Sezer, DSP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tan, DSP Parti Meclisi Üyesi ve Avrupa Temsilcisi Mehmet Canbolat ile birlikte 24 Haziran 2005 Cuma günü (BUGÜN), İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’yu makamında ziyaret etti.
Sezer, görüşmede, bir süre önce Almanya’ya yaptığı gezinin izlenimleri aktardı ve Almanya’da yaşayan Türk toplumunun sorunlarını içeren bir rapor verdi. Sezer’in, Aksu’ya verdiği raporda, Almanya’daki “Gizli Çifte Vatandaşlık” olayının bu ülkedeki Türkler’in mağduriyetine yol açtığı belirtilerek, şöyle denildi:
“1 Ocak 2000 tarihine kadar yürürlükte olan Alman Vatandaşlık Yasası, çifte vatandaşlığa açık açık izin vermiyor, ancak bunu yasaklayan açık bir hüküm de içermiyordu. Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) seçim propagandası döneminde çifte vatandaşlık vaadinde bulunması Alman vatandaşlığını elde etmiş birçok Türk asıllı kimsenin yeniden Türk vatandaşlığına başvuru yapmasına yol açtı.
Türk makamları bu başvuruların birçoğunu, yeni kanunun yürürlüğe girmesinden sonra olumlu yanıtlayarak, söz konusu Alman yurttaşı Türkler’e yeniden Türk vatandaşlığı hakkı tanıdı.
Bu arada yürürlüğe giren yeni kanun ise ikinci vatandaşlığı hem yasaklamakta, hem de Alman vatandaşlığının otomatik olarak kaybını öngörmektedir.
Türk Dışişleri yetkilileri, Almanya’da bu konumdaki yurttaş sayısının yaklaşık 45 bin dolayında olduğunu belirtmekte, Almanya’daki Türk gazetecilerine yansıyan bazı haberler ise bu sayının 100 bine kadar ulaştığını öne sürmektedi.
Türk vatandaşlığından çıkıp Alman vatandaşlığı alanlar daha sonra da yeniden Türk vatandaşlığına geçenlerin adlarının Türk makamlarından resmen talep etmesi, Almanya’daki Türkler arasında büyük bir endişe kaynağı olmaktadır.
Ancak Türk makamları, mevzuatımızın, bu talebin yerine getirilmesine imkân vermediğini belirterek, bu talebi geri çevirmişlerdir.
Öte yandan, 1 Ocak 2005 tarihinde yürürlüğe giren Alman Göç Yasası’nın 38. Maddesi, yabancı ülke vatandaşlığına izinsiz geçen ve bu yüzden de hukuken Alman vatandaşlığını kaybetmiş kişilerin hukukî statülerini belirlemektedir.
Buna göre, Alman vatandaşlığını fiilen kaybetmiş kişiler toplam ikâmet süreleri dikkate alınarak yeniden süresiz ikâmet veya oturma izni alabilmektedirler. Buna bağlı olarak de gerekli koşulları yerine getirerek yeniden Alman vatandaşlığını kazanabilmektedirler.”
YENİ YASANIN KATI HÜKÜMLERİ
“Ancak yine de en büyük korku Almanya’nın Yeni Vatandaşlık Yasası’ndaki katı hükümlerdir:
‘Kim artık bu tarihten itibaren kendi ülkesinin yurttaşlığını (örneğin Türkiye Cumhuriyeti) benim bilgim ve iznim olmadan alacak olursa, Alman yurttaşlığı o andan itibaren otomatikman bitmiş sayılır’
Türk vatandaşlığını geri alma tarihi 1 Ocak 2000’den sonraya denk gelenler, açıkça yasayı ihlâl etmiş sayılıyor. Federal Hükümet’in çağrısı üzerine Almanya’da birçok eyaletin içişleri bakanlıkları, kendi yörelerinde yaşayan on binlerce Türk’e mektup gönderip, ‘Alman mısın? Yoksa başka vatandaşlığa da sahip misin? Beyan et’ diyor ve bunun için de süre tanıyor.
Sezer’in raporunda,“Tartışma konusu olan noktalardan birisi, Alman olduktan sonra, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını (Türkiye imkân tanıdığı için) geri almak isteyenlerin hangi tarihte başvurduğudur” deniliyor ve daha sonra şunlar kaydediliyor:
“Örnek, bir Alman vatandaşı, Türkiye ile olan gönül bağını düşünerek, devletin bu imkânı tanımasına güverek, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı için, örneğin 2000’den önce başvurmuş ise, Alman Vatandaşlık Yasası’na göre otomatik olarak suçlu duruma düşüyor ve vatandaşlık hakkını kaybediyor.