İşte Bardakoğlu'nun konuşmasından satır başları:
İBADETLERİMİZİ YAPMAK ZORUNDAYIZ
Hiçbir ibadet bir başkasının yerini tutmaz. Biz ibadetlerimizi imkanlarımız el verirse yapmak zorundayız. Ancak farklı şartlar oluşursa, halkımıza o konuda dini rehberlik yaparız.
Her yıl 11 milyon civarında büyükbaş hayvan var demiştik. Bu hayvanların yaklaşık yüzde 30’u kesilmektedir. Bunun sadece 5’te 1’i kurban için, 5’te 4’ü ise et için kesilmektedir. O hayvanlar kurban için kesilmese bile et için kesileceklerdir. Küçükbaş hayvanların da yaklaşık yüzde 35’i et için kesilmektedir.
Bunların 2.5 milyon civarında olanları kurban için kesilmektedir. Demek ki kurban ibadeti ne kesilen hayvanların ana rakamını oluşturmakta, ne de et rezervimizi etkileyecek boyutta olmaktadır. Bu sizin kurban ibadetini ele alırken, basının bu konuyu masaya yatırırken, ölçülü olmasını ve diğer rakamları göz önünde bulundurmak için açıkladım.
KURBAN DİŞİ OLMAMALI
Dikkat etmemiz gereken birkaç unsur var. Üzerine dinen vacip olanlar kesmelidir. Sırf ayıp olmasın diye komşular ne der diye kurban kesilmez. Kesilen etin büyük bir kısmının dağıtılması lazım. İkincisi dişi hayvanların ve hele hele gebe hayvanların asla kurban edilmemesi gerekir. Satıcıların beyanını esas almayın o konuda. Araştırın inceleyin, gebe olmamasına özen gösterin.
Yine dişi hayvanların kurban edilmesinden kaçınılması gerekir. Dinen caizdir evet ama doğru değildir.
Kurban keserken ne hayvan incinsin, ne çevreye zarar verelim, en küçük bir görüntü kirliliği olmamalıdır. İbadetlerin kendine göre bir nezaketi vardır. Vekaletle kurban, modern şehirlerde yaşayan, zaman ve mekan sıkıntısı olan, ihtiyaç sahiplerine ulaşmada zorlananlar için çıkar bir yoldur. Hiç kimsenin biz evinde banyosunda kurban kesmesine razı değiliz.
Biz de diyanet olarak vekaleten kurbana öncülük yapmaya başladık. Her yıl 600-700 bin civarında vekaleten kurban kesilmektedir. Öncülük yapma isteğimiz işimizin aslığından değil, bu işin dini esaslara uygun şekilde yapılmasına örnek olma gayesindedir.18 ekim 2010