Erhan BAŞYURT/BUGÜN

Kürt Konferansı  ve PKK'nın tasfiyesi...

Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, "Nisan ayında Erbil'de Uluslararası Kürt Konferansı toplanacak ve PKK'ya silah bırakma çağrısı yapılacak" açıklaması ortalığı karıştırdı.

Talabani bu sözleriyle terör örgütünün lider kadrosunun da tepkisini çekti.

"Silah bırakmayı onurlu barış için uygun olmayan bir ifade" olarak gördüklerini söyledi.

Diyarbakır'daki Nevruz kutlamasında konuşan Leyla Zana da, Talabani'nin sözleri için "Bu kez Kürtler bizi incitti" yorumunu yaptı.

Dışişleri Bakanı Ali Babacan ise Kürt Konferansı ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Babacan, teklifin dört ay kadar önce Mesut Barzani'den geldiğini ifade etti.

Terör örgütünün propaganda alanı haline getirilmemesi şartıyla, Türkiye de konferansı destekliyor.

Babacan, ilginç bir uyarıda da bulunuyor;

"'Bu konferans yapılacak ve her şey çözülecek' beklentisi yanlış. Talabani açıklayarak, beklentileri yükseltti. Beklentiyi yükseltmek doğru değil. Bakalım altından nasıl kalkacaklar."

***

PKK'nın üst düzey liderleri ise, yakın döneme kadar konferansa "tasfiye planı olduğu" gerekçesiyle karşı çıkıyordu.

Son günlerde yaklaşımlarının değiştiği seziliyor.

İmralı'da örgüte talimatlar yağdırmaya devam eden Öcalan da bu kez silah bırakma pazarlığına sıcak bakıyor.

Terör örgütü de yakın zamana kadar alınan istihbaratların aksine, "Nevruz ve seçim sürecinde silahlı saldırı yapılmayacağını" ilan etti.

Nevruz kutlamalarının geçmişte olduğunun aksine kanlı istismar eylemlerine dönüştürülmemesi sevindirici...

Talabani de Sabah'a yaptığı açıklamalarda, PKK'nın silahlarını Amerikalılar'a teslim etmeyi arzuladığını kaydetti.

1993'te teslim olan Osman Öcalan liderliğindeki 3 bin kadar PKK'lının silahları Iraklı Kürt gruplar tarafından "onurlarını korumak" adına "törenle" teslim alınmıştı.

Hatta, teslim alınan her silah için daha sonra sembolik bir para ödendiği de ortaya çıkmıştı.

Sanırım bu tarz çözümlere yine sıcak yaklaşıyorlar.

***

PKK'yı şiddeti terk etmesi için bu kez olumlu adım atmaya iten faktörleri, Cuma günü yayınlanan "PKK`ya silah bırakma çağrısı..." başlıklı yazımda ifade etmiştim.

Bütün bunlara bir de "tecrit" tehdidini eklemekte fayda var.

Kürt gruplar, Türkiye'nin engelleyemedikleri sınır ötesi harekâtlarını, bölgesel hükümetin otoritesini zayıflatan bir unsur olarak görüyor.

Uluslararası Kürt Konferansı ile PKK'ya silah bırakması ve barışçıl mücadele yürütmesi çağrısını bir çözüm olarak görüyorlar.

Şayet PKK bu çağrıya uymazsa, onu tecride zorlayacak tedbirler alınacak.

Talabani bunu bizzat açıkladı.

Kandil'e hapsolmuş, gıda bile bulamayan PKK ya yerel Kürt güçleriyle çatışmak ya bölgeyi terk etmek ya da teslim olmak zorunda kalacak.  

"Öcalan'a özgürlük" dışında hiçbir talebi kalmayan PKK açısından tam bir çıkmaz yol...

Kürt Konferansı katılımcıları, şayet tüm bölge halklarının barışı ve huzurundan yana hareket ederse, dünyanın en kanlı terör örgütünün silah bırakması kaçınılmaz hale gelebilir.

Türkiye ve Kuzey Irak Kürtleri de dahil bölge halklarının, demokratik saygı çerçevesinde bir coğrafyada yaşamaları mümkün hale gelir.

Tabii, Nevruz'un haber verdiği bahar havası yine anlamsız ve insanlık dışı terör saldırıları ile bozulmazsa...Tabii, Türkiye'nin istikrar ve toplumsal barışı yakalayarak bölge gücü olmasından haz etmeyen küresel oyuncular, kukla terörü azdırmazlarsa...Tabii, bölge halklarını kucaklamak adına yapılan son dönemdeki siyasi açılımlar ve demokratik adımlar, derin güçler tarafından akamete uğratılmazsa...