Çünkü, Siyasi Partiler Kanunu’na göre seçilme yaşının alt sınırı 30. İki yıl içinde seçim yapılırsa Meclis’e girmek için aday dahi olamayacak. 26 yaşında Afyon il başkanı, 2 yıl sonra da genel başkan yardımcılığı görevini üstlenen Uysal, siyasette gençlere söz hakkı verilmesi için seçilme yaşının 20’ye indirilmesini istiyor. Aileden siyasetçi olan Gültekin Uysal’ın dedesi Demokrat Parti’den (DP), amcası da Adalet Partisi’nden (AP) belediye başkanlığı yapmış. Siyasetçilerin arasında büyüyen Uysal, üniversiteyi bitirir bitirmez kendini aktif siyasetin içinde bulmuş. Türkiye’nin ‘en genç parti yöneticisi’ sıfatını taşıyor. DYP’nin mayısta yaptığı kurultayda genel başkan yardımcılığı görevine getirilen Uysal, alaylıların söz sahibi olduğu siyasette mektepli olmasıyla dikkat çekiyor. ABD’de Houstan Üniversitesi’nde başladığı siyaset bilimi eğitimini Bilkent Üniversitesi’nde tamamlamış. Halen bu konuda yüksek lisans eğitimi alıyor. DYP Afyon İl Başkanlığı’yla başladığı siyasette bugüne kadar zor günler yaşadığını anlatan Gültekin Uysal, eski il başkanının 68 yaşında olduğunu, kendisinin göreve gelmesinden sonra da “Bu çocuk da kim?” şeklinde alaylı eleştiriler aldığını belirtti.
Genç olmanın tecrübe eksikliğine karşın önemli avantajları olduğunu belirten Uysal, “Güçlü geleneklere sahip olan bir partide genç yaşta önemli görevler yapmak çok zor. Ancak, siyaset bilimi okumak ve gençliğin enerjisini kullanmak benim için önemli bir avantaj.” dedi. Uysal, Türk siyasetinde ‘gençlerin önü tıkalı’ anlayışına katıldığını; fakat bunun karşısında gençler olarak çok talepkâr ve çalışkan olmaları gerektiğini söyledi. Siyasi Partiler Kanunu’nun (SPK) gençlere avantaj sağlayacak şekilde değişmesini isteyen Uysal, “Gençlik mutlaka siyasete enjekte edilmelidir. Gençliğin de ülke sorunlarına ve çözümlerine daha ilgili olması gerekir. Avrupa’da olduğu gibi bizim de 22-23 yaşlarında milletvekillerimiz olmalı.” diye konuştu. Siyasetin, gençlere ve kadınlara yer vermemesinin dışında yapısal sorunlar da yaşadığına dikkat çeken Uysal, partilerin ‘öngörü eksikliği’ yaşadığını ifade etti. Proje üretemediğini vurgulayan Uysal, şöyle konuştu: “Hem iktidar, hem de muhalefet partilerinde plan ve proje yok. Özellikle son 10 yıldır bu anlamda bir zafiyet var. Siyaset, milletin sorunlarını karşılayacak çözüm önerileri üretemiyor. Bu da seçimlerde çarpık tablo çıkarıyor. Bir seçimde yüzde 20 oy alan parti, bir sonraki seçimde yüzde 1 alabiliyor.”
Genç yaşta siyasete giren Gültekin Uysal, özel hayatına vakit ayıramamaktan şikâyetçi. En çok sinema ve tiyatroya gidememekten yakınan Uysal, “Siyasette önemli görevler üstlenince, toplumun size biçtiği role uygun davranmak gerekiyor. Bu nedenle öncelikle aile hayatımdan fedakârlık yapmak zorunda kalıyorum. Ama siyaset bir ideal olmalı ve siyasetçinin de özgürlüğünün olmaması normal.” ifadelerini kullandı.
Seçilme yaşı Fransa’da 23 Almanya’da 18
Türkiye’de yıllardır tartışılan seçilme yaşı, önceki yasama yılında gündeme gelmiş; ancak Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in vetosu nedeniyle kanunlaşmamıştı. Hükümet, TBMM’den geçirdiği 2B arazilerinin satışına ilişkin Anayasa değişikliği paketinde ‘seçilme yaşı’nın da 30’dan 25’e indirilmesini öngörüyordu. Ancak, Cumhurbaşkanı paketi veto edince seçilme yaşı da 30’da kalmış oldu. Milletvekili seçilme yaşı Fransa’da 23, Almanya’da 18, İtalya ve Amerika’da ise 25.
‘Ayrılıkçı hareketler başarıya ulaşamaz’
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, 934 yıldır bu toprakları kanlarıyla koruyan insanlar arasında ayrılık çıkarmaya çalışanların başarıya ulaşamayacağını söyledi. Ağar, belediye tarafından yaptırılan içme suyu tesisinin açılışı için geldiği Ankara’nın Haymana ilçesinde kurban kesilerek karşılandı. Tesiste okunan duanın ardından konuşma yapan Ağar, Türkiye’de önemli sıkıntılar yaşandığını, her kesimin sorunlarla boğuştuğunu savundu. Kendilerinin 1 yıl önce söylediklerini, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) gibi kuruluşların da dile getirmeye başladıklarını anlatan Ağar, demokrasiye alışkın olmayanların ‘ben yaptım oldu’ anlayışından vazgeçemediklerini söyledi. Ağar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz Türkiye’deki her insanı anasının karnından çıktığı gibi bir ve eşit görüyoruz. Gençlerimizi terör batağına düşürmeyecek şekilde hayata hazırlamak da hükümetin görevidir. Eğitim, sağlık programlarıyla bu insanların bataklığın pençesine düşmesi engellenmelidir. Çiftçisi, köylüsü, esnafı, emeklisi unutulmuştur. Onlar bir umut uğruna iktidara getirdiklerinin kendilerine ihaneti karşısında derin bir hayal kırıklığı içindedir. Ancak her şeyin ilacı demokrasidir. O mübarek sandıktır.” Ankara, Zaman