Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
32,3966
EURO
34,5622
IMKB
10.046,000
ALTIN
2.383,060
 
Hava Durumu ANKARA
13 / 19 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
CAM KIRIKLARI..
 Deniz Özgür 10 Haziran 2011 Cuma  

Kapı önünde dağılmış cam kırıklarına baktı.

Hatırlamıyordu. Yerde duran cam kırıklarının bütününü ne zaman elinde tutmuş ve hangi zaman diliminde son kez dokunmuştu kesmeden duran cisme? Hatırlamıyordu.  Şimdi, kesen cismin, şekli bile kaybolmuştu.. Çiğ kokusuna benzer bir koku duvarları aşmış genzine doluyordu. Şafağın ilk ışıkları düşerken yaprağın üzerinde ışıldayan çiğ gibi parlıyordu yerde duran parçacıklar. Belki ondandır dedi bu koku. Parlayan ışık yığının arasından geçerek aynaya yöneldi. Gözlerinde, yüreğini kanatan kırıkların izleri duruyordu. Yerde duran cam kırıklarının arasından kalbinin aksi aynada bütüne düşmüş yine camdan yansıyordu. Kırılan cam mıydı, kalbimiydi? Peki kıran kimdi? Kapı önünde dağılmış cam kırıklarına yeniden baktı.. Hatırlamıyordu.. Yara izi aradı, bu kadar cam bir yerlerini kanatmış olmalıydı. Elleri…. Ayakları… Yüzü… ********* Görünürde bir iz yoktu.. Küçük bir çizik, bir nokta kurumuş kan.. Gülümsedi.. Cam kırıklarının arasından yürürken “kalbim gibi” dedi.. Kalp ruhu saklıyordu. Ve kırılmış bir kalbin içinden ruh saklanacak yeri kalmadığından mıdır bilinmez bir ışık halesi gibi çıkıyordu. Ansızın bir şiir düştü aklına.. Ne güzel söylemişti şair “Herkes kırılamaz.. Bazen ipince dal olmak gerekir kırılmak için ama dünya kütüklerin” (*) İyi ki kırılmışım dedi içinde.. İyi ki… İyi ki… Elindeki çiziğe baktı ve bir nokta gibi duran kana.. “Nokta tüm çizgilerin esasıdır.. Çizgide noktaların toplamından ibarettir.. Ne nokta çizgiden ayrı kalabilir, ne çizgi noktadan” (*) Gülümsedi yeniden… ************************ Gülümsedikçe daha çok yakınlaşmıştı hayatın kendi aksinden yansıyan güzelliklerine.. Öğrendikçe yaşamayı; sevmişti gülümseyerek bakmayı.. Yanlış öğretilmiş sevgilerden, yanlış öğretilmiş yanlışlardan ve yanlış öğretilmiş doğrulardan yaşadıkça öğrenmişti; “bilmiyorum” demeyi.. Ve yaşadıkça öğrenmişti “biliyorum artık yaşamayı” demeyi.. Yaşamak bilmek demekti.. Bilmediğini gizlemeden öğrenmek demekti.. Yaşamak sevmek demekti.. Sevdiğini gizlemeden söylemek demekti.. Yaşamak inanmak demekti.. İnancına koşulsuz teslim olmak demekti.. Teslim olmuştu yaşama.. Çünkü yaşamak; “sonsuzluğun çağrısı” demekti.. (*) Yılmaz Odabaşı (*) Hallac-ı Mansur [email protected] 11.02.2009

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu yazı henüz yorumlanmamış...


 Yazarın Diğer Yazıları
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.