9. Cumhurbaşkanı Demirel CNNTURK'te Ahmet Hakan'ın sunduğu Tarafsız Bölge'de 3 Ekim, AB ve Türkiye konusundaki sorulara cevaplar verdi. Demirel Türkiye'nin AB'den müzakere tarihi almaması halinde çok şeyler kaybedeceğine dikkat çekti. İşte satır başları ile Süleyman Demirel'in AB sürecinde Türkiye'ye yönelik değerlendirmeleri:
AB için kim enfazla gayret gösterdi
1964'den beri 40 dolayında hükümet görev aldı ve tüm hükümetler AB için çabaladı. Hepsi de aynı gayreti gösterdi. Hiçbiri bir diğerinden geride kalmadı. Bu hükümet de tek parti avantajıyla istenilen yasaları biran önce çıkardı ve AB'nin istediği şartları yerine getirdi.
AB'ye girmek zafer mi hezimet mi
Bu ne zaferdir ne de mağlubiyettir, bu büyük bir projenin müsbet bir noktaya gelmesidir. Memleketimize hayırlı uğurlu olsun. Ama esas sorun bundan sonrasıdır.
AB ile görüşmelerde tıkanma noktasına gelindi. Geri çekileceklerini düşündünüz mü?
Bırakıp gideceklerini hiç düşünmedim. Çünkü 42 senedir mücadele vermiş bir noktaya gelmiş bir olaydan bırakıp gidemez Öfke devlete yakışmaz. Avusturya'nın direnmesi beni şaşırtmadı. Geçmişte Yunanistanı kullandılar. Şimdi de Avusturya'yı kullandılar. 25 devletin bir araya gelmesi çok zor birşeydir. Şu anda bir merak edecek bir durum yok. Çok hassasiyete de gerek yok. Dikkatli olmayı reaksiyon olmayı tepki göstermeyi bu işleri yürütenler yapmalıdır. Çünkü bu işi kendi adlarına değil ülke adına yapıyor. Siyasi iktidar ölçülü olmaya soğukkanlı olmaya gayret sarfetmelidir. Müzakere edeceksiniz müzakereler bitecek. Tam üyeliğe kabul edildiniz dendiği anda siz hesabı yapacaksınız. Müzakerenin sonucunu beklemek gerekir. 35 grup müzakere edilecek. Ehil kimseler bu işin içinde olunacak. Soğuk kanlı işler yürütülecek. 25 ülkenin katıldığı bir birliğe 26. ülkede katılır. Bizi rahatsız eden bir husus olduğunda bizi orda tutmaya kimse zorlayamaz. Biz buraya teslim olmuş durumda değiliz. Biz beğenmediğimiz hususları haklı olduğumuz şartıyla iyi anlatmamız gerekecektir. Her iki tarafca kabul edilecek sonucu bulmak gerekir. Bugünkü ortamda olabileceklerin en iyisi budur. Bugünkü ortamda referanduma gidilse Türkiye’nin AB’ye girmesine imkan yok. Bunun için öncelikle Avrupa halkları ile çok iyi temas içinde olmamız gerekir. Türkiye’nin AB’deki önemini Türkiye’nin anlatması lazım. AB bugün karizmatik liderlerden yoksun. Avrupa adam çıkaracaktır. Avrupa Türkiye’siz Avrupanın neler kaybedeceğini anlatacak bir lider çıkaracaktır.

Yetim Türkiye AB masasına oturdu dediniz bir de bundan sonra darbe olmayacak diyebilirmiyiz

Yetim hikayesini şunun için söyledim AB’nin kendi içine bakışı bir de dışına bakışı var. Uzun süre genişleyip genişlememe tartışıldı. Avrupa kalesi şeklinde kalalım mı veya Orta ve doğu avrupayı balkanları batlığı içimize alalımı dediler ve ikincisine karar verdiler. Tek Avrupa da karar verdiler. Bütün ülkelerde aynı standartta demokrasi olacak. Kalkınmada eşitlik olacak. Napolyandan bu yana kanunlar yeknesak değildi. Ondan sonra kanunlar Yeknasaklığı sağladılar. Türkiye’den daha geride olan ülkeleri kolaylıkla içlerine aldılar. Polonya’nın AB’ye alınması geçmişte yapılan yanlışın düzeltilmesidir. AB Baltık ülkelerini yeğen sayarlar Türkiye’ye gelince Türkiye öksüzdür.

Türkiye’de 3 defa darbe olmuştur. Türkiye bundan bir şey kazanmamıştır. Halk ve darbeyi yapanlar bunun bir getirisi olmadığını görmüşlerdir. Türkiye kendi meselelerini halletmek için bir yere dayanmak durumunda değildir. her şeyi bir yere ciro etmeye gerek yoktur. Türkiye AB üyesi olurken kendi bağımsızlığından vazgeçmiyor bir işbirliği içine giriyor. O sofrada oturabilmesi için onlar gibi düşünmeye onlar gibi oturup kalkmaya mecbursunuz. Türkiye de artık askeri gücün sivil idarenin üstüne çıkmaması lazım. Aksi halde biz AB’de kalamayız.
Hükümetin AB rüzgarını arkasına alarak seçime gideceği söyleniyor sizce gider mi, bu hükümete oy kazandırır mı?
Halk günlük yaşar Türkiye 3 Ekim’e girerken halkın cebine bir şey girmemiştir. Bunu oya çevirmek pek kolay bir şey değildir. Hükümetin seçimi isteyeceğini hiç zannetmiyorum.

CHP'nin AB süreciyle ilgili sert eleştirilerini nasıl buluyorsunuz?

CHP’nin bunun eleştirisine onlar muhalefet onların görevi eleştirmektir. Mesele önemli ise dozunu iyi ayarlamak gerekir. Kıbrıs konusu var bu konuda gelecek günlerde neler olacak bilmiyoruz. CHP’nin eleştirisinde haklılık payları da var. Ama bu olmasaydı ne olacaktı. Ona bakmak gerek. Böyle bir masaya oturduktan sonra prüzleri gidermek gerekir. Bu neticeyi almasaydık çok kötü sonuçlar doğardı.