Saadet Partisi Genel Merkez İl Başkanları ve İl Müfettişleri toplantısı dün geniş bir katılımla İçkale Otel’de yapıldı. Basının da yoğun ilgi gösterdiği toplantıda Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, siyasi çalışmaların yanı sıra gündemdeki konulara yönelik önemli değerlendirmelerde bulundu. Saadet Partisi Genel Başkanı Kurtulmuş, 7 Haziran’da yapılan yenilenen seçimlerde üstün başarı ve gayretli çalışmalarından dolayı partisinin bazı ilçe başkan ve belediye başkan adaylarına birer plaket verdi.
Saadet Partisi’nin 22 Temmuz seçimlerinden buyana sürekli olarak oyunu artırdığını ve toplumsal ilgiyi üzerine çektiğine dikkat çeken Kurtulmuş, yaz döneminde yapacakları yeni atılım ve hamle çalışması ile de Saadet Partisi’ni iktidara hazır bir parti haline getireceklerini vurguladı. Bu çalışmalar içinde yeni bir üye seferberliği de başlattıklarını ifade eden Kurtulmuş, 1 milyon 129 bin olan partisinin üye sayısını 2009 sonu itibariyle 2 milyona çıkartacaklarını açıkladı. Üye sayısındaki orta vadeli hedeflerinin ise 4 milyon olduğunu belirten Kurtulmuş, bu çalışmaların önemini anlatmak için de şunları kaydetti: “Türkiye’nin giderek biriken sorunlarını çözmek için Meclis’in güçlü bir siyasi partiye ve ülkenin muktedir bir iktidara ihtiyacı var. Bunun tek adresi de Saadet Partisi’dir. Bu ihtiyaç kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştır”
ERKEN SEÇİM KAÇINILMAZ
Türkiye’de son günlerde yaşanan gelişmelerin erken genel seçimi zorunla hale getireceğinin altını çizen Kurtulmuş, AKP hükümetinin bu sorunların altından kalkmasının mümkün görünmediğini vurguladı. Ülke ekonomisinin tarihi bir küçülme yaşadığını aslında bunun bir küçülme ve daralma değil, ekonomik çöküşün ilk işareti olarak algılanması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, önümüzdeki dönemde toplumsal dengesizlikler ve sorunların kendisini daha fazla hissettireceğini kaydetti. Sivil ve asker gerginliğine de dikkat çeken Kurtulmuş, MGK toplantısı öncesinde başlatılan bu gerginliği manidar bulduklarını söyledi. Hükümetin IMF ile sürdürdüğü görüşmeleri de anımsatan Kurtulmuş, “Hükümet, IMF anlaşmasına direniyormuş gibi görünse de bizim aldığımız izlenimlere göre bu anlaşma yapıldı ve zamanı geldiğinde gündeme getirecekler” dedi.
MADIMAK’DA BAŞBAĞLAR’DA YEZİD OYUNU
Konuşmasında Madımak ve Başbağlar katliamlarına ilişkin de çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Kurtulmuş, Madımak ve Başbağlar katliamlarının toplumu bölmek isteyen Yezidi bir oyun olduğunun altını çizdi. Kurtulmuş, şöyle konuştu: “Madımak katliamı alevi kardeşlerimizin Kerbelasıdır. Başbağlar katliamı ise Sünnilerin Kerbelasıdır. Her iki katliamda öldürülen insanlar bizim insanlarımızdır. Bu katliamlar bahane edilerek yeni kamplaşmalara toplumu sürüklemek yerine, kardeşlik bağımızı güçlendirecek adımları atmalıyız. Bu katliamları tarihsel bir olay olmaktan çıkararak Yezitlerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmamız gerekiyor. Bunu yapmazsak yarında bu toplum karanlık katliamlarla karşılaşmaktan kurtulamaz”
11 Temmuz’un 1995’te yaşanan Srebrenica soykırımının yıldönümü olduğunu da anımsatan Kurtulmuş, uygar Avrupa’nın gözü önünde 10 bin Müslümanın Sırplar tarafından katledildiğini söyledi. 1995 yılında bu katliama göz yumanların her yıl timsah göz yaşı dökerek bu soykırımda ölenler için anma törenleri düzenlediklerini bildiren Kurtulmuş, “Bütün insanlık sizden anma programı yerine özür bekliyor” dedi.
İLK ADIM SİVİL ANAYASA OLMALI
Türkiye’nin sivil ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacı bulunduğunu belirten Kurtulmuş, 8 aydır bu taleplerini yenilediklerini söyledi. Türkiye’nin siyasette ve ekonomide karşılaştığı bütün sorunların temelinde sivil ve özgürlükçü bir anayasanın bulunmamasının yattığını anlatan Kurtulmuş, 28 Şubat’ın üzerinden 12 yıl geçtiğini ve bu süre içinde 5 hükümetin iş başına geldiğini hatırlatarak, “Ama uygulanan ekonomi politikaları harfiyen bir birine uyuyor. İstikrar adı altında, dışa bağımlı, küresel sermayenin damarlarına kan pompalayan bir ekonomi politikası uygulanıyor” eleştirisinde bulundu. Siyasette bu vesayet ortamını oluşturanların ise halkın sorunlarını hiçbir zaman gündemlerine almadıklarını ve halkın değerleri üzerinden hükümeti eleştirdiklerini bildiren Numan Kurtulmuş, bunun da ülkenin gerçek sorunlarının tartışılmasının önünü kestiğini ifade etti. “Böyle yaparak bir birlerinin değirmenlerine su taşıyorlar” tepkisinde bulunan Kurtulmuş, hükümetin küresel sermayenin taleplerini harfiyen yerine getirirken halkın temel beklentilerini ise sürekli ötelemesinin bir rastlantı olamayacağını söyledi.
15. MADDE DERHAL KALDIRILMALI
Bu yapının Türkiye’ye sürekli kan kaybettirdiğini dile getiren Kurtulmuş, ülkeyi bu kötü gidişten kurtarmak için yapılması gerekenler konusunda da çözüm önerilerinde bulundu. “Bu konuda yapılması gerekenler için 6 önemli teklifimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz” diyen Kurtulmuş, bu tekliflerinin başında da sivil ve özgürlükçü bir anayasanın geldiğini kaydetti. Milli iradeyi güçlendirmek için de siyasal düzenin yeniden düzenlenmesinin önemine vurgu yapan Kurtulmuş, darbeci ve ihtilalcilerin yargılanmasının önünü açmak için de Anayasa’nın geçici 15’nci maddesinin kaldırılmasını istedi. “Bu madde kaldırılmalı ki bir daha kimse darbeyi aklının ucundan bile geçiremesin” diye konuştu.
Başta Ergenekon soruşturması olmak üzere faili meçhul cinayetler ve karanlık gelişmelerin aydınlatılabilmesi için güçlük bir Meclis Araştırma Komisyonu’nun kurulmasını isteyen Kurtulmuş, “Ergenekon soruşturması sadece bir savcının sırtında gidiyor. Bu böyle olmaz” dedi. Askerlerin sivil mahkemede yargılanmasının önünü açan yasa değişikliğini de ülke adına olumlu bir gelişme olarak gördüklerini bildiren Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, “Askerlerin, sivil hayatı ilgilendiren konularda sivil mahkemelerde yargılanması evrensel bir insanlık hakkıdır” şeklinde konuştu.
Bu konuda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de bir çağrıda bulunan Kurtulmuş, iktidar ve muhalefet başta olmak üzere bütün toplumun üzerinde uzlaşı sağladığı bu konuda Gül’ün gerekeni yaparak değişikliği onaylamasını istedi.
KÜÇÜLME DEĞİL EKONOMİK ÇÖKÜŞ
Ekonomideki gelişmelere ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, ülke ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde yüzde 13,8 küçülerek tarihi bir rekor kırdığını anımsattı. “Buna bir küçülme veya daralma diyemeyiz. Bu bir ekonomik çöküştür” tepkisinde bulunan Kurtulmuş, “Küresel kriz Türkiye’yi teğet geçti, geçmedi tartışmalarının yapıldığı bir dönemde ekonomi yüzde 13,8 küçüldü. Türkiye, dünyadaki küresel krizden en ağır etkilenen üçüncü ülke oldu” dedi. Ekonomideki bu tarihi küçülmenin uygulanan politikaların doğal bir sonucu olduğunun da altını çizen Kurtulmuş, ülke ekonomisini, okyanusta motoru bozulmuş ve yelkenleri yırtılmış gemiye benzetti.
500 MİLYAR DOLAR NEREYE GİTTİ
2001 ve 2007 yıllarında dünyadaki döviz rezervi bolluğundan ve Türkiye’deki faizlerin çok yüksek olmasından dolayı ülkeye yaklaşık 500 milyar dolar kaynak girişinin sağlandığına dikkat çeken Kurtulmuş, şöyle konuştu: “Ancak şimdi soruyoruz; 500 milyar dolar kaynak nerede? Kime gitti? Bu kaynakla ne yaptınız? Biz söyleyelim; bu kaynak halka gitmedi. İthalata, iç ve dış borç faizlerine gitti. Küresel ve yerli tefecilerin eline gitti. Geniş halk kesimi ise fakirleşti”
Türkiye’nin 7 yıldır cari açıkla ekonomi büyüme modelinden sonra bütçe açığından rantiyeyi besleyen bir sürece doğru sürüklendiğinin altını çizen Kurtulmuş, ülkedeki fiili işsizlik oranının da yüzde 23,7 olduğunu, gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda ise bu oranın yakın bir dönemde yüzde 30’a çıkma tehlikesinin bulunduğunu vurguladı.
Ekonominin kötü yönetilmesinden dolayı AKP döneminde hiçbir iktisadi sınıflandırmaya tabi tutulamayacak bir toplumsal kitlenin oluşmaya başladığını belirten Kurtulmuş, “Fakir, yoksul diyemeyeceğimiz bir toplumsal kitle oluşuyor. Bir başkasının yardımı olmadan kesinlikle ayakta duramayacak bir yapı oluştu. Bunların nüfusa oranı ise yüzde 20” dedi.
Emek piyasasını esnekleştirmek için kurulan istihdam bürolarının da emeğin değerini iyice düşüreceğini bildiren Kurtulmuş, “Zaten emek düşmanı bir yapı vardı. Şimdi bunu resmileştirdiler” tepkisinde bulunun Kurtulmuş, kriz bahane edilerek çalışanların haklarının gasp edildiğini söyledi.
Türkiye’de 12 Eylül’den bu yana çok ciddi bir sendikasızlaştırma sorunu olduğunu vurgulayan Numan Kurtulmuş, “28 Şubat’tan bu yana 175 bin sendikalı kamu çalışanı taşeronların eline teslim edilmiş. İrtica için meydanlara koşan sendika ağaları şimdi niye meydanlara çıkmıyor, meydanları inletmiyor. Emek bir taraftan sendika ağalarının bir taraftan da acımasız kapitalizmin arasına sıkıştırılmıştır. Sendikacılığın kolu kanadı kırılmıştır. 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın asıl konuşulması gereken yönü budur” dedi.