RUHAT MENGİ
Toplum yıllardır din-türban tartışmalarıyla, polemikleriyle meşgul edilirken diğer tarafta trilyonlar götürüldü, devlet bankaları yandaşlara kredi için boşaltıldı, yolsuzlukların arkası kesilmedi.
Alman yargısı Deniz Feneri bağış yolsuzluğunun Türkiye ayağında dönen dolapları, asıl suçluları “gerekçeli kararı”nda da açıkladı, gerçi suçlular bu arada “gereğinden fazla zaman” kazandılar, işleri yoluna koydular ama bakalım neler olacak?
Bakalım din, inanç duygularını istismar ederek toplanan bağışları bile huzurla yiyen, gazeteler, TV’ler kuranlara bunun hesabı Almanya’da olduğu gibi sorulacak, iktidarla bağlantıları araştırılacak mı?
Bakalım “başrol oyuncusu” olduğu belirlenen RTÜK Başkanı Zahid Akman hâlâ “iktidar gazetelerinin köşe yazarlarının bile tepki gösterdiği şekilde” inatla yerinde tutulacak ve korunacak mı?
Bakalım, bakalım diyoruz ama hâlâ Almanya’dan şu dosya gelemedi.
Yürüyerek mi getiriyorlar acaba?
ERDOĞAN KLASİĞİ??
Şimdi de seçim yatırımı olarak yine “yoksullara yardım ve dayanışma” adı altında bedava kömür ve “sudan ucuz ev” faaliyetine başladı iktidar... “Bir Erdoğan klâsiği” diye çıkıyor haberler...
Kamu bütçesini, Türkiye Kömür İşletmeleri kaynağını kullanarak 2 milyon aileye 2 milyon tona yakın miktar kömür dağıtılacak.
Oysa Kömür İşletmeleri gırtlağına kadar borç içinde, bir kurumu batırmak pahasına seçim yatırımı olur mu?
Sosyal devlet anlayışı içinde yoksullara devlet yardımı yapılabilir ama kamu bütçesine yani (yoksullar dahil) bütün topluma yüklenen zarar ve borçlarla hükümet propagandası yapılır mı?
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Botaş’a olan 1 milyar dolara yakın borcunu almayarak nasıl ki Botaş’ı işlemez hale getirdiler ve kurum batmamak için yüksek faizle dış borç almak zorunda kaldı (o dış borçlar da bizim ve hatta torunlarımızın hesabına yazıldı) Kömür İşletmeleri’ne yapılanın da bundan hiç bir farkı yoktur.
O arada “kömür çuvalı” için 15 trilyonluk ihaleyi de (gıda paketleri’nde olduğu gibi) yandaş firmalara paylaştırmak işin detayıdır tabii...
Bir sosyal yardım işinde, hayır işinde bile devletin parasını kendi kurumlarına trilyonlarla aktarır, “geleceğine borç olarak yazılan” sözüm ona kömür yardımıyla ahalinin gözünü boyarsın.
Onların bir cebinden alıp diğer cebine koyarak veya başka saf insanların geleceğine ipotek koyarak aldatırsın.
Sen TIR’larla götürürken onlara da köşesinden çay kaşığıyla koklatırsın.
“Olsun, hiç değilse bunlar bizi de düşünüyorlar” diyeceklerini, beş kuruş geliri olmayan ama en az 3 çocuğu olan (olmayanlara da “mutlaka yapması” tavsiye edilen) çaresiz ailelerin ağzına bir parmak bal çalarak yolsuzlukları bile unutturabileceğini, toplumun kontrolsüz nüfus, işsizlik ve yoksullukla bir çuval kömüre, bir poşet erzağa muhtaç hale geldiğini iyi bilmektesindir çünkü...
Hatta Bayram’da dua alman bile mümkündür bu şekilde...
Yokluk içinde olan “verilen yardımın çocuklarına borç yazıldığını” düşünür mü? Hayır, o gün hayatını kurtarabilmek, çoluğunun çocuğunun doymasını ve donmamasını sağlamak önemlidir onlar için...
Artık olup biteni yazmak bile midemi bulandırıyor biliyor musunuz? Bin türlü yalan ve şovla nasıl da kolay aldatılabiliyor insanlar!
*****
Günahlar!
“Hindistan’da Mahatma Gandi’nin mezarını ziyaret eden Erdoğan’a ülkesinin bağımsızlığı için ömrünü veren bu büyük insanın yazdığı 7 ölümcül sosyal günah listesini armağan etmişler.
Gandi’nin 7 ölümcül günah listesi şöyle:
İlkesiz siyaset
Emeksiz zenginlik
Vicdansız haz
Niteliksiz bilgi
Ahlâksız ticaret
İnsaniyetsiz bilim
Özverisiz ibadet
Ne kadar güzel değil mi?
Bence bunu Başbakanlık binasına ve Meclis salonunun tepesine asmak lâzım... Bütün hükümetlerin ve milletvekillerinin okuması, ezberlemesi gerekir. Hatta kapalı mekanda sigara içenlere verilen ceza gibi ezberlemeyene para cezası kesilse daha da iyi!