Edinilen bilgiye göre, sülfat ve klorür oranın yüksekliği nedeniyle, damak lezzetine pek hitap etmediği savunulan Kızılırmak hattından verilen suyun kesilmesi, ambalajlı su satışını azalttı.

Ankara'da damacana su satışı üzerine faaliyet gösteren çeşitli firmaların temsilcileri, bir ay içinde günde ortalama 100 satan firmaların 50-60 adet satışa kadar gerileme yaşadığını, bir semtte 3 araçla hizmet verenin, araç sayısını 1'e düşürdüğünü söyledi.

Özellikle son 3 haftadır satış grafiğinde düşüş yaşandığını ifade eden firma yetkilileri, şunları kaydetti:

"Özellikle dar gelirlilerin yaşadığı semtlerde satışlar azaldı. Kesikköprü'den su verildiği dönemlerde vatandaş, suyun tadını beğenmiyor ve ne kadar sağlıklı olduğuna ilişkin bazı söylentiler yüzünden de bütçesini sarsa bile damacana suyu satın alma yoluna gidiyordu. Ancak 1 aydır Kızılırmak'tan verilen suyun kesilmesi, yeterince barajlarda su olduğunun söylenmesi üzerine, satışlar düştü. Çamlıdere'den verilen suyun lezzeti klor ve sülfat açısından, damak zevkini rahatsız etmiyor. Bu nedenle vatandaş da şebekeden su içmeye başladı."

Buna karşılık bazı müşteri kesiminin 'ne olursa olsun' şebeke suyunu içmediğini ve yine kendilerinden 'damacana' ya da 'ambalajlı' su almaya devam ettiğini bildiren yetkililer, Kesikköprü'den su verildiği dönemlerde, vatandaşın çay ve yemeğe dahi damacana suyu kullandığını ve satışlarının bir hayli yüksek olduğunu anımsattılar.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek yaptığı açıklamada, "Son yağan kar ve yağmur sularıyla Çamlıdere'den verilen taze suyun lezzeti, memba suyunu aratmayacak nitelikte olduğu için, vatandaş şebeke suyunu tercih ediyor" dedi.

Ankara'nın su sıkıntısı olmadığını, son dönemlerde yağan kar ve yağmurun barajların doluluk oranına katkı sağladığını ifade eden Gökçek, "Yağışların sevindirmesi ve 1,5 seneye yetecek kadar su rezervimiz olması dolayısıyla, gerekmedikçe Kızılırmak'tan su vermeyeceğiz" dedi.

Anadolu Ajansı