Kararda, hakimin manevi tazminatın miktarını tayin ederken, saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı, diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması gerektiği belirtildi.

Bu paranın zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı kaydedilen kararda, bu tazminatın bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği vurgulandı.

Kararda, "Davaya konu olan tarafların konumlarıyla siyasi kişiler olmaları nedeniyle mahkemece takdir olunan 15 milyar lira manevi tazminat miktarı çok fazladır. Daha alt düzeyde tazminat takdir edilmelidir" denildi.

2 ÜYENİN KARŞI OYU

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin bu kararına üyeler Mustafa Kıcalıoğlu ile Mehmet Uyumaz muhalif kaldı.

Kıcalıoğlu, karşı oy yazısında, davalı Topuz’un iddialarına dayanak yaptığı delil ve belgelerini dosyada sunduğuna dikkati çekti. Kıcalıoğlu, Topuz’un basın açıklamasında, Erdoğan’a yönelik "terör örgütü yöneticiliği suçlamasında bulunmadığı" görüşünü savundu. Tarafların siyasi sorumlulukları olan ve topluma mal olmuş kişiler olduğuna işaret eden Kıcalıoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin "Siyasal tartışma özgürlüğü demokratik toplum kavramının temelidir.

Bu nedenle bir siyasetçiye yöneltilen eleştirinin kabul edilebilir sınırları özel bir kişiye kıyasla daha geniştir. Siyasetçi kaçınılmaz bir şekilde ve bilerek, her söz ya da davranışında kendini basının ve kamuoyunun merceği altına yatırmıştır" şeklindeki tespitine atıfta bulundu.

"Topluma mal olmuş siyasi bir kişinin, siyasal yaşamı ile ilgili olan tüm tutum ve davranışlarının kamuoyunca bilinmesinde kamunun yararı bulunduğunu" ifade eden Kıcalıoğlu, bu nedenle davacıya yönelik eleştirinin "sert ve ağır olmasının da kaçınılmaz olduğunu" öne sürdü. Kıcalıoğlu, "Siyaset sahnesinin kişileri kendilerine imajları ve eylemleri nedeniyle yönelen alkışlar kadar bazen sert eleştirilere işin gereği olarak katlanmak durumundadırlar" dedi.
Diğer muhalif üye Mehmet Uyumaz da kanıtlar değerlendirildiğinde davanın tümden reddedilmesi gerektiği yönünde görüş belirtti. Ali Topuz, karar düzeltme isteminde bulunursa bu isteme de yine 4. Hukuk Dairesi bakacak. Bu istem reddedilirse dosya yerel mahkemeye gidecek. Yerel mahkeme, bozma kararına uyarsa yeniden miktar belirleyecek, direnirse dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gelecek.