Alman yayın kurumu Deutsche Welle, Türkiye’de yoğun taklit malları satışına dikkat çektiği haberinde “Ünlü markaların taklit ürünleri denilince akla ilk gelen Çin olsa da Ankara Ticaret Odası’nın verilerine göre Türkiye’nin de marka korsanlığı konusunda Çin’den aşağı kalır tarafı yok” dedi.

Ankara Ticaret Odası'nın verilerine dayanarak Türkiye’de “saatten güneş gözlüğüne, spor ayakkabıdan el çantasına her türlü taklit ürünün satıldığı ‘imitasyon pazarların’ müşterileri arasında turistlerin sayısı da giderek arttığını belirten DW, işin ilginç yanı, müşterilerin büyük bir bölümünün, korsan ürün satın almanın yanlış bir şey olmadığını düşünüyor olmasıdır” diyen DW şöyle devam etti:

“Örneğin İstanbul'daki bir pazardan taklit ürün alan bir Alman genci, ‘Adidas eşofman takımı aldım. Almanya'da nereden baksanız 50-60 euro. Yani oldukça pahalıya satılıyor. Buradaysa sudan ucuz: Sadece 20 euro. Üstelik taklit olduğu da pek belli olmuyor. Neredeyse orijinaliyle aynı. Son derece başarılı bir şekilde taklit etmişler’ diyor. “

-“SAHTE BARBİELER ORİGİNALE ÇOK BENZİYOR”-

DW, "Barbie" markasının taklit edildiği sahte oyuncak bebeklerin görünüşte gerçeklerine çok benzediğini belirttikten sonra da “Bu Alman genci gibi düşünen turistlerin sayısı hayli fazla. İstanbul'un taşı toprağı altın mı değil mi bilinmez ama tam bir korsan ürün cenneti olduğu tartışma götürmez bir gerçek. Alman turistin elindeki iki plastik poşet tıka basa taklit ürünlerle dolu. Satın aldığı ürünler arasında Adidas ve Puma amblemli iki de tişört göze çarpıyor” dedi.

“Korsana ilgi neden bu kadar yoğun?” sorusuna da yanıt arayan DW, “Peki, neden sıradan bir tişört değil de son zamanların moda tabiriyle ‘çakma’ tişört? Korsan ürün satın alanların ortak cevabı genellikle aynı: ‘Çünkü güzel ve pahalı görünüyor. Öyle değil mi ama?’”

DW haberinde Armani saatler, Ray-Ban güneş gözlükleri, Puma ve Nike marka spor ayakkabıların, İstanbul'da turistlerin en çok rağbet ettikleri diğer taklit ürünler arasında başı çektiğine, kadınların gözdesinin ise Gucci, Dolce & Gabana el çantaları olduğuna işaret ederken de her türlü ünlü markanın taklitlerinin bulunduğunu da kaydetti.

Bu arada, DW, çantaları inceleyen bir Alman bayanın moda branşında çalıştığını öğrenilince “Sizce turistler neden bu ürünleri alıyor?” sorusu sorulması üzerine “Çünkü insanlar marka hastası. Orijinallerini almaya güçleri yetmeyince taklitlerine yöneliyorlar. Yaşadıkları topluma ayak uydurmak için ünlü bir markanın amblemini taşıyan bir çantayı almak zorundalar” yanıtını verdiğini de aktarıyor.

-“MARKA FETİŞİZMİ TUTKUSUNU KARA DÖNÜŞTÜRENLERİN BAŞINDA TÜRKLER VAR”-

Gerçekten de son dönemde Avrupalılar arasındaki “marka tutkusu“ nun giderek arttığını, uzmanların buna "marka fetişizmi" adını verdiğini kaydeden DW, “Amerikalılara göre bu tutkuyu kara dönüştüren ülkelerin başında Türkler geliyor. Zira Türkiye ‘imitasyon ürün ticareti’ konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri konumunda. Ankara Ticaret Odası ise ‘korsan ürün cenneti’ olarak adlandırdığı Türkiye'de, bundan dolayı devletin her yıl milyarlarca dolarlık bir vergi kaybının olduğunu vurguluyor” dedi.

DW, serbest piyasa ekonomisinin temel kurallarından birinin de "arz-talep ilişkisi" olduğunu anımsatarak “Kuşkusuz dünyada taklit ürünlere bu kadar yoğun bir talep olmasa, arz da bu denli fazla olmazdı. Bu kural, İstanbul için de geçerli” dedi.

“Turistlerin vicdanları nasıl bu kadar rahat olabiliyor?” sorusuna da yanıt arayan DW’e konuşan bir İngiliz turist de, ünlü markaları taklit etmenin “Kültürler arasındaki mücadelenin bir sonucu ve adaletin tecellisi“ olduğunu savunurken bir İspanyol turistin ise "Vicdanım son derece rahat. Hem niye rahat olmasın ki? Asıl vicdan azabını ne zaman duyuyorum biliyor musunuz? Pahalı bir şey satın aldığımda!“ karşılığını verdi. (ANKA)