BALYOZ Güvenlik Harekat Planı soruşturmasında tutuklanan 1'inci Ordu eski Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, cezaevinden avukatı Celal Ülgen aracılığı ile basına gönderdiği 4'üncü mektubuna, "Siyasal bir davaya dönüşen Balyoz girdabından yaşadığımız toplumu çıkarabilmenin yolunu, gerçeği bilenler kendi hesapları için susmayı yeğledikçe, dört duvar arasında bıkmadan, usanmadan yazmaya devamda buluyorum" diyerek başladı.

Avukatlarına yönelik dosyadaki kısıtlama kararını anlamadığını belirten Orgeneral Çetin Doğan, "Umarım CMK'nın 250'inci maddesi ile yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nden hiç olmazsa biri, konuya ilişkin yayınlanan 'Karargah' adlı iğrenç iddialarla oluşturulan kitabı ve 20 Ocak 2010'dan itibaren tefrika halinde yandaş medyada yayımlanan dava konusu iddiaları dikkate alır" dedi.

SAVCI BAYRAKTAR, TELKİNDE BULUNAN SİYASİNİN ADINI AÇIKLASIN

Emekli Orgeneral Çetin Doğan basın mensuplarına gönderdiği 6 sayfalık mektubunda Balyoz Güvenlik Harekat Planı soruşturmasından alınan Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar'a da sorular yöneltti. Çetin Doğan, mektubunda Bilal Bayraktar'a "Dava konusu belgeler, Mehmet Baransu'nun 21 Ocak 2010'da Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gelişinden çok önce elinizde miydi, değil miydi?" diye sordu. Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar'dan davaya ilişkin hangi siyasinin kendilerine telkinde bulunduğunu açıklamasını isteyen Çetin Doğan, "Sayın Bayraktar, davaya ilişkin hangi siyasinin size telkinde bulunduğunu da açıklığa kavuşturmanız uygun olacaktır. Size telkinde bulunan siyasi, hakkımızda tahliye kararı veren Sayın Hakim Oktay Kuban için 'çetenin hakimi' yakıştırmasını yapan bakan olabilir mi?"dedi

1'inci Ordu'daki Plan Semineri'ne ilişkin ses kayıtlarının olduğunu, savcıların, buradaki konuşmalardan bazı bölümlerin Balyoz adlı planda yer aldığı gerekçesiyle, seminerde bir darbe planının tartışıldığı sonucuna vardıklarını ifade eden Korgeneral Çetin Doğan, mektubunda şunlara yer verdi:

"Bunu hayret ve dehşetle gözlemlediğimi söylemeliyim. Oysa özel olarak seçilip iğrenç planlara kopyalanıp yapıştırılan bu metinlerde ne bir darbe tartışması yer almakta, ne de Balyoz, Oraj, Sakal, Çarşaf gibi uydurma iğrenç planların isimlerinden ya da içeriğinden tek bir sözcük bile bulunmamaktadır. Sayın Savcılarımızın sorgulamalarında önyargılı yaklaşımları, ifade tutanaklarına ileride hukuk fakültelerine adli bir skandal olarak ders kitaplarına geçmesine vesile olacağına kuşku duymuyorum. Savcılarımızın 'takıntılarına' ilerideki açıklamalarımda daha detaya girerek yer vereceğim."

"OH OLSUN" DİYENELERE SELAM OLSUN

Son dönemde CMK 250'inci maddesine göre yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nde belirli çevrelerin `imalat' ve `yönlendirmeleriyle' davaların açıldığını ifade eden emekli Orgeneral Çetin Doğan, bu davaların ve soruşturmaların, Türk adaleti üzerine düşen gölgeyi giderek koyulaştırdıklarını öne sürdü.

Bu durumun dış ülkelerden de açık seçik görülmeye başlandığını iddia eden Çetin Doğan, şunları söyledi:

"Bizler, Hasdal sakinlerini ve de sırada bekleyenleri sayarsak, Silivri Kampusü'nde ikamete mecbur edilen her yaştan Cumhuriyet çocuğu, en az bir Harp Okulu ve de birkaç üniversitenin eğitim ve öğretim kadrosunu doldurmaya yeterli sayıya ulaştık. Her karanlığın ardından günün er geç ışıldaması doğanın bir kanunudur. Bu nedenle dimdik ayaktayız, dayanıyoruz ve de dayanmaya devam edeceğiz. Güzel yurdumun yürekleri bizler için çarpan insanlarına ve de bilmeden, anlamadan, sorgulamadan bizlerin düşürüldüğü hallere `oh olsun' diyenlere de selam olsun. Şimdiye kadar yaptığım açıklamalara, Silivri'den gönderdiğim mektuplara pek kulak asmayan hakimlerimize ve savcılarımıza da selam olsun. Özellikle Türk Adaleti'nin `inceliklerini' öğrenmeme imkan veren hakim ve savcılarımıza da `mahsusen' teşekkür ederim."

Emekli Orgeneral Çetin Doğan, mektubunu şöyle bitirdi:

"Belirli amaca yönelik, toplumu sarsan ve insanları aylardır hapishanelerde temel hak ve hürriyetlerinden mahrum bırakan müfterileri bulmak için bir soruşturma neden açılmaz? Benimle birlikte sevgili kızım Pınar, oğlum saydığım sevgili damadım Dani'nin uluslararası platformlara taşan açıklamaları, sevgili avukatlarımın `Hukuk cinayetleri işleniyor' yolundaki feryatları, sizlerin "Balyoz'un' aslında bir balon olabileceği yolunda zihinlerinizde hiçbir kuşku yaratmadı mı? Yaratmadıysa, elbette sizlere bir şeyler söylemeye, neden hala dört duvar arasında olduğumu sormaya artık gerek duymayacağım"