Başbakan Erdoğan, CNNTürk’te katıldığı programda Kuzey Irak ve 1 Mart tezkeresiyle ilgili görüşlerini açıkladı. “Bizim güneydeki komşumuz Kuzey Irak’tır. Bunun böyle bilinmesi lazım” diyen Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük bir devlet olduğunu, büyük devlet olarak çeşitli kurumlar aracılığıyla diplomatik girişimlerde bulunabileceğini kaydetti. Erdoğan, görüşme-görüşmeme tartışmasıyla ilgili olarak sözleri şöyle: “Kuzey Irak’a bizim şu anda orada federal yapı içinde Irak komşumuz vardır. Biz Irak’taki merkezi yönetimle muhatap oluruz. Geçenlerde biliyorsunuz akaryakıtla ilgili bir şeyler çıkardılar. Biz gerekli cevabı anında verdik ve bu yanlıştan döndüler. Biz baştan beri bir şey söylüyoruz. Kuzey Irak’ta petrol mü çıkıyor. Bunun sahibi merkezi yönetimdir. Bundan bütün Irak halkı nasibini alır, almalıdır. Aksi taktirde bu ırakta bölünmeyi getirir. Başından beri Irakta toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu söyledik. Siyasi birliği savunan Türkiye olarak, bizim kalkıp da Kürdistan mürdistan bu tür şeyleri kabullenmemiz mümkün mü? SON SÖZÜ KURUMSAL OLARAK HÜKÜMET SÖYLER

Kişiler kişisel düşüncelerini açıklayabilirler. O hiçbir zaman kurumun açıklaması olamaz. Çünkü kurumsal bir açıklamayı yaptığınız zaman demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti içinde bir kaos meydana gelir. Burada kişisel düşünceler söylenir ama son söz kurumsal olarak kim söyleyecek denilirse bu sözü Hükümet söyler. Sayın Büyükanıt’ın sözü kurumsal değil kişiseldir. Kurumsal olamaz.

PASAPORT VERDİK, GÖRÜŞÜRÜZ

MGK'nın basın bildirisi, diplomatik çabaların yoğunlaştırılmasında yarar görülmesinde yarar görülmüştür. Kimler bu görüşmeyi yapacaktır. Başbakan mı yapacaktır, dışişleri mi yapacaktır yoksa özel temsilciler mi yapacaktır. Biz büyük bir devletiz. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir diyeceksin, kalkıp ben hiçbir görüşme yapmam diyeceksin. Bugüne kadar böyle bir şey olmuş mu? Bizim çeşitli kademelerimiz var. Biz bu kademelerde gerektiğinde özel temsilcimizle, gerektiğinde bazı kurumlarımızın temsilcileriyle bu türlü görüşmeler yapılır. Bu görüşmeler yapıldığı zaman da zaten maksadın hasıl olmasına yardımcı olur. 'Görüşme yapma, masadan çekil.' Masadan çekildiğin zaman netice alman mümkün mü? Şu anda dışladığın, görüşmem dediğin insanlara pasaport vermişsin ve gıdasını vermişsin.

DİPLOMATİK DİLİN DIŞINDA TAVIR BİZİ ÜZER

Ben ilginçtir, özellikle Saddam'ın hışmından kaçtıkları dönemde, 500 bin peşmergeyi Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde misafir ettiğimiz zamanlarda tırlarla haftalarca gıda yardımı ilaç yardımı taşıdık. İnsani bir yardım olarak yapmışızdır. Şimdiyse böyle bir tavır, zaman zaman diplomatik dilin dışında ifadeler bizi üzer.”

1 MART TEZKERESİ

Başbakan Erdoğan, 1 Mart 2003'te Irak'a asker gönderilmesiyle ilgili teskerenin Meclis'ten geçmiş olsaydı Türkiye'nin yaklaşımlarının bölgedeki politikaların belirlenmesinde daha etkili olacağını ifade etti. "Çünkü taşın altında elimiz vardı” diyen Erdoğan, “Taşın altında elimiz olduğu için 'şu şöyle olmalıdır' dediğimizde en azından Irak'ta konuşlanmış bir Türkiye olarak bu yerini bulurdu" görüşünü savundu.

Erdoğan, Genelkurmay yetkililerinin de aynı görüşte olduğunu belirterek, "Temenni ederdik ki onlar da o günlerde bunu dillendirebilseydi çok daha iyi olurdu" diye konuştu.

Türkiye'nin 10 binin üzerinde askerle Irak'ta yer alması halinde PKK'nın da bölgede zemin bulamayacağını, Türkiye'nin çok farklı bir şekilde bölgede yer alacağını ifade etti. Erdoğan şöyle devam etti:

"Şimdi ise bir şeyler olmuyor mu? Yine oluyor ama öyle bir pozisyonda olduğunuz taktirde farklı olurdu. Şimdi ise çok çok farklı oluyor. O bakımdan ben 1 Mart teskeresinin bu şekilde neticelenmesini doğru bulmadım ama bu noktaya gelindi. Artık söylenmesi gereken, 'her olanda hayır vardır' diyoruz. Bu şekilde geçiyoruz ama bunlardan da ibret alıyoruz. Gelecekte aynı hataya düşmemek gerekir