Konunun yalnızca beslenme alışkanlıklarını değil, halk sağlığını da yakından ilgilendirdiğini belirten uzmanlar, yüksek früktozlu mısır şurubunun obezite, karaciğer yağlanması ve kalp-damar hastalıkları başta olmak üzere pek çok ciddi sağlık sorununu tetiklediğine dikkat çekti. Dünya Sağlık Örgütü'nün verileri, Türkiye'nin obezitenin en hızlı arttığı ülkelerden biri olduğunu ortaya koyuyor. Okulların açılmasına kısa bir süre kala uzmanlar "Genç neslin sağlığını korumak adına ne yapılmalı?" sorusuna yanıt verdi.
Hürriyet yazarı Fulya Soybaş, konu hakkında uzman görüşlerini aktardığı yazısında şunları söyledi:
"İç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya’yı aradım. Früktozun aslında elma, armut, üzüm gibi meyveler ve enginar, kuşkonmaz gibi sebzelerde bulunan bir çeşit 'basit şeker' olduğunu söylüyor. 'Ancak' ile parantez açıyor:
'Hazır içecek- gıda sektörünün hızla gelişmesi ile endüstri, şekeri daha ucuza mal edebilmek ve taşınması, saklanması daha kolay olduğu için früktozlu mısır şurubunu icat etti'
'Doğal früktoz karaciğerde emilir ve enerjiye dönüşür. Ancak karaciğer, yüksek früktozlu mısır şurubunu aynı oranda işleyemez. Bu durum, uzun vadede insülin direncine, karaciğer yağlanması, kilo artışı ve obeziteye, bunun da sonu çoğu zaman siroza varır. Şu an dünya genelinde yaygınlaşan sirozun bir numaralı sebebi obezite ve bunun da sebebi; hazır gıdalar ve içeceklerde bulunan, nişasta bazlı- yüksek früktozlu mısır şurubu kaynaklı endüstriyel şekerlerdir. Aşıların da bulunmasıyla Hepatit ve alkole bağlı karaciğer sirozları nispeten azalmıştır. Ayrıca früktoz, trigliserit düzeyini yükselttiği için damar sertliği ve kalp hastalıkları ve ürik asit seviyesini artırarak, gut hastalığı ve böbrek taşı riskine de yol açar.'
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre Türkiye, obezitenin en hızlı artış gösterdiği ülkelerin başında. DSÖ'nün 2060 için global ölçekli obezite projeksiyonu yüzde 70'ken, bu oran Türkiye için yüzde 94 oldu. Sağlık Bakanlığı'nın 2016'da yaptığı ve ilkokul çağı çocukların örneklem seçildiği araştırmaya göre ise 5-14 yaş grubu çocukların yüzde 10'u obez, yüzde 25'iyse fazla kilolu çıkmıştı. Okulların açılmasına 3 hafta kala, Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk'e sorum şu: 'Genç neslin sağlığını korumak adına ne yapılmalı?' 5 maddelik cevabı şu:
Kantin düzenlemesi: Gazlı-şekerli içecek ve yüksek früktozlu ürünlerin satışı kısıtlanmalı; yerine süt, ayran, meyve ve sağlıklı atıştırmalıklar konulmalı.
Etiketleme şeffaflığı: Ürünler üzerindeki şeker miktarı; früktoz- glikoz diye ayrılmalı ve halkın anlayacağı şekilde, küp şeker cinsinden gösterilmeli.
Fiyat politikası: Sağlıksız içecek ve yiyeceklerden ek vergi alınmalı, sağlıklı ürünler uygun fiyatla satılmalı.
Okullarda ücretsiz ve temiz içme suyu istasyonları bulundurulmalı.
Eğitim ve farkındalık: Öğrenci, öğretmen ve velilere yönelik beslenme bilinci programları uygulanmalı.
Reklam sınırlamaları: Çocuklara yönelik reklamlar ya yasaklanmalı ve ciddi kısıtlamalara tabi tutulmalı."
Yazının tamamı için tıklayın.