Özyürek, şöyle konuştu:
''Her ne kadar Sayın Başbakan erken seçim istenilmesini adeta vatana ihanet olarak değerlendiriyorsa da kendisi de bir referandum ihtimalini gündeme getirmek suretiyle seçim ortamını başlatmış oluyor. Her ne kadar 'Referandumdan (Hayır) da çıksa erken seçim yapmayız' deniliyor ama referandumu kaybeden iktidarlar erken seçime mahkum olurlar ve sandık halkın önüne gelir. Şimdi bu referandum nereden çıktı. 1982 Anayasası ile ilgili çok çeşitli eleştiriler var. CHP olarak bizim de ciddi eleştirilerimiz var. Ancak, iktidarın talepleri başka, bizim taleplerimiz başka.''

Sayıştaya üye seçiminden örnekler veren Özyürek, ''Sayıştaya, Meclisten üye seçeriz, adaylar hepimizin kapısında kuyruğa girerler. Hakim saygınlığını kaybettiren manzaralar yaşanır. Ve sonunda adeta parti kongresinde seçim yapılıyormuş gibi bir anahtar liste dağıtılır ve iktidar partisi kimi isterse bunlar seçilir'' dedi.

Bu yolla Anayasa Mahkemesi, HSYK üyesi seçimi düşünülemeyeceğini ifade eden Özyürek, bunun kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olacağını belirtti.

TBMM'de dokunulmazlıklar dolayısıyla bekletilen 600'den fazla dosya bulunduğunu kaydeden Özyürek, ''Şimdi diyeceğiz ki 'gelin bu meclis, Anayasa Mahkemesine üye seçsin'. Daha sonra eğer Yüce Divana gidecekse kendi elinizle seçtiğiniz biri, sizin hakkınızda karar versin. Bu olacak iş değil'' diye konuştu.

Parlamentoda Anayasa değişikliği yapabilmek için 367 oy gerektiğine işaret eden Özyürek, şöyle devam etti:
''Eğer 367 oy alırsa değişiklik Sayın Cumhurbaşkanı onaylar, yürürlüğe girer. Ama 330 ile 367 arasında kalırsa o zaman referanduma gidilmesi zorunluluk hale geliyor. Öyle anlaşılıyor ki iktidar partisi referandumu göze almaktadır. 330 oyla da olsa kabul edildiğinde o zaman (Bunu biz referanduma götüreceğiz) deniliyor. Dün TBMM'de bu değişiklik kabul edildi. Öyle anlaşılıyor ki Mayıs ayında halkımızın önüne bir sandık gelecek.''

Hükümetin esas amacının yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmak ve parti kapatılmasını zorlaştırmak olduğunu öne süren Mustafa Özyürek, şunları kaydetti:
''Tabii bu paketin içinde bazı çikolatalar olacaktır, sos dökülecektir. Kadın erkek eşitliğinde 'kadınlara pozitif ayrımcılık' denilecektir, 'memurlara sendika' denilecektir. Ama bunlar asıl acı reçeteyi saklamak için, reçetenin üzerine dökülmüş bir sostur. O nedenle bunları halkımız değerlendirecek sonunda bir kararını verecektir. Ama şu andan itibaren Türkiye çok yoğun bir siyasal tartışmanın içindedir. Şu andan itibaren halk artık önüne gelecek olan sandığı bekler hale gelmiştir. Milletvekillerinin bir gözü seçmendedir, bir gözü sandıktadır. Bunun için Meclis gereğini yapacak halkımız da sandıkta gereğini yapacak.''

 "Bir numaralı sanık tatbikatta"

Türkiye'de bugünlerde çok önemli yargılamaların yapıldığını, bu tür gelişmelerin hiç yaşanmadığını ve hiç tartışılmadığını vurgulayan Özyürek, tutukluların, artık hükümlü muamelesi gördüğünü bildirdi.

Özyürek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şu anda Sarıkamış'ta büyük bir tatbikatı yönetmekte olan bir ordu komutanı, bir davanın bir numaralı sanığı olarak yargılanıyor. Ve hakkında 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor. O tatbikatı yönetiyor ama iki numaralı sanık, bir başsavcı tutuklu olarak hapiste. 'Ordu komutanı da tutuklansın' anlamında söylüyor değiliz. Ama bu adaletsizliği, bu haksızlığı hepinizin dikkatine sunmak için söylüyorum. Yani burada çok önemli bir çarpıklık olduğu çok kesin.''