Bakan Davutoğlu, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının 2012 bütçesinin görüşmelerinde milletvekillerinin sorularına yanıt verdi. Kendisini en çok üzen eleştirinin “taşeronluk” sözü olduğunu belirten Bakan Davutoğlu, “Ben hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı için kullanılmaması gerektiğini düşünüyorum özellikle bize yönelik böyle bir ifadenin kullanılması var olan realitelere de aykırıdır” dedi.
-DAVUTOĞLU’NDAN TAŞERON ELEŞTİRİSİ-
“Hayır diyebilen bir Türkiye istiyoruz” yaklaşımı olduklarını anlatan Davutoğlu, geçen yılki bütçe görüşmelerinde de İran konusunda Amerika’yı üzen bir tavır sergiledikleri için eksen kayması ile suçlandıklarını hatırlatarak şunları söyledi:
“Altına imza attığımız Tahran anlaşmasına uygun olarak Brezilya ile birlikte onurlu şekilde BM’de çok nadirdir. Daimi üyelerin evet dediği bir şeye iki üyenin hayır demesi. O ‘hayır’ı derken kimin taşeronuyduk. ABD’ye, İran’a yönelik yaptırımlara ‘hayır’ derken ne kadar bağımsızsak füze kalkanı yerleştirirken aynı ölçüde bağımsızdık. Taşeron suçlamalarını eleştiren Davutoğlu, ABD’nin ve İsrail’in en yakın işbirliği yaptığı lider Mübarek’e Başbakan’ın “Gitme vakti geldi” diye seslenirken, ABD’nin ne kadarı taşeronu ise, Esad’a da “Halkına zulmetme” derken o kadar bağımsız ve taşeronduk” dedi.
-“ABD TAVIR KOYUYOR DİYE ZULÜMLERE GÖZ MÜ YUMALIM”-
Taşeron ifadesinin bu kadar kullanılmasının arkasında, “O kadar zayıf ve güçsüzüz ki birileri planlar, biz o plan içinde yer alırız planlananı değiştiremeyiz” bakış açısı olduğunu ileri süren Davutoğlu bu zihniyeti değiştirmek istediklerini belirterek, “Planı da biz yaparız, ilkeyi de biz koyarız söylemi de biz geliştiririz. Bazen haklı ve doğru ise ABD ile uyumlu olabilir. Bazen haklı ve doğru ise İran’la uyumlu olabilir. Bazen AB ile. Hakikat arayışında herkesle çatışacak değiliz. Suriye konusunda ABD tavır koyuyor diye Suriye’deki zulümlere göz mü yumalım. İran konusunda ilkesel bir tavır koyduk bu konuda da ilkesel bir tavır takındık” dedi.
-“YENİ OSMANLICILIK” İDDİALARINA YANIT-
Bakan Davutoğlu, muhalefet milletvekillerinin Suriye ile ilişkilerin bu noktaya nasıl geldiğiyle ilgili sataşmalara, “Suriye ordusu tankları Hama Humus’ta değildi. Girdiği zaman hesabını sorarız. Niye olduğunu sorarız. İnsan hakları evrensel değerler konusunda herkes herkese soru sorar” yanıtını verdi. Davutoğlu yine muhalefet milletvekillerinden gelen, “Yeni Osmanlıcılık mı” sözlerine de, “Türkiye Cumhuriyeti 1923’te doğmuş bir devlettir. Biz onun vatandaşlarıyız. Ama tarihi kökleri Anadolu medeniyetlerine kadar gider” yanıtı verdi. Müsteşar Yardımcısı Halit Çevik’in Libya olayında 7 gün evine gitmeden kriz yönetirken Misrata’dan, “Geri kalan Türkiye kökenlilerin torunlarıyız. Ne olur yardıma gelin” diye bir telefon aldığını anlatarak, “Yok, ‘biz bağlarımızı kopardık mı’ diyecektik. Türkiye modern bir devlettir. Emperyal iddiaları yoktur. Ama köklü bir milletir. Kökleri de tarihi derinliklere gider. Bu köklere sahip çıktığınızda büyürüz, bağı koparırsak küçülürüz. Dışpolitika anlayışımızda tarih referansımız bu” dedi.
-ARAP BAHARI’NDA ÜÇ YÖNTEM-
"Arap Baharı"nı Türkiye’nin tetiklemediğine dikkat çeken Davutoğlu, olaylar yaşandıktan sonra onlarla kaderini bütünleşik gören bir hükümet olarak değerlendirme yaptıklarını anlattı. Yollardan birinin Kaddafi, Mübarek ve Esad’ı korumak anlamına gelen “statükonun yanında yer almak”, diğerinin “bekle-gör” politikası olduğunu ifade eden Davutoğlu bunları yapmadıklarını söyledi.
-“68 GENÇLİĞİ NİYE SOKAĞA ÇIKTIYSA TAHRİR’DEKİLER DE ONUN İÇİN SOKAĞA ÇIKTI”-
Muhalefet milletvekilleri Davutoğlu’nun bu sözlerine, “Önemli olan emperyalizme karşı çıkmak” diye karşılık verdi. “Hüsnü Mübarek’e karşı sokağa dökülen Tahrir gençleri emperyalizme karşı değil miydi” diye soran Davutoğlu, bu coğrafyalar kendi iradesiyle yeni bir yapılanma ihtiyacı içinde olduğu için tercihlerinin bu yönde olduğunu söyledi. Bakan Davutoğlu’nun bu sözlerine muhalefet milletvekilleri, “Kendi iradesiyle mi” diye karşılık verdi. Buna “Evet kendi iradesiyle” yanıtını veren Davutoğlu şunları söyledi.
“Bu Azizi kendini yakarken birinden mi talimat aldı. Birileri bu olayı yönlendirmek isteyebilir. Bizim nasıl bu olayı kendi çıkarlarımız noktasında yönlendirmek istememiz gibi başkaları da isteyebilir. Ama çıkışı son ederce doğaldır. Aşağılanan Arap gençliğinin bir onur mücadelesidir. Buna saygı duymak lazım. 68 devrimci gençliği Paris Avrupa’da hangi onur mücadelesi için sokağa çıktıysa Tahrir’dekiler de onun için sokağa çıktı” dedi. Davutoğlu, “Peki Türkiye gençliği” sözlerine, o dönemin sağ veya sol bağımsızlık ideallerine de saygı duyduğunu söyledi.
-KENDİ HALKINA SİLAH ÇEKENİN KARŞISINA ÇIKARIZ-
Bu talepler karşısında sessiz kalmalarının mümkün olmadığını söyleyen Davutoğlu, mezhebi tutum izledikleri eleştirilerine, “Söz konusu değil. Mübarek, Bin Ali, Kaddafi sünniydi onlara karşı çıktık. Esad Nusayri’dir ona da karşı çıkıyoruz. Kendi halkına silah çeken herkese karşı çıkıyoruz” dedi. Davutoğlu, Ortadoğu’daki gelişmelerle ilgili “Bize gelir mi sıra” tartışmalarını da eleştirerek, “Bize sıra gelmeyecek.Çünkü biz demokratik bir ülkeyiz. Meşruiyet kaynağımız halktır. Halk bizi beğenmezse tercihini kullanır gideriz. Suriye, Libya, Mısır halkının önüne böyle bir tercih konuldu mu?” diye sordu.
Davutoğlu, CHP’li hanım milletvekillerinin Türkiye’deki kamplarda kadınlara tecavüz edildiği iddia edilen bir toplantıya katılmasını eleştirdi. CHP’li Aslanoğlu, heyette yer alan CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler’in “Böyle bir şey olamaz, bu ayıptır” diye tepki gösterdiğini aktardı. (ANKA/