MUSTAFA MUTLU
Yaklaşık bir ay önce Kızılcahamam-Ankara yolunda meydana gelen kazada 10 üniversite öğrencisi hayatını kaybetmişti... Bu kazadan sonra ortaya atılan iddialara göre kız öğrenciler bir tarikat kampından dönüyordu.
Muhabir kardeşimiz Öge Demirkan bu iddiaların peşini bırakmadı ve kazada hayatını kaybeden 20 yaşındaki Mücella’nın babası Muharrem Şimşekoğlu ile görüştü...
Çünkü Muharrem Bey, kazayla ilgili olarak çok sayıda dava açmıştı.
Sakarya Kuzuluk’taki kampta dini eğitim verildiğini ve kızının cemaate çekilmeye çalışıldığını iddia ediyordu.
Sonra da çok ilginç bir iddiada bulunuyordu:
“Bu davaları açtıktan sonra 2 milletvekili beni aradı. Cemaate zarar verdiğimi söyleyerek davadan vazgeçmemi istediler...”
***
Soru açık:
Milletin vekili olmak için yemin eden ama “cemaat vekilliği” yapan o iki milletvekili kim?
Hangi partinin çatısı altında barınıyorlar?
Onları seçtiren ve “milletvekili” yaptıran partinin genel başkanı ve yöneticileri, bu “cemaat”le ilişkilerini bilmiyor mu?
Bu milletvekillerinin kim olduklarını, kazada hayatını kaybeden Mücella’nın babası elbette biliyor...
Açtığı davalar görüşülmeye başlandığında mahkemede de söyleyecek...
Ama mahkemenin bu konuda yapabileceği bir şey yok.
Çünkü, “cemaat adına” iş takipçiliği ve baskı yapan bu vekiller, “dokunulmazlık” zırhına bürünmüş durumda!
***
Milletin vekili olarak, bir cemaatin kaçak dini kamplar kurmasına, gencecik kızların beyinlerini yıkamasına ses çıkarmayacaksın...
O kızlar kaza geçirip hayatlarını kaybedince, gerçeğin ortaya çıkmasını isteyen acılı babaya baskı yapacaksın...
Gözdağı vereceksin...
Korkutmaya, sindirmeye çalışacaksın...
Maaşını devletten almaya devam edip devlete isyan bayrağı açan, yasalarını hiçe sayan tarikat örgütlenmelerine hizmet edeceksin...
Sonra da Meclis çatısı altında ettiğin o yeminden utanmayacaksın...
***
Mücella’nın babası biliyor, yakında mahkeme heyeti de bilecek...
Ama belki kendiliklerinden ortaya çıkarlar da cemaate hizmetlerinin gerekçesini açıklamak isterler diye yine de soruyorum:
Kim bu iki milletvekili?
***
Muhalifler kaçıyor, yandaşlar koltuklardan koltuk beğeniyor!
RTÜK’ün Kanal 7 kökenli Başkanı Zahid Akman’ın yerine, Yeni Şafak yazarı Davut Dursun getirildi...
Görünen o ki Davut Bey, Zahid Akman’ı aratmayacak...
Bu da, “laiklik” konusunda yazdığı yazılardan belli...
Ona göre Türkiye gibi ülkelerde “laiklik”, aslında bir “din yaratma projesi”ymiş...
Laiklikle otoriterizm atbaşı yürümekteymiş...
Laiklik, ancak totaliter/otoriter yöntemlerle uygulanabilirmiş...
***
Ülkenin haline bakın: Türbana özgürlük isteyen akademisyenler YÖK üyesi ya da rektör, laikliği aşağılayan yazarlar RTÜK Başkanı oluyor...
Bu ülkenin anayasal değerlerini savunanlara ise “Ergenekoncu” damgası yapıştırılıyor...
Silivri’ye gönderilmeyecek kadar şanslı muhalifler ise, YÖK üyesi Prof. Bülent Serim’in yaptığı gibi bir istifa mektubu yazıp kavgadan çekilmeyi tercih ediyor...
Onlar öyle yaptıkça da meydan iyice tarikatçılara kalıyor...
***
Bıkmadan usanmadan “Nereye gidiyoruz” diye soran okurlar...
Nereye gittiğimizi hâlâ göremiyorsanız, ben mi göstereceğim?
***
GÜNÜN SORUSU
İktidarın zam furyası, dün şekerle sürdü... Türkiye Şeker Fabrikaları, şekerin fabrika satış fiyatına yüzde 5,2 zam yaptı.
Sahi; darbecilerle ilgili yeni bir dosya yok mu? Varsa; halk bu zamlara tepki göstermeye başlamadan, tedavüle sürmek gerekmiyor mu?