Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Anayasa Hukuku Profesörü Cem Eroğul, Anayasa'da "halkoylamasına sunulan bir metnin (daha sonra) değiştirileceğine dair hiçbir hüküm bulunmadığını, ancak TBMM'nin bunu yaparak açık ve belirgin bir şekilde yetkisini aştığını" açıkladı.
Anayasa'da, bir metni halkoyuna sunma yetkisinin sadece cumhurbaşkanına verildiğine işaret ederken "Cumhurbaşkanı da değişik metinle ilgili bu yetkisini kullanmamıştır" diyen Eroğul, süreci durdurmayan Yüksek Seçim Kurulu'nun da (YSK) yetkisini aştığını söyledi.
'Yeni metin ortaya çıktı'
Prof. Eroğul, dünkü Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan makalesinde ağırlıklı olarak, "11. Cumhurbaşkanı'nın halkoylamasıyla seçileceğine" ilişkin düzenlemenin referanduma sunulduktan sonra anayasa paketinden çıkarılmış olması üzerinde durdu.
Eroğul, halkoylamasına sunulmuş bir metinde değişiklik yapılmasına olanak verecek hiçbir yol içermediğini vurguladığı mevcut Anayasa'nın izin verdiği tek yolun "oylanacak metnin bütünüyle yürürlükten kaldırılması" olduğuna dikkat çekti. Eroğul, şöyle devam etti:
"Oysa TBMM, halk oylamasından beş gün önce (16 Ekim) kabul ettiği yeni bir anayasa değişikliğiyle, halkoylamasına sunulacak metni değiştirmiştir. Bu işlemin sonucu, halkın önüne yeni bir metnin konmasıdır. Mevcut Anayasa'nın 6. maddesine göre hiçbir organ, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz.
Gül ve YSK'ya eleştiri
Kuşkusuz bu hüküm TBMM'yi de bağlar. Anayasa'nın, ne anayasa değişikliklerini düzenleyen 175. maddesinde, ne de başka herhangi bir maddesinde, TBMM'ye bir metni halkoyuna sunma yetkisi verilmiştir. Bu yetki yalnızca cumhurbaşkanına aittir. Cumhurbaşkanı da, değişik metinle ilgili bu yetkisini kullanmamıştır. Zaten kullansaydı, Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun'a göre bu yeni metinle ilgili halk oylaması ancak yaklaşık dört ay sonra yapılabilecekti."
"TBMM'nin bariz bir salahiyet tecavüzü gerçekleştirdiğini" savunan Eroğul şöyle devam etti:
"Bu işlem Anayasa Mahkemesi'ne götürülürse, iptal bir yana, yokluk kararı verilmesi bile beklenebilir. TBMM, Anayasa'nın kendisine hiçbir biçimde tanımadığı bir yetkiyi kullanmıştır. Yetki aşımı varsa, kesinlikle iptal kararı verilir.
Örneğimizde olduğu gibi, yetki aşımı bu denli açık ve belirgin olursa, yokluğa da hükmedilebilir. Ne yazık ki, bu açık hukuksuzluğa Cumhurbaşkanı Gül de, son yasayı Meclis'e geri göndermemekle ya da halkoylamasına sunmamakla açıkça ortak olmuştur. YSK da, yaptığı değerlendirmede işin özünü gözden kaçırmıştır. YSK halk oylamasını her şeye karşın gerçekleştirmeye karar vermekle kendi yetkisini aşmıştır. Yapabileceği tek şey, halkoylamasını erteleyerek yetkili organların bu kez Anayasa'ya uygun yeni bir düzenleme yapmalarına olanak vermektir.
AİHM'ye taşınabilir
Anayasa hukukçuları da, Eroğul'un görüşünü paylaştılar ve referandum süreci konusunda Milliyet'e şu değerlendirmeleri yaptılar:
Prof. Dr. Erdoğan Teziç: Halkoylaması başladıktan sonra oylamaya sunulan metnin değiştirilmesi, seçmen iradesinin oluşumunu doğrudan etkileyen ve onu yönlendiren özelliğiyle Anayasa'nın 79. maddesinin amir hükmü olan halkoylamasının "düzen ve dürüstlük içinde" yapılmasını da engellemektedir.
Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu (Galatasaray Üniversitesi): YSK'nın referandumu ertelemesini beklerdik. Esasen Meclis'in böyle bir yetkisi, referanduma sunulan metin üzerinde değişiklik yapma yetkisi yoktur. Anayasa'nın 79. maddesi uyarınca halk oylamasının düzen içinde yapılmasından sorumlu ve tek yetkili YSK'ca, halkoylamasının bütünüyle durdurulması gerekmektedir. Bu yoldan sonuç alınamadığına göre, iç hukuk yolları tükenmiş olduğundan, sorun bireysel başvuru yoluyla
AİHM'ye taşınabilir.
Prof. Dr. Ülkü Azrak (Maltepe Üniversitesi): TBMM'nin böyle bir yetkisi yok. Yanlış yaptılar. Bu yanlışa YSK da sebep oldu. Siz bir süreci başlattıktan sonra içeriğini değiştiriyorsunuz. Bu tam bir hukuk skandalıdır. Anayasa Mahkemesi, Meclis ve YSK'nın kararlarına bakmaz. Dolayısıyla konu AİHM'ye taşınabilir.
(Milliyet)