Masal gibi olacak ama, bundan tam 39 yıl önceydi. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, yeni Hükümeti Kurma görevini Naim Talu’ya vermişti. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin Talu’nun görevlendirilme kararını açıklayan yazısında  “… seçim ve siyasi partiler kanunlarının milli iradeyi en iyi yansıtacak biçimde değiştirilmesi” ifadesi de yer alıyordu.
 
Siyasetçiler yıllarca seçim ve siyasi partiler yasalarıyla oynadılar. Yasalar, adeta yaz-boz tahtasına döndürüldü. Bu nasıl bir siyasi yaşam biçimidir ki, 1973 yılından bu yana, Türkiye’de hala seçim ve siyasi partiler kanunlarının “milli iradeyi yansıtacak biçimde değiştirilmesi” konuşuluyor.
 
Seçim sistemi ile oynamayı çok seven politikacı Özal’dı. Onun iktidar olduğu dönemde bu yasada çok sayıda değişiklik yapılmıştı. Bu değişikliklerden biri ise çok tartışılmıştı. Başbakan Özal, Mehmet Keçeciler ile Eyüp Aşık’ı seçim yasaları üzerinde çalışma yapmakla görevlendirmişti. Verilen bu görev, hangi stratejiler izlenirse, ANAP’ın seçimden daha karlı çıkacağına yönelikti. Keçeciler ile Aşık, o zamanki seçim sistemini tüm yönleriyle inceliyorlardı. Özal, o gün Kırkpınar güreşlerini izlemeye Edirne’ye gitmişti. Özal’ın oturduğu koltuğun yanındaki sehpanın üzerinde bir telefon vardı. Özal, güreşleri izlerken bile, gerekirse kurmayları ile irtibat kurabileceğini düşünerek önlem almıştı.
 
Akşamüstüydü. Baş pehlivanlık için güreş başlamak üzereydi. Keçeciler ve Aşık konuyu incelerken ilginç bir noktada buluştular. O zaman DSP Lideri Ecevit’in Meclisteki sandalye sayısı üçtü. DSP’nin Hazine yardımından yararlandırılması durumunda bu partinin propaganda gücü artırılabilir, kamuoyunda daha sonra çok konuşulan ifadeyle Ecevit, sol oylar açısından
“bir bölen” olabilirdi. İki taktisyen politikacı bu düşüncelerini Özal’la paylaşmaya karar verdiler. Eyüp Aşık, televizyondaki yayını izlerken, Özal’ın yanındaki telefonun numarasını çevirdi. Özal, telefonu açtı. Bu bir anlamda Türkiye’deki ilk görüntülü telefon görüşmesi olarak tarihe geçecekti. Özal, Aşık’ın anlattıklarını dinledi. Televizyondan göründüğü kadarıyla sinirlenmişti. Özal, “Kardeşim, size ben ne dediysem onun üzerinde çalışın. Kafanıza göre iş yapmayın” diye fırçasını atıp sert biçimde telefonu kapattı. Aşık’ın yüzü mosmor oldu.
 
O akşam, Aşık ve Keçeciler evlerine gidip yattılar. Aynı gece saat 02.00 dolaylarında Aşık’ın ev telefonu çaldı. Telefonda Özal vardı. Aşık’a, “Hani sen telefonda DSP ile ilgili bir öneri söylemiştin ya… Onunla ilgili hemen çalışın ve sonucu bana yarın getirin” diyordu. Aşık, Keçeciler’i uyandırdı. Ve Ecevit’in DSP’sine Hazine yardımı yağılması ile ilgili süratle bir yasa teklifi hazırlandı. Özal’ın planı işledi ve DSP’nin oyları bölmesiyle ANAP seçimden başarıyla çıktı.
 
Seçim sisteminde değişiklik yapılması için Adalet ve Kalkınma Partisi’nde hazırlıklar olduğu partinin sözcüsü Hüseyin Çelik tarafından açıklandı. Çelik, seçim sisteminde bölgelerin 5 milletvekili seçilecek kadar daraltılarak çoğunluk sistemine göre seçim yapılması için çalışma yaptıklarını söyledi. Yani, iktidar partisi de seçim sistemiyle oynayarak sandıktan Meclis’teki gücünü koruyarak çıkmanın hesapları içine girdi.
 
Bu hesap tutar mı? Bilemiyoruz. Ancak, bu girişimin siyasette yeni tartışmalara yol açacağını söylemek için müneccim olmak gerekmiyor