TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in başkanlık ettiği genel görüşmede, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile AKP Adana Milletvekili Ömer Çelik'in partilerinin düşüncelerini dile getirdiği konuşmalarının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kürsüye çıktı.
Hükümet adına eleştirileri yanıtlayan Erdoğan, TBMM'nin izleyici locasında yaşanan protesto eylemeleri hakkında şok suçlamalarda bulundu. Eylem düzenleyen kişilerin muhalafet tarafından organize edildiğini ima eden Erdoğan, "İzleyici tribünlerine eli tutularak getirilenler olursa bunlar bu Meclis'in asaletiyle bağdaşmaz" diye konuştu.
İşte Erdoğan'ın "açılım" açıklamaları:
Milli Birlik ve Kardeşlik sürecimizi ele almak üzere yaptığımız genel görüşmenin ülkemiz milletimiz ve demokrasimiz adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. 3 gün önce vefatını minnetle andığımız Gazi Mustafa Kemal TBMM'nin açılışı öncesinde yayınladığı tebliğinde o günden itibaren askeri ve sivil bütün makamlarla bütün milletin tek mercinin TBMM olacağını ifade etmişti. O günden beri Meclis'teki merci oldu bu meclis Gazi Meclis'tir Kurtuluş Savaşımız'ı sevk ve idare eden Meclis'tir.
Atatürk'ün en büyük başarılarından bir her türlü farklılığı önce TBMM çatısı altında ardından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çatısında birleştirmek olmuştur. İlk Meclis'in açılışından Gazi'nin şu cümleleri hatırda bulundurulmalı, "Efendiler burada maksud olan ve Meclis'i alinizi temsil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinden mürekkep anaıssırı İslamiyedir samimi bir mecvmuadır. Bu Meclis aziz milletimizin hamuru çokluk içinde birlik anlayışıyla yoğrulmuş milletimizin birlik ruhunu tesis etmiştir.
TBMM'nin Kayseri'ye taşınması karşısında söz alan ve biz buraya Ankara'dan kaçmak için gelmedik savaşarak ölmeye geldik" diyen Dersim mebusu Diyap Ağa bu Cumhuriyet'in hangi ruh üzerine inşa edildiğinin en sonut abidelerinden bir tanesidir."
89 yıl boyunca da bu meclis hep milletin meclisi olarak kaldı bundan sonra da evelallah hep öyle kalacaktır. Türkiye'de her meselenin cesaretle konuşulacağı zemin bu meclistir. ^Bu meclis 89 yıl öncesinin gerisine düşemez. Bu meclis 89 yıl önce renklilik üzerine demokrasi üzerinde inşa ettiği temelerden ve ilkelerinden taviz veremez. Varlık yokluk istiklal mücadelesi veren bu şanlı meclis elbette her türlü sorunu ele alabilecek tarihi geçmişe tacrübe ve sağduyuya sahiptir.
Her meselenin özgürce konuşulduğuı nezaketele adapla karşılıklı saygıyla ele alındığı ilk meclis bugünkü meclis için model olmak bir ilham kaynağı olmak zorundadır.
Değerli arkadaşlarım iktidar kadar muhalefet de demokrasinin olmazsa olma unsururdur. Muhalefetin her konuda iktidar ile aynı düşünmesi teklif edilemez. Her konuda ittifak etmesini bekleyemeyiz. Ancak her konuya sırf iktidarın önerisidir diye karşlı çıkmak yerine temelden her meselenin karşısında durmak millet istifadesine ülkemizin istifadesine değildir.
Demokrasinin en temel şartı diyalogdur her konuda uzlaşmak gereği değildir demokarasinin, ama konuşamak tartışlamak çözüm aramak demokrasinin gereğidir.
Hükümet kendisinin anlatmasın diye çaba göstermek farklı polemiklerle konuyu saptırmak bir muhalefet tarzı olmaz, bizler bu mecliste yeni değiliz uzun yıllardır bu mecliste olan milletvekilleri var.
ERDOĞAN'DAN MUHALEFET'E ÇOK AĞIR SUÇLAMA
Bu meclis kurulduğundaun beri tutanakları var, izleyici tribünlerine eli tutularak getirilenler olursa bunlar bu Meclis'in asaletiyle bağdaşmaz.
Milletin meclisindeki üslup elbette çocuklara gençlere tüm bir millete örnek teşkil edecek bir üslup olmalı.
Cumhuriyet 86 yıl boyunca dünyadaki değişimlere ayak uydurduğu ölçüde ilerlemiş ve kalkınmıştır.
Trablusgarb savaşında Tobruk ve Derne'de savaşan, Balkan savaşında Gelibolu, Bolayır, İmetoka ve Edirne'yi savunan, Çanakkale savaşında Anafartalar Grup Komutanı olarak zafere imza atan ve Kurtuluş Savaşımızın Başkumandanı olarak bu ülkeyi istiklaline kavuşturan Gazi Mustafa Kemal Cumhuriyetin ilanının hemen ardından savaştığı tüm ülkelerle diplomatik ilişkilerin geliştirmenin gayreti içinde olmuştur.
Atatürk kin gütmemiş, intikam duygusu içinde olmamış tam tersine Kurtuluş Savaşı'nda işgalci ülkelere gereken cevabın verildiği düşüncesiyle yeni bir dönem başlatmıştır.
Gazi Mustafa Kemal, ülkenin etrafına duvarlar örmemiş, ülkenin ufkunu daraltmamış, tam tersine 'yurtta sulh cihanda sulh' diyerek Türkiyeyi büyütmenin mücadelesine istikbal mücadelesine yoğunlaşmıştır. Soruyorum:
Yurtta sulhu tesis edemeyenler cihanda sulhu tesis edebilir mi?
Ulusal ve uluslararası problemleri kin nefret ve intikam duygusuyla mülahaza edenler cumhuriyetin kuruluş ruhuna ve kurucusuna haksızlık ederler.
Biz, TÜrkiye'nin üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili diyen bğir anlayışla değil yurtta sulh cihanda sulh anlayışıyla hareket ediyoruz.
Biz düşman üretmek değil, dost kazanmak anlayışıyla bir yaklaşım üretiyoruz.
Türkiye Cumhuriyerti 29 ekim 1923'te ne kadar büyük düşündüyse şimdi de o kadar büyük düşünmek durumundadır...Tarih boyunca her zaman büyük düşündük, büyük adımlar attık. Bugün de aynı ruh ve aynı heyecanla büyük hedeflere doğru kararlı adımlarla ilerlemek bizim ve yüce meclisimizin asli vazifesidir.
Hiçbir topluluk hiçbir kurum veya zümre milletin bu aziz meclisine hiçbir şey dayatamaz.
Erdoğan'ın hükümetin icraaatlarını anlatırken hızlı treni örenek vermesi üzerine CHP'li Kemal Anadol 'Hızlı tren yoldan çıktı' dedi. Erdoğan bunun üzerine 'Yoldan çıkan sensin sen' diye konuştu.